WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Suç : Taksirle öldürme Hüküm : TCK’nın 85/2, 62/1, 53/6. maddeleri uyarınca mahkumiyet Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın idaresindeki yolcu minibüsü ile gündüz vakti, meskun mahal dışında, tek yönlü, üç şeritli yolun sağ şeridinde seyir halinde iken , önündeki tırı sollamak için orta şeride geçtiği, arkadan orta şeritte gelen aracın sıkıştırması üzerine tekrar sağ şeride geçmek istediği sırada, sağ şeritte seyir halinde bulunan tırın sağ arka köşe kısmına, minibüsün sol ön kısmı ile çarptığı ve bir kişinin öldüğü, bir kişinin de basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandığı olayda; ticari minibüs sürücüsü olan sanığın, hız kurallarına riayet etmesi gerekir iken , olayın oluş şekline göre hızlı olduğunun ve...

    Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nin 124.maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır....

      Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiştir....

      Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır....

        ün mirasçılarının ise sağ ve adreslerinin belli olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanunun 2/1. maddesinde “4721 Sayılı Türk Medenî Kanununun 427. maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.”...

          Mal Memurlarının kayyım tayin edilmesi hakkında kanun uyarınca davalılara kayyım atanması için taraflarına yetki verildiğini, daha öncesinde yapılan araştırmalarda kişilerin Tapu ve Nüfus Müdürlüklerinde yeterli bilgisine ulaşılamadığı, ölü veya sağ olup olmadığı konusunda da araştırmaların sonuçsuz kaldığını, bu nedenlerle adı geçen davalıların veya varsa mirasçıların haklarının korunması için 3561 sayılı yasa uyarınca Mal Müdürlüğünün kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....

          ölümün ölü muayenesinin yapıldığı saatten 10 saatten fazla süre önce ölmüş olabileceğinin değerlendirildiği, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince yapılan otopsi sonucuna göre kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı kafatası, kosta, vertebra ve pelvis kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması, iç organ ve orta-küçük çaplı damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği, Sanığın Tekirdağ Asliye Ceza Mahkemesince alınan savunmasında seyir halindeyken bir kişinin aniden önüne çıktığını, fren yapmasına rağmen kazaya engel olamadığını cezaevinden firar ettiği için korkuyla kaza mahallinden uzaklaştığını belirttiği, olay yerinin meskun mahal dışı olması, olay saati gece olup olay yerinde aydınlatmanın bulunmaması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın bir şahsa çarptığını bildiği, olay yerinde durup çarptığı kişiyi kontrol edip sağlık görevlilerini olay yerine çağırması ve kolluk görevlilerine haber vermesi durumunda ölenin hayatını...

            Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde; kendisinin sağ olduğu halde nüfus kütüğünde ölüm kaydının işlenmiş olduğunu, aynı isimle sağ olarak kayıtlı bulunan kişinin ise ölü olduğunu, nüfus kaydında "Behice" olan anne adının aslında "Fahriye" olması gerektiğini, çünkü kendisinin "Fahriye"den doğduğunu ileri sürerek ... T.C. kimlik numaralı ölü ...'in ölüm kaydının iptalini, anne adının "Fahriye" olarak değiştirilmesini, ... T.C. kimlik numaralı "..."in ölüm vukuatının nüfus kaydına işlenmesini istemiş, mahkemece davacının anne adının Fahriye olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ... T.C. kimlik numaralı 01.05.1959 Mengen doğumlu Süleyman oğlu ...'in, anne adının Fahriye olarak düzeltilmesi halinde Fahriye'nin, ......

              Dosyada bulunan nüfus kayıtlarından, ölü olan ... 'ın davacı dışında mirasçıları ve yine ... 'a da kendinden sonra ölen eşi ...'nın ilk eşinden olan oğlu ...'ün mirasçısı olduğu anlaşılmaktadır. Kayıtlarda yapılacak düzeltmeler soybağı ve miras hukukunu ilgilendirdiğinden sonuç itibari ile bu kişilerin de hakları etkilenebileceği gözetilerek bu kişiler sağ ise bizzat, ölmüş iseler mirasçılarının yöntemince davaya katılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra bütün deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmeden davaya bakılıp hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı dava dilekçesinde, nüfusta sağ görünen kardeşi ...'ün ölüm kaydının düşülmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile 05.05.1943 de öldüğünün tespitine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanı ile nüfus kayıtlarında sağ olarak görünen kardeşi ...'ün 05.05.1943 tarihinde öldüğünü bildirerek, nüfusa ölüm kaydının işlenmesini istemiş, mahkemece davanın kabulü ile ...'ün 05.05.1943'te öldüğünün tespitine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, ölüm tarihinin tespitine karar verilen ..., nüfus kaydına göre 05.04.1943 doğum tarihli olarak 04.09.1945 tarihinde düzenlenen beyana göre 17.09.1945 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu