Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmıştır. 16. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (...)....

    Maddesinde düzenlenen sigortacıya başvuru şartı yerine getirilmeden dava yoluna başvurulduğunu, davacının talepleri zamanaşımına uğradığını, davacının talepleri genel şartlar uyarınca teminat dışı olduğunu, başvuru sahibini munzam zarara dair taleplerinin reddi gerektiğini, davacı taraf munzam zararını somut bir şekilde ispat edemediğini, davacı taraf munzam zarara uğradığını somut veriler ile ispat edemediğini, munzam zarar talebine dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, oysaki Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydı ile, sigorta hukuk prensibi itibari ile, müvekkil şirketin sorumluluğu mal varlığında riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, izah olunan sebeple "munzam zarar" kavramı ile "sorumluluk sigortası" kavramı nitelik itibari ile örtüşmediğini, ikrar anlamına...

      Uyuşmazlık davacının temerrüt faizi ile karşılanamayan zararının bulunup bulunmadığı ve munzam zarar koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı sigortanın varsa zarardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Munzam (aşkın) zarar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 122/1. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu'nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....

        Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 18/11/2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Mahkemece, uyuşmazlığın kira bedellerinin geç ödenmesinde oluşan temerrüt nedeniyle uğranılan munzam zarara ilişkin olduğu gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, HMK 4/a maddesi gereğince "kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrı konulmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak...

          Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davalı tarafın süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır....

            TL'nin geri alındığı tarihteki dolar kuru dikkate alındığında karşılığı 1.000.000,00 TL'ye yakın olduğunu, munzam zarar talep edebilmek için zararın somutlaştırılması veya ispat edilmesi gerekmemekte olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin 2014/2267 başvuru numaralı 21.12.2017 tarihli 2014/2267 esas nolu kararında bu hususun açıkça belirtildiğini, Türk Borçlar Kanunu 122/1 maddesinde de aşkın/munzam zarar açıkça düzenlendiğini, Munzam zarar bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, HMK 266/1....

            Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar talepli olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....

              Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....

              MUNZAM ZARAR 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 105 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 355 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından İstenmiş olmakla temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra İşin gereği konuşulup düşünüldü: Dava, BK.nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar alacak istemine ilişkindir. Yerel mahkemede görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafça temyiz olunmuştur. Borçlar Yasasının 105. maddesi uyarınca alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu takdirde borçlu kendisine hiçbir kusur İsnat edilemeyeceğini kanıtlamadıkça bu zararı dahi ödemekle mükelleftir Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir....

                Davacı vekili, munzam zarar isteğini kamyonu ile çalışamaması nedeniyle uğradığı gelir kaybına dayandırmış ise de sigorta ilişkisinin asıl amacı sigortalı malın aynen yerine konulması olduğundan ayrıca ve daha yükseği kanıtlanmadıkça sigortalının munzam zararının hesabında ayrıca ispatı gerekmeyen ikame değerin esas alınması gerekir. (.... Somut olayda davacı, sigorta bedelini 2010 yılında alsaydı sigortalı malını yerine koyabilecekken 2013 yılında aynı malı hangi bedelle yerine koyabilecek ise aradaki fark davacının somut munzam zararını oluşturmaktadır. Bunun ise ayrıca ispatı gerekmemektedir. Sigorta davalarında ikame değer belirlenmek suretiyle munzam zararın hesaplanması gerekir. Bu nedenle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan karara katılamıyorum....

                  UYAP Entegrasyonu