Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ölümle sona eren edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ölen eşin terekesinin paylaşılmasının bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır, 4. Katılma alacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçları arasında yer almaktadır, 5. Katılma alacağı, miras bırakanın borcudur, 6. Miras bırakanın ölümü ile borçlu olma sıfatı mirasçılarına geçer ve mirasçılar TMK'nin 641. maddesine göre borçlardan müteselsilen sorumludurlar, 7. Davacı sağ eş, hem katılma alacağı nedeniyle tereke alacaklısı ve hem de tereke borcundan dolayı mirasçı sıfatıyla tereke borçlusudur. Bu nedenle alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte birleşmiş durumdadır, 8. Katılma alacağı alacaklısı miras payı oranında tereke borçlarından sorumludur, 9. Sağ eş katılma alacağını aldıktan sonra borca batık mirası (terekeyi) reddetme hakkı vardır, 10....

    ın Düşüncesi: 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 89/a maddesinin 4 üncü fıkrasında katılma paylarına karşı dava açılabilmesi için katılma paylarının yarısının önceden belediyelere ödenmesi hükme bağlanmıştır. Katılma paylarına karşı açılacak davalarda dava açma önşartı olarak katılma payının yarısının dava açmadan önce ödenmesi öngörülmüş olup, payın tarh işlemine ya da ödeme emrine karşı açılacak davalar ayırımı yapılmamıştır. Bu nedenle katılma payını içeren ödeme emrine karşı dava açma önşartı yerine getirilmediğinden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı ...'in Düşüncesi: 1992 yılına ait yol ve kanalizasyon harcamalarına katılma payının tahsili amacı ile düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı kabul ederek ödeme emrini iptal eden ......

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Katılma Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm davacı tarafından açılan boşanma ve katılma alacağına ilişkin davada Dairemizce katılma alacağı bakımından tefrik kararı verilmesi yönündeki bozma ilamından sonra boşanma ve ferilerinin kesinleşmiş bulunmasına, mahkemece katılma alacağına hükmedilmesine ve hükmün katılma alacağı yönünden temyiz edildiği görülmekle, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 3. maddesi gereğince dosyanın inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.10.02.2010 (Çrş.)...

        Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır. CMK.nın 238. maddesinde ise katılmanın nasıl olacağı ve usulü gösterilmiştir. Bu maddeye göre: “1-Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur. (2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur. (3) Cumhuriyet Savcısının, sanık ve varsa müdafiin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir. (4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet Savcısının görüşü alınmaz.”...

          Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” hükmü ile aynı yasanın 238. maddesi ise katılma usulünü “Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun tutanağa geçirilmesi suretiyle olur….” şeklinde hüküm altına almıştır. CMK.nın 260. maddesi kanun yoluna başvurma hakkına sahip kimseleri Cumhuriyet Savcısı, şüpheli, sanık ve katılan sıfatı almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatı alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar olarak saymıştır. Somut olayda; Taraflara duruşma gününü bildiren davetiye tebliği üzerine, şikayetçi vekili 16/03/2013 tarihli oturum için şikayet dilekçelerini tekrarlayarak sanığın cezalandırılmasını talep ettiklerine ilişkin olarak mazeret dilekçesi vermiş ve mahkemece bu mazeret kabul edilmiştir....

            Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; İlk Derece Mahkemesince, davaya konu on adet taşınmaz ve iki adet araç üzerinde, davacı lehine 188.531,85 TL katılma alacağına hükmedildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin ise, davaya konu TOKİ konutunun davalı tarafından devri sonrası bedelinin davaya konu edilen üç adet taşınmazın edinilmesinde kullanıldığı kabul edilerek, bu taşınmaza ilişkin katılma alacağı hesaplanmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bu taşınmaz dışındaki taşınmaz ve araçlar üzerinde hesaplanan 166.325 TL katılma alacağına hükmedildiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hükme esas alınan 09.05.2019 tarihli hesap bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmaz ve araçlardan dolayı artık değer toplamının 326.650 TL olması gerekirken, maddi hata sonucu 332.650 TL hesaplandığı görülmektedir. Buna göre davacı lehine 163.325 TL katılma alacağına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde 166.325 TL katılma alacağına hükmedilmesi doğru görülmemiştir....

              Keşfin yapıldığı tarih ile kararın verildiği tarih arasında yaklaşık 9 aylık bir süre bulunmakta olup taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri dikkate alınarak davacının katılma alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde, keşif tarihinde teknik bilirkişi raporunda açıklanan değer üzerinden hesaplama yapılarak katılma alacağının belirlenmiş olması ve yine katılma alacağına ilişkin davalarda faizin başlangıç tarihi olarak karar tarihinin esas alınması gerekirken boşanma kararının kesinleştiği tarihin esas alınması doğru ve yerinde görülmemiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı payı ve katılma alacağı ... (Yöndem) ile ... aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Şişli 3....

                  Dava; katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda eklenecek değerlerden (TMK.nun 229. m) ve denkleştirmeden (TMK.nun 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere davalının edinilmiş mallarının (TMK.nun 219.m) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.nun 231.m) yarısı üzerinden (TMK.nun 236/1.m) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulur. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma davasının açıldığı 10.04.2006 tarihinde sona ermiştir. (TMK. 225/2 m.) Mahkemece, taşınmazın 11.12.2003 satış tarihindeki değeri esas alınmak suretiyle davacının katılma alacağı belirlenmiştir. Oysa katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp tasfiyeye ilişkin karar tarihidir.(TMK. 232, 235/1. m.)...

                    Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet savcısının yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “davaya katılma” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “katılan” sıfatını almaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda, kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu