, çocukları ile iletişiminin her zaman iyi olduğunu, müvekkilinin Türkiye de açtığı üç dükkandan da zarar ettiğini, bu nedenlerle müşterek çocuk Alanur'un tedavisi için yurt dışına götürmek maksadıyla davacının da bilgisi dahilinde yurt dışına gittiğini, müvekkilinin yurt dışına 2017 yılında gittiğini, davacının müvekkili ile irtibatını kestiğini, çocuklarının geleceğini teminat almak için çalışmaya başladığını, oturum hakkını elde ederek Alanur'un tedavi sürecini başlatmaya kararlı olduğunu bu nedenle çocuklarını görmek için Türkiye ye geldiğinde Aksaray İcra Müdürlüğüne müracaat ederek çocukları teslim almak istediğini, bu esnada Karaman Aile Mahkemesinin 2017/102 Esas sayılı dosyası ile çocukların velayetinin davacıya geçtiğini öğrendiğini, icra dosyası ile çocukları teslim aldığını kişisel ilişkinin tesisi edildiğini, yaşanan süreçte müvekkilinin çocukları ile devamlı ilgilendiğini, ihtiyaçlarını karşıladığını, akabinde yeniden evlenerek Hollanda ülkesine yerleştiğini, özürlü bulunan...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince "...Her ne kadar davalı babanın evlat edinme konusunda rızasının aranmaması talep edilmiş ise de, TMK.nun 311....
Yoksulluk nafakası yönünden, Türk Medeni Kanunu'nun 176/4.maddesi gereğince; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. İştirak nafakası yönünden ise TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur....
Aile mahkemesinde de iştirak nafakasının arttırılması davası olduğunu, en son mahkemenin 2013 d.lu Mert için 750,00 TL iştirak nafakasına hükmettiğini, İpek'in velayet hakkı kendisine verilmiş ise de aylık 500,00TL iştirak nafakasının yetersiz olduğunu, aylık 800,00TL tedbir ve kararın kesinleşmesi ile iştirak nafakası olarak devamını istemiştir. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşının büyümesi ile ihtiyaçlarının artması, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı, hükmedilen nafaka tarihi üzerinden geçen süre ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı TMK. 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında; mahkemenin kararında yazılı olduğu şekilde verilen karar usul ve yasa ve dosya kapsamına uygun bulunmuştur....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Yine, TMK.nun 328/2 ve 364/1.maddelerine göre; şayet çocuk reşit olduğu halde eğitimine devam ediyorsa eğitimi sona erinceye kadar ana ve babanın bakım borcu devam eder. Bu durumda çocuk ana ve babaya karşı yardım nafakası davası açabilir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, müşterek çocuk...'nın 2002 yılı doğumlu ve 8.sınıf öğrencisi, yardım nafakası isteyen diğer müşterek çocuk....'ün ise 1996 yılı doğumlu ve ... Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek .......
Davacı-birleşen dosya davalısı istinaf dilekçesi ile; yerel mahkeme kararını lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarı, vekalet ücreti, reddedilen yoksulluk nafakası yönünden istinaf ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Asıl dava velayetin değiştirilmesi,iştirak nafakası,yoksulluk ve iştirak nafakası artırılması ,birleşen dava iştirak nafakası,ve iştirak ,yoksulluk nafakası kaldırılması talebine ilişkindir. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. mad.) inceleme sonucunda; İlk derece mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği belirlenmiştir.TMK 348. Maddesi uyarınca müşterek çocuk Sevde'nin velayetinin anneye verilmesinde ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ölçüsü doğrultusunda TMK 182 ve TMK 327....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece , davanın kısmen kabulü ile, tarafların müşterek çocuk Lamia'nın davalı anneye verilen velayetinin değiştirilerek davacı babaya verilmesine, çocukların birbirini görmeleri de dikkate alınarak belirlenen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine, Lamia lehine verilen iştirak nafakasının kaldırılmasına, Eylül Naz'ın velayetinin değiştirilmesi talebinin reddine, Eylül Naz için belirlenen nafakanın kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2019/206 Esas, 2019/224 Karar sayılı dosyasında davacı T4 tarafından davalı T1 aleyhine 19.03.2019 tarihinde açılan iştirak nafakası davasının 11.04.2019 tarihli karar ile bu dosya ile birleştirilmesine dair karar verildiği görülmüştür....
Somut uyuşmazlıkta yapılan yargılama ve toplanan deliller, dosyada yer alan bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı baba her ne kadar kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması yönünde talepte bulunmuş ise de çocuklarla anne arasında kurulan kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasını gerektirecek ağırlıkta bir olgunun ispatlanamadığı, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasının anne ile çocuklar arasındaki bağı tamamen koparacağı, böyle bir durumun da öncelikle çocukların üstün yararına uygun düşmeyeceği, ne var ki azın içinde çoğun da bulunduğu ilkesi gözetildiğinde talebin kişisel ilişkinin sınırlandırılmasını da kapsadığı, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; annelik duygularının tatmini ve çocukların üstün yararı dikkate alınarak kişisel ilişkinin tümden kaldırılması yerine yatılı kişisel ilişkinin kaldırılması suretiyle yeniden yatısız olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması doğru görülmemiş ve bozmayı...
Karardaki boşanma ve velayet hükümleri taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olmakla, kadının istinafına konu çocukla baba arasındaki kişisel ilişki düzenlemesi ile maddi ve manevi tazminat hükümleri yönünden istinaf incelemesi yapılması gerekmektedir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Uygun kişisel ilişki süresi, ebeveyni tatmin edeceği gibi, çocuğun açıklanan kişisel gelişimine de hizmet etmiş olacaktır. Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür....