Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, boşanma davasından sonra gelişen olaylar dikkate alındığında, taraflar arasında anlaşmalı boşanma hükmü ile boşanmanın mali sonuçları, velayet ve diğer hususlarında kurulan dengenin bozulduğu, davacının bu davadan sonra davalı kadın tarafından açılan pek çok davaya maruz kaldığı gibi davalı kadının da bu soy ismini kullanmakta menfaati bulunduğuna dair kanaat oluşturacak delil sunmadığı gerekçesi ile TMK.173/3 kapsamında gelişen olaylar nedeni ile davanın kabulüne karar verilmiştir....

Vekâlet sözleşmesinin, hizmetle ilgili diğer sözleşmelere oranla, çok daha sıkı bir şekilde karşılıklı güvene dayalı olduğu öğreti ve uygulamada ittifakla benimsenmektedir. Vekâlet ilişkisinin kurulmuş olması, karşılıklı güven unsurunun vekâlet sözleşmesinin kurulması aşamasında her iki taraf yönünden mevcut olmasıyla mümkündür ve bunun o aşamada varlığının göstergesidir. Ne var ki, vekâlet sözleşmesinin niteliği gereğince, bu unsur, sözleşmenin devamı süresince de varlığını korumalıdır. Eğer, başlangıçta mevcut olan karşılıklı güven, sözleşme süresi içerisinde gerçekleşen olgulardan dolayı bir taraf yönünden haklı olarak zedelenir veya ortadan kalkarsa, o taraf sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Bu ilke, Borçlar Kanunu’nun 396/1. maddesinde, “Vekâletten azil ve ondan istifa her zaman caizdir” şeklinde ifade edilmiştir. Aynı ilke 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 512. maddesinde de belirtilmiştir....

Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/147 Esas ve 2009/163 Karar sayılı boşanma dava dosyasının mahkemesinden getirtilmesi, 2- Taraflar arasında boşanma davası sırasında dava konusu mesken ve aracın paylaşımı ile ilgili yapıldığı bildirilen ve dosya arasında bulunmayan protokolün taraflardan istenmesi, dosya arasına konulması, eksikliklerin tamamlandığının mahkeme hakimi tarafından denetlenmesi ve ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere geri çevrilmesi için dosyanın yerel mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 09.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Ancak; 1) Yaralama suçu açısından; sanık ile annesi ve kardeşi olan katılanlar arasında mal paylaşımı anlaşmazlığından çıkan tartışmada sanığın her iki katılanı bıçakla zincirleme şekilde tehdit ettiği, ayrıca annesi Fidan’ı bıçakla yaralamaya teşebbüs ettiği şeklinde gerçekleştiği iddia ve kabul edilen olayda; sanığın katılanlara yönelik bıçakla zincirleme şekilde tehdit eyleminden başka ayrıca katılan ...’ı bıçakla yaralamaya teşebbüs ettiğine ilişkin kanıtların duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya konulabilmesi için, yaralamaya teşebbüs eyleminin ne şekilde oluştuğu, sanığın bıçağı yaralama kastıyla katılana savurup savurmadığı, sanığın kastının nasıl belirlendiği hususlarının açıklığa kavuşması amacıyla katılanların ayrıntılı beyanlarına başvurulmadan eksik inceleme ile yüklenen suçtan mahkumiyet hükmü kurulması, 2) Kabule göre ve tüm suçlar bakımından; Sanığın savunmasında, katılanların da kendisine hakaret ve tehdidde bulunduğunu, katılanlardan Koray’ın kendisine taşla vurduğunu...

      Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222). Taraflarca sunulan, İlk Derece Mahkemesince toplanan tüm delillere ve davacı vekili tarafından gösterilen istinaf nedenlerine göre yapılan incelemede; tarafların 30/04/2005 tarihinde evlendikleri, Hatay 2. Aile Mahkemesinin 2014/485 Esas 2015/331 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, boşanma dava tarihinin 05/07/2014, boşanmanın kesinleşme tarihinin 07/12/2017 olduğu, taraflar arasında evlendikleri tarih olan 30/04/2005 tarihinden boşanma dava tarihi olan 05/07/2014 tarihine kadar başkaca mal rejimini seçmediklerinden edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, dava konusu Hatay İli, Antakya İlçesi, 2033 ada 8 parsel, 4....

      Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında sadece boşanmaya ilişkin hüküm bölümü tanınmış, taşınmazın paylaşımı yönündeki kararın tanınmasına yönelik istek reddedilmiştir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 50/1 ve 59. maddeleri gereğince, hüküm mal paylaşımı yönünden Türk Mahkemesince tanınmadığından icra edilebilecek, kesin hüküm veya kesin delil oluşturabilecek nitelikte değildir. Bu ilkelerin mahkemece gözardı edilmesi olanağı yoktur. Tenfizine karar verilen yabancı ilamlar Türk Mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur. ( MÖHUK. m. 57/1). Bundan ayrı "Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak edilebilmesi yabancı ilamın temyiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. (MÖHUK. m. 58/1)."...

        Şirketi nezdinde doğacak kazanç paylaşımı konusunda mutabakat sağlandığını, ancak sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren müvekkillerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, dilekçede açıklanan tüm sebeplerle müvekkillerine ait şimdilik 25.000-TL kazanç payının yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini, davalıların yargılama aşamasında mal kaçırması ihtimaline binaen ... A.Ş. Üzerine kayıtlı taşınmaz ve motorlu taşıtlar ile ürünlere ve diğer mal varlıklarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

          Davacı tarafla hazırladığımız, boşanma ve ferileri hususunda anlaşmamızı içeren düzenlemeyi tekrar ederim. Düzenlemenin altındaki imza bana aittir. Davacının boşanma konusundaki tüm taleplerini kabul ediyorum. Ayrıca davacı taraftan kendim için herhangi bir nafaka, maddi veya manevi tazminat, mal rejiminden kaynaklanan alacak, ziynet, değer artışı, katılma payı talebim bulunmamaktadır. Müşterek çocuklarımız İrem, Gizem ve Elif'in velayetlerinin davacı tarafa verilmesini kabul ediyorum, başkaca karşılıklı olarak birbirimizden mal ve eşya alacağına yönelik talebimiz bulunmamaktadır. Velayetinin davacıya verilmesini kabul ettiğim müşterek çocuklar ile aramda mahkemenizin uygun göreceği şekilde şahsi ilişki tesisine karar verilmesini, davacı ile anlaşmalı olarak boşanmamıza karar verilmesini talep ederim" şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür....

          Aile Mahkemesi'nin 2015/289 esas sayılı dosyası ile anlaşmalı olarak boşandığını, boşanma protokolünde tarafların birbirinden katılım alacağı, katkı payı alacağı ve mal paylaşımı talepleri olmadığını beyan ettiklerini, davacının protokol ve boşanma davasındaki beyanlardan haberdar olduğunu, davacının davayı kaybetme ihtimali olduğunu bildiği için kısmi dava açtığını ve harca esas değer olarak 10.000- TL değer gösterdiğini, tasfiye davasında hakimin davalının boşanma davasındaki beyanları nedeniyle tanık dinlemekten vazgeçtiğini ve dosyayı incelemeye aldığını, davacının kaybedeceğini bildiği davayı açtığını ve ısrarla takip ettiğini, bu nedenle azlin haklı olduğunu, azil haklı olduğundan ücret talep edilemeyeceğini ücret sözleşmesi muayyen bir bedeli içermediğinden geçersiz olduğunu, harcı ödenmiş dava değerinin 10.000- TL olduğunu, Avukatlık Kanunu 164....

          Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin bulunması ve bu yöndeki anlaşmanın geçerli olabilmesi için düzenlemenin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tek tek ve açıkça belirtilmek suretiyle açıkça belirlenmiş olmaları gerekir. Uyuşmazlık konusu protokolde malvarlığına yönelik herhangi bir açık ibare bulunmamaktadır. Bu durumda davacı kadının mal rejiminin tasfiyesine konu olan evlilik birliği içinde edinilen taşınır veya taşınmazlardan kaynaklanan haklarından feragat ettiği kabul edilemez. Bu haliyle İlk derece mahkemesince protokolde yer alan 6. maddenin mal rejimini de kapsadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. (aynı yönde Yargıtay 8....

          UYAP Entegrasyonu