TMK'nın 225/2 maddesi gereğince mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih olan 26/11/2013 tarihi itibariyle sona ermiştir....
Davalı-karşı davacının bu talebi mal rejiminin tasfiyesi niteliğindedir. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez. Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Bu hükme göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Boşanma hükmü kesinleşmediğine göre, tasfiyeye ilişkin bu talebin boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu hususun nazara alınmayarak yazılı gerekçe ile talebin kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma - Mal Rejimi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar, mal rejimi talebine yönelik tefrik kararı ve ihtiyati tedbire itirazın reddi kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece Türk Medeni Kanununun 169. maddesi uyarınca konulan ihtiyati tedbir kararının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 397/2. maddesi uyarınca boşanma hükmünün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkacağının tabii bulunmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından...
DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafakalar ve ev ile araç hakkında mal rejiminin tasfiyesi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı kocanın ev ile araca yönelik istemi boşanmanın eki niteliğinde (TMK.md.174) olmayıp, mal rejiminin tasfiyesine yöneliktir. Boşanma kararı temyiz edilmeden kesinleştiğinden bu talepler incelenebilir hale gelmiştir. Delillerin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Maddesi gereğince mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesinde veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejiminin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ereceği, yine TMK 235. maddesi uyarınca mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş malların tasfiye andaki değerleriyle hesaba katılacağının belirtildiği, somut olayda taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma dava tarihi olan 23/11/2010 tarihi itibariyle sona erdiği, sona erme tarihi itibariyle dava konusu aracın davalının malvarlığında bulunduğu, mal rejimi sona erdikten sonra ancak evlilik birliği devam ederken aracın satılmış olmasının davacının katılma alacağı hakkını etkilemeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya, hakkaniyet ilkesine uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine oybirliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, dava konusu bononun taraflar arasındaki mal paylaşımı anlaşmasının cezai şartı olarak boş şekilde imzalandığı, sözlü akdi bozan tarafın karşı tarafa 10.000,00-TL' ye kadar tazminat ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davacının mal paylaşımı anlaşmasına uymadığı, bono bedelinin 10.000,00-TL' ye kadar meblağ olarak belirlenmesi gerekirken 25.000,00 TL üzerinden doldurulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, bonoya dayalı icra takibinde 10.000,00-TL'lik kısım dışındaki miktardan borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, koşulları oluşmadığından davacı yararına tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bononun keşidecisi ..., lehtarı ... olup ihdas nedeni bölümünde “malen” kaydı bulunmaktadır. Davacı, bono karşılığında mal almadığını, bononun bedelsiz olduğunu iddia etmiş, davalı ......
Kural olarak anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan boşanma protokolünde yer alan mal rejimi hukukundan kaynaklanan anlaşma maddelerinin mahkeme kararında yer alması veya protokolün mahkemece onaylanması gerekir. Mal rejiminden kaynaklanan talepler boşanmanın ferilerinden olmadığından ayrıca dava konusu edilebilirler. Somut olayda; boşanma davasının dava dilekçesi ekinde mahkemeye ibraz edilen 09.04.2010 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünün 3. bendinde "taraflar birbirlerinden; maddi ve manevi tazminat, tadbir ve yoksulluk nafakası, katkı payı ve her ne nam altında olursa olsun başkaca hiçbir talepte bulunmadıklarını, belirtilen hususlarda ileride dava ve talepte bulunmayacaklarını bu haklarından karşılıklı olarak feragat ettiklerini beyan ve kabul etmişlerdir" beyanı ile 5. bendinde "tarafların başkaca gayrimenkul, ziynet eşyası, vasıta ve benzeri paylaşılacak bir malvarlıkları yoktur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma dosyasına ibraz edilen ve Mahkemece tasdikine karar verilen 11.02.2011 tarihli protokol başlıklı belgede mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir madde bulunmamakta ise de, boşanma davasının 14.04.2011 tarihli karar duruşmasında davacı kadının alınan imzalı beyanında aynen "....Benim de davacıdan maddî manevî tazminat, her türlü nafaka, eşya, katkı payı, katılma alacağı gibi talebim yoktur" dediği, Mahkemece de hüküm fıkrasında tarafların katkı payı, katılma alacağı ve eşya talep etmediklerinden bu konularda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu, belirtilen açıklamaların davacı yönünden mahkeme içi ikrar olup, kesin delil niteliği taşıdığı, iş bu davada da davacı kadını bağladığı, dolayısıyla tarafların anlaşmalı boşanmada mal rejiminin tasfiyesini gerçekleştirdikleri, tarafların boşanma dosyasındaki hakim huzurunda alınan...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm karşılıklı eşler arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.12.2016 (Pzt.) .......
Dava ve karşı dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Taraflar, 14/06/2009 tarihinde evlenmiş, 13/04/2015 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 15/06/2015 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Eşler arasındaki mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir (TMK m.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m.10, TMK m.202). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m.179)....