Davalı ... şirketi vekili; kazanın karayolu sınırları içerisinde meydana gelmediğini, kazanın sigorta teminatı kapsamında bulunmadığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; kazanın gerçekleştiği yerin patika bir yol olduğu, 2918 sayılı Yasanın 2. maddesinde belirtilen karayolu dışındaki kamuya açık alan kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ceza yargılamasında alınan Adli Tıp Kurumu raporunda sigortalı aracın sürücüsünün tali kusurlu olduğunun belirlenmesi nedeniyle mücbir sebepten bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kabulüne, davacı ... için 16.576 TL, ... için 13.260 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, davacı ...'un davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
in kazadan hemen sonra jandarmada verdiği 20.10.2005 tarihli ifadesinde, aracını hafif bir şekilde sağa doğru çekerek park edip tuvalet ihtiyacı için araçtan çıktığını, ihtiyacını giderdikten sonra aracına binmek istediği sırada sanığın aracının kendi aracına çarptığını beyan ettiği; sanığın da aşamalı olarak verdiği savunmalarında, kazanın benzer şekilde ve tanık ...'...
oluşumuna göre, sanığın kusurunun niteliğinin değişebileceği ve kusur konusunda kuşkuya düşüldüğü, bu durumda, kusur oluşturabilecek eylemi belirlemek amacıyla gerekli olması durumunda mahallinde keşif yapılarak Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden veya ......
belirlenmesi yönünde yapılan değerlendirmede, müflise karşı alacak talebinde bulunan alacaklıların İcra İflas Kanunun 219/2....
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; 05/01/2019 tarihli dava konusu kazanın Maddi Hasarlı Kaza Tespit Tutanağında anlatıldığı şekilde gerçekleşmiş olduğu, kazanın meydana gelmesinde ........ plakalı araç sürücüsü ...........'in 2918 sayılı K.T.K.'nın 52. maddesinin 1/b bendini ihlal ettiği ve kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu, ........ plakalı otomobil sürücüsü ...........
Aile Hakimliğince verilen ek kararda ise;boşanma davasının tapu iptal ve tescil istemli davadan daha sonra 2007 yılında açıldığı, birleştirme kararı verilmeden önce mahkemeden görüş alınmadığı ve birleştirme şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle birleştirme kararının kabul edilmeyerek dosyanın yargı yerinin belirlenmesi için Yargıtay’a gönderildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; iki mahkeme tarafından aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verilerek kesinleşen kararlar olmadığından yargı yeri belirlenmesine gerek bulunmayan dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine 23/09/2008 günü oybirliği ile karar verildi....
niteliğinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde açıklanıp tartışılması, çekin resmi belgede sahtecilik suçu açısından zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığının değerlendirilmesi ve çek aslı denetime olanak verecek şekilde dosya içinde bulundurulması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile beraat hükmü kurulması, Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
incelenmek suretiyle, aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak sağlayacak şekilde belge aslının dosya içinde bulundurulması, Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması yasaya aykırı, 4- Kabule göre ise; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafileri ve katılan vekillerinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca...
un yaralanmasına neden olduğu olayda, sanığın eyleminin TCK 89/4 maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmakla birlikte, 5237 sayılı TCK'nın 61/1-e maddesi gereğince, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığına göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi gerekeceğinden, 1- Katılan ... hakkında, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 19 Şubat 2007 tarihli raporda; katılanın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi hususunda karar verilebilmesi için katılanın temin edilerek gönderilmesi istenmesine rağmen katılanın muayeneye gönderilmeyerek mevcut yaralanmasının niteliğinin tam olarak tespit edilmemesi, 2- Katılan ...' ın Aydın 82....
Şti. emrine keşide edilen çekin lehdar kısmını ... olarak değiştirip, değiştirilen kısmına sahte düzeltme imzası atarak Gaziosmanpaşa Adli Emanetinin 2012/5010 sıra numarasında kayıtlı 13.426TL bedelli çeki kullandığı ve böylece resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia olunan kamu davasında, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğundan, suça konu belge aslının dosya arasına alınıp, duruşmada incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinden sonra, katılanın özetle ‘‘söz konusu çeki borcu karşılığında ......