Davalı, su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payı ödemeden bu hizmetleri vermeyeceği gibi, Belediye İmar Müdürlüğü de, Su ve Kanalizasyon hizmetlerinden faydalanmayan binaya iskan izni veremez. Bu durumda, İskan izni alınmış binadan daire satın ... 3.kişiler yönünden binanın su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payının ödendiğine dair karine vardır. Harcamalara katılma payı bir defa ödenir. Bir binaya iskan izni verildikten sonra her maliki değişmesi durumunda, yeni malikten su ve kanalizasyon harcamalarına katılma payının ödenmediği gerekçesi ile talepte bulunmak MK 2.maddesindeki iyiniyet kuralına aykırılık teşkil eder....
Somut olayda, her ne kadar, bölge adliye mahkemesince, davalı-karşı davacı erkeğin kadının boşanma davasının kabulü yönünden katılma yoluyla istinaf hakkının bulunmadığı belirtilerek bu yönden istinaf talebinin usûlden reddine karar verilmiş ise de; hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf edildiğine göre, davanın karşılıklı boşanma davası olması göz önüne alındığında erkeğin, kadının istinaf sebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla her iki davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunduğu da gözetilerek, kadının boşanma davası yönünden de katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken , 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348. maddesinin yorumunda hataya düşülerek, yazılı şekilde davalı-davacı erkeğin katılma yoluyla istinaf dilekçesinin kadının davası yönünden inceleme dışı bırakılmak suretiyle usûlden reddi doğru olmayıp, istinaf incelemesinin bu açıklamalar gözetilerek yapılması amacıyla hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir...
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen maddi ve manevi tazminata ilişkin toplam miktarlar davacılardan ... için 5.000,00 TL, ... için 7.000,00 TL, ... için 7.000,00 TL, ... için 23.000,00 TL, ... için 23.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’nin altında kalmaktadır. 2.Davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz istemi yönünden; katılma yolu ile temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır ve ona tabidir. HMK'nun 366 ıncı maddesi yollamasıyla 348 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince asıl tarafın temyiz ettiği kararın temyizi kabil değilse temyiz süresini geçirmiş olan taraf cevap dilekçesi (katılma yolu) ile hükmü temyiz edemez. Temyiz yoluna başvuranın temyiz talebi Yargıtay tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın temyiz talebi de reddedilir....
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dilekçesinde ziynet ve araç nedeni ile alacak talebinde bulunulmuş mahkemece ziynet alacağı ve katılma alacağının kabulüne karar verilmişse de, katılma alacağı yönünden yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; davacı tanıklarının düğünde takılan takıların bozdurulup, elde edilen bedelin bir kısmının dava konusu araç alınırken kullanıldığını belirttikleri anlaşılmakla, aracın edinme tarihindeki değeri, kullanılan kredi ve peşinat dikkate alındığında ziynetlerin aracın alınmasında kullanıldığı sabitttir. O halde, mahkemece mükerrer ödemeye neden olmamak için, hükmedilen ziynet alacağı da dikkate alınarak, aracın alınmasında kullanılan peşinatın ne kadarının ziynetlerden karşılandığının, yani ziynetlerin araç alımındaki oranı bulunarak, artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerekir....
Uyulan bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, davacı tarafın tefrik öncesi dava dilekçesi içeriği ve başlık kısmında mal rejiminin tasfiyesi talepleri olduğunu bildirmekle birlikte, sonuç kısmında ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, 02/05/2012 tarihli ıslah dilekçesinde mal paylaşımına ilişkin katılma alacağı talepleri olduğunu ve davaya konu malların tasfiye edilerek edinilmiş mallara katılma rejimine göre 100.000 TL katılma alacağının faiziyle talep ettiklerini beyan ettiği, davalarını ıslah ettiklerini bildirdiği, tefrik sonrası 12/08/2016 tarihli dilekçede davaya konu taşınmazların tasfiyesiyle edinilmiş mallara katılma rejimine göre 300.000 TL katılma alacağının faiziyle tahsilini talep ettiklerini beyan ettiği, buna göre, dava dilekçesinin ve 02/05/2012 tarihli dilekçenin içeriği dikkate alındığında bu dilekçenin ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği, HMK’nun 176. maddesinin 2. fıkrasına göre, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilecekleri, ikinci ıslah...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından boşanma hükmü, davacı tarafından ise katılma yolu ile ziynet alacağı ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacının katılma yolu ile temyiz talebinin incelenmesinde; a-Davacı tarafından açılan boşanma davasının kabulüne, ziynet alacağı talebinin ise reddine karar verilmiş; davacı bu hükmü temyiz etmemiş, hükmün davalı tarafından, boşanma hükmü yönünden temyiz edilmesi üzerine, davacı, temyiz dilekçesine cevabında, ziynet alacağı talebinin reddine ilişkin itirazlarını bildirerek katılma yoluyla temyiz isteğinde bulunmuştur. Ziynet alacağı davası, bağımsız bir dava niteliğindedir....
Taraflar arasında 1.1.2002 tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejiminin (TMK.m.218-241) geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu araç 28.6.2004 tarihinde edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı adına alınmıştır. Davacının aynı araçla ilgili daha önce açtığı dava sonunda Denizli 2.Aile Mahkemesinin 6.12.2006 tarih 2005/658 Esas 2006/876 Karar sayılı ilamı ile dava konusu araç edinilmiş mal kabul edilmiş, davacı Ahmet lehine 3.000 TL katılma alacağının davalı Süheyla’dan faizi ile tahsiline karar verildiği, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu ve kararın temyiz incelemesi sonunda tebliğ tarihlerine göre 5.6.2008 tarihi itibarıyla kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı açtığı ek davada, kesinleşen dosyada katılma alacağının 8.000 TL olarak belirlendiğini, 3.000 TL ile ilgili hüküm kurulduğunu, katılma alacağının kalan 5.000 TL'si yönünden talepte bulunduğunu açıklamıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının açtığı boşanma davasında davalı adına alınan ev için ortak konut şerhi konulmasını talep ettiği, mahkeme tarafından 13/07/2018 tarihli tensip zaptı ile bu talebin açıklanması için davacıya süre verildiği, davacının 20/07/2018 tarihli dilekçesi ile talebinin katılma alacağı olduğunu belirttiği, mahkemece 12/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında katılma alacağı miktarını belirlemek, belirtmek ve harcı yatırmak üzere verilen süre içinde davacı tarafın aynı gün talep edilen katılma alacağı miktarının 80.000,00TL olduğunu belirtmek suretiyle bu miktar üzerinden harcı yatırmış ise de; davacının, dava dilekçesinde usulünce katılma alacağı talebinin bulunmadığı, kaldı ki beyanının ıslah maliyetinde de olmadığı, beyan dilekçesi ile netice talebin bu şekilde değiştirilmesinin usulen mümkün olmadığı değerlendirilerek usulünce açılmış bir katılma alacağı davası bulunmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen...
Mahkemece 28.03.2014 tarihinde yapılan keşif sonucu teknik bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen katılma alacağına konu tasfiyeye tabi taşınmazlar ile takasa konu taşınmazın keşif tarihi olan 28.03.2014 tarihi itibariyle değerleri belirlenmiş olup mahkemece hükme esas alınan hesap raporu ile ek hesap raporunda bu değerler üzerinden davacının katılma alacağı hesaplanmıştır. Karar tarihi ise 01.10.2015'tir. Davacı tarafça değer tespitinden sonra tespit edilen değerlere itiraz edildiğine ve tasfiye tarihindeki değer edinilmiş mallarda eldeki davanın karar tarihine en yakın tarihteki değer olacağına göre, karar tarihinden yaklaşık 1 yıl 7 ay önceki değerler dikkate alınarak, bu değerler üzerinden hesaplanan katılma alacağına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Hakaret HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; 07.05.2009 tarihli duruşma tutanağına “müştekinin şikayet beyanını ve katılma talebini içeren dilekçe ibraz ettiği görüldü” biçiminde yazılıp katılma kararı verilmiş ise de; katılma dilekçesinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemesinden araştırılarak eklendikten sonra incelenmek üzere dairemize gönderilmesinin temini için dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile mahkemesine İADESİNE, 21.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....