karşı da istinaf kanun yoluna başvurduğu gözetilmeksizin, sadece ipoteğin kaldırılması davasının reddi yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi doğru olmamıştır....
i 30.11.2011 tarihinde vekil tayin ettiğini, bilahare vekilinin anılan taşınmaz üzerine 28.03.2012 tarihinde davalı lehine 120 gün vadeli ve 700.000,00 TL bedelli birinci derecede ipotek tesis ettiğini davalının yapmış olduğu icra takibi sonucunda öğrendiğini, ipotek nedeninin vekilinin vekaleten davalıdan aldığı borç paraya karşılık olarak tanımlandığını, ancak ne ipotekten ne de borç alındığı belirtilen 700.000,00 TL'dan haberdar olmadığını, ödeme emrinin tebliği üzerine durumu öğrenince vekilini 27.08.2012 tarihinde azlettiğini, davalıyla aralarına borç para/karz ilişkisinin hiçbir şekilde kurulmadığını, geçerli bir alacak bulunmadığından tesis edilen ipoteğin de fekki gerektiğini, vekilin yetki sınırlarını aştığını, vekiliyle davalının kendisini zarara uğratmak amacıyla işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekki ve kötüniyet tazminatı isteklerinde bulunmuştur....
Takip dayanağı; 22.04.2019 tarih 7504 yevmiye nolu ipotek akit tablosu incelendiğinde; davalı lehine 140.000,00 TL bedel mukabilinde, 1. derecede, faizsiz ve fekki bildirilinceye kadar müddetle ipotek tesis edilmiş olduğu ve ipoteğin kesin borç ipoteği (karz ipoteği) olduğu anlaşılmıştır. İpotek akit tablosundaki “fekki bildirilinceye kadar süre ile” açıklaması ise muacceliyet koşulu olmayıp, ipoteğin süresiz olarak yapıldığını göstermektedir. Kural olarak alacağın muacceliyetinin, bir ihbarın yapılmasına bağlı olduğu durumlarda, alacaklının hem asıl borçluya hem de borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine, muacceliyet ihbarında bulunmadan icra takibi yapması mümkün değildir. (M.K. 802 md., TMK. 887 md.) Zira, Borçlar Kanunu'nun 117/2. maddesinde yer alan borcun ifa edileceği gün (vade tarihi) sözleşmede yer almamıştır....
ödeme emrinin borçluya 18.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve İİK'nın 150/e maddesi gereğince takibin düştüğü anlaşıldığından, davacı borçlunun mükerrerlik iddiasının yerinde olmadığı, davacı borçlunun muacceliyet ihbarına itiraz edildilmesi ve ipoteğin üst sınır ipoteği olduğu nedeniyle ilamlı icra takibi yapılamayacağı iddiası ile ilgili olarak yapılan değerlendirmede; akit tablosundan takip dayanağı ipoteğin kesin borç (karz) ipoteği niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, alacaklının kesin borç ipoteğine dayalı olarak ihbarname göndermeksizin takip başlatabileceği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili; müvekkil ile davalı arasındaki bayiilik ilişkisi uyarınca müvekkilinin gayrimenkulü üzerinde davalı lehine birinci derecede ipotek tesis edildiğini, bayilik ilişkisinin sona ermesinden sonra davalı tarafın alacaklı olduğundan bahisle müvekkili aleyhine ... 10. İcra Müdürlüğü'nün 2012/264 esas sayılı icra dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlattığı takipte müvekkilinin takip bedelini ödeyerek ipotek şerhinin kaldırılmasını talep ettiğini, ancak davalı tarafça ipoteğin kaldırılması yönünde herhangi bir işlem yapılmadığını belirterek, dava konusu ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte kesin borç ipoteğine dayanılmış ise, eş söyleyişle, doğmuş bir alacağın temini için düzenlenen ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcunu ihtiva ediyorsa, başvurulacak yol, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip olup, bu durumda 2004 sayılı İİK’nun 149. maddesi gereğince borçluya ve taşınmaz sahibi üçüncü şahsa birer icra emri gönderilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 19.09.2012 tarih, 2012/12- 708/579 sayılı ilamı). İpoteğin, kesin borç ipoteği olması nedeniyle borçlu/ borçlulara 2004 sy. İ.İ.K'nun 149.maddesi gereğince icra emri gönderilebilmesi için 2004 sy. İ.İ.K'nun 150/ı maddesinde öngörülen koşulların oluşmasına gerek yoktur. Ahmet Arslan, takibin dayanağı ipoteğin tesisi sırasında davacı borçlu ve ipotek veren taşınmaz maliki Suna Gülaçtı'nın vekili sıfatıyla hareket etmiştir. Bu nedenle takipte borçlu olarak gösterilmesine yasal olanak bulunmamaktadır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. İpoteğe ilişkin olarak; Türk Medeni Kanunu'nun 875 inci maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır. Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi hâlinde karar verilebilir. Taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Ancak, borçlu anapara ipotek miktarından bir kısmını ödemiş veya depo etmişse yine de davanın reddi gerekir ise de, “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca Tapu Sicil Tüzüğü'nün 31/2 nci maddesi hükmüne göre ipotek bedelinden ödenen bölümün kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesi gerekir. 2....
Şti hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, icra emri T3 ve Önderler Gıda........
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ipotek alacaklısı olan davalı belediyenin ipotek koyduğu taşınmaza inşaat için yapı ruhsatı vermesi, 20 yılı aşkın süre geçen alacağının tahsiline yönelik hiç bir işlem yapmamış olması davacının davalı belediyeye ipotek bedelinin tamamını ödediğini gösterdiğini, taşınmazın tapu sicil kaydına konulan ipoteğin anapara alacağının teminat altına alınması için verildiğini, yani karz ipoteği olduğunu, dolayısıyla ipotek bedelinin güncellenmesinin yasaya, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, aksi düşünülmesi halinde ipoteğe konu alacağın para alacağı olduğunun kabulüyle 17.10.2018 tarihli bilirkişinin güncel alacak hesabındaki rakamın hakkaniyetli olduğundan ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılmasına, ipotek bedelinin uyarlanması ve hesaplamasının kabulü halinde bedelin fahiş rakamla belirlendiğinden adalete ve hakkaniyet uygun yeniden bilirkşi raporunun alınmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir...
İcra Müdürlüğünün 2019/5065 esas sayılı dosyasına depo edildiğini, ipotek alacaklılarına muhtıra çekilerek ipoteğin kaldırılması talep edilmiş ise de davalıların ipotek bedelini kabul etmediklerini belirterek ipoteği kaldırmadıklarını, borcun ödenmiş olmasına rağmen taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını ve kaldırılması için de bir işlem yapılmadığını, açıklanan nedenlerle dava konusu taşınmazdaki söz konusu ipoteğin fekkine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yapılan yargılama neticesinde, dava ipoteğin kaldırılması (fekki) istemine ilişkin olup, karar davalı T7 vekili davacı T1 vekili tarafından ipoteğin kaldırılmasını depo edilen bedelin iadesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. İlk Derece Mahkemesince dava kabul edilerek ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür....