Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, takibin İstanbul 49.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/06/2012 tarih ve 2011/353 Esas, 2012/184 Karar sayılı ilamına dayalı olarak yapıldığını; takibe itiraz edilmesi üzerine İstanbul 10.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/114 Esas, 2014/1325 Karar sayılı 24/01/2014 tarihli kararı ile itiraz ve şikayetlerin reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini; asıl alacağın 88.082,80 Euro olup, takibin 149.778,28 Euro ve 20.300,08 TL üzerinden kesinleştiğini; davacı borçlunun 26/05/2014 tarihinde yaptığı ödemenin 23/05/2014 tarihli dosya kapak hesabına istinaden yapıldığını; o tarihli kapak hesabına itiraz edilmediğini ve yatırılan paranın kendi hesaplarına aktarıldığını, ancak o tarih itibariyle bile bakiye alacaklarının bulunduğunu; 28/07/2020 tarihinde yapılan kapak hesabında müvekkilinin davacı borçludan 755.926,62 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini; bundan sonra 10/08/2020 tarihinde yeniden bir hesaplama yapılarak taraflarına muhtıra gönderildiğini, bu muhtıranın...
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, raporun incelenmesinde; faiz hesabı yönünde yapılan hesaplama sonucunda icra emrinde istenmesi gereken faiz tutarının 7.729,72 USD olduğu ancak takip talebinde hesaplanan tutardan daha az bir meblağ olan 7.168,56 USD'nin talep edildiği, kapak hesabındaki vekalet ücretinin TBB 2020 yılı AAÜT'nin 11/4 maddesi gereğince nispi vekalet ücretinin 3/4'üne hükmedilmesi gerektiğinden vekalet ücretinin 9.547,47 TL olması gerektiği, kapak hesabının masraf kaleminde yer alan 949,22 TL'nin İNG Bank'ın 5411 sayılı Bankacılık Yasası'nın 140. maddesi gereğince harçtan muaf olması nedeniyle talep edilebilecek masrafın sadece 19,00 TL tutarındaki icra emrinin tebliğ masrafından ibaret olacağı kanaatinin bildirildiği, hükme esas alınmaya elverişli ve yeterli olduğu, bilirkişi raporu doğrultusunda icra takibindeki faiz tutarlarının rapordaki faiz tutarının altında olduğu ancak kapak hesabında yer alan vekalet ücreti ve...
İSTİNAF SEBEP ve GEREKÇELERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporunu hükme esas alarak açılan davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığını, Mahkemece hükme esas alınan 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda, bilirkişinin talep konusuna ilişkin olarak bir tespit yapması gerekirken, talep konusuna ilişkin olarak bir hesaplama yapılmamış olduğu gibi, dava konusunu aşacak şekilde açılan dava faize itiraz davası olmamasına rağmen ve davacının böyle bir talebi bulunamamasına rağmen, bilirkişi kendince belirlemiş olduğu çeşitli bankalardaki faiz oranlarının baz alınarak, alacak kalemlerine sadece iş bu faiz oranlarına göre faiz işleterek sadece faiz hesaplaması yapılarak rapor düzenlendığını, ancak açılan davanın faize itiraz davası olmadığı gibi, davacı yanın, bu hususta herhangi bir itirazı da bulunmadığını, davacının bu yönde herhangi bir talebi ya da açılmış bir davası bulunmadığı halde bilirkişi tarafından talep konusunu açacak...
Takip dosyasında fiziken yer almamakla birlikte UYAP sisteminde yapılan incelemede takibe konu ilamın istinaf incelemesince kaldırıldıktan sonra yeniden kesin nitelikli hüküm kurulduğu ve bu hükme dananılarak yeniden kapak hesabı yapıldığı borçlu tarafından bakiye miktar için ödeme yapıldığı anlaşılmakla ; bu şikayet bakımından dayanak ilam bozulduğundan ve yeniden kapak hesabı yapıldığından şikayetçinin karar tarihi itibarıyla hukuki yararı kalmamıştır. Tüm dosya kapsamında mahkememizde hasıl olan kanaate göre Hukuki yarar yokluğundan esas hakkında Karar verilmesine yer olmadığına," dair karar verildiği görülmüştür....
ettiği, bu davaya ilişkin dilekçe ve yazılarda numune ve teknik şartname arasında matara kapak ve tutucusunun nitelik ve nicelikleri konusunda farklılık bulunduğunun belirtildiği, Adana Cumhuriyet Savcılığı tarafından davacının şikayeti üzerine yürütülen soruşturmada alınan bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin de kendilerini doğruladığı, kapaklar teslim edilmeden idarenin talep ettiği üretimin gerçekleşmesi halinde sorun yaşanacağının kapak tutucuların kırılacağının idareye bildirildiği, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı, mahkemece dinlenen tanıkların davacının gayri resmi ortakları olduğu, davacı tarafça dava konusu edilen zarar bilindiğinden belirsiz alacak davası açılamayacağı, ıslahla arttırılan miktara ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken dava tarihinden itibaren faize karar verilmesinin hatalı olduğu, davacı tanığı ...'...
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı hakkında başlatılan Borçka İcra Müdürlüğü'nün 2014/330 Esas sayılı takibinin itiraz üzerinde durdurulduğunu, itirazın iptali davasında verilen kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, bu kararın da kendileri tarafından tehiri icra talepli olarak temyiz edildiğini, mehil vesikası alabilmek için icra müdürlüğünden itirazın iptali davasında verilen ilama göre kapak hesabı yapılmasının talep edildiğini, bunun üzerine icra müdürlüğünce yapılan 28/02/2019 tarihli kapak hesabında USD kurunun ve faiz oranının hatalı hesaplandığını, BK’ nun 99. maddesinde alacaklıya seçimlik hak tanındığını, davalının takip dosyasında ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme talep etmediğini ve işleyecek faizi de %9 yasal faiz olarak talep ettiğini, mahkeme kararında da yasal faize hükmedildiğini, bu nedenle takip tarihindeki USD kurunun esas alınması gerektiğini, itirazın...
Merkez Bankası'nın gösterge niteliğindeki USD efektif satış kurunun 5,9760 olduğu, takibin takip tarihi itibariyle 14.928,40 USD asıl alacak, 95,21 USD işlemiş faiz ve 19.843,69- TL asıl alacak, 277,81 TL işlemiş faiz tutarları üzerinden devam etmesi gerektiği, harca esas tutarın 109.903,07 TL olduğunun tespit edildiği, her ne kadar davacı tarafça icra emrindeki faiz oranına itiraz edilmiş ise de, icra emrinde faiz talep edilmediği, daha sonra hazırlanan kapak hesaplarının da şikayete konu edilmediği, faize yönelik talebin reddi gerektiği gerekçesiyle şikayetin kısmen kabulüne, icra emrinde yer alan 25/10/2018 ilam tarihinin 05/03/2019 olarak düzeltilmesine, icra emrinde yer alan 22.060,31 TL asıl alacak tutarının iptaline, diğer taleplerin reddine karar vermiştir....
Davalı borçlu 26.01.2022 tarihli dilekçesi ile takip alacaklısına herhangi bir borcunun bulunmadığını iddia ederek, icra takibine, asıl alacağa, işlemiş faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep etmiş, Ankara ... İcra Müdürlüğü, davalı borçlunun aleyhinde başlatılan icra takibine yasal süresi içerisinde itiraz etmesi nedeniyle İİK’nın 62. maddesi gereğince 01.02.2022 tarihinde takibin durdurulmasına karar vermiştir. Mahkememizin 22/02/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında; kapak hesabının istenilmesi ve kapak hesabı geldikten sonra davalı tarafa tebligat çıkartılarak bu miktarı 7 gün içerisinde mahkememiz veznesine depo edilmesinin istenilmesine, aksi takdirde iflasına karar verileceğinin ihtarına şeklinde karar verilmiştir. Bunun üzerine icra müdürlüğündeki dosyada kapak hesabı istenmiş, 24/02/2023 tarihli kapak hesabında 250.993,48TL bakiye borç miktarı olduğu bildirilmiştir....
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa'nın 41. maddesinde yer alan üç tam yıl koşulunu beş tam yıl olarak değiştiren 619 sayılı Kanun hükmünde kararnamenin 19. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile 8.8.2001 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. 4956 sayılı Ya-sa'nın 21. maddesi ile 1479 sayılı Yasanın 41. maddesindeki süre yeniden beş tam yıl prim ödeme koşulu olarak düzenlenmiş ve aynı Yasa'nın 57/6. maddesi ile 1479 sayılı Yasa'nın 41. maddesindeki düzenlemenln 8.8.2001 tarihinden itibaren yürürlükte olacağı belirtilmiş ise de bu yürürlük maddesi de Anayasa Mahkemesi'nin 24.6.2004 gün ve 2004/18-89 sayılı kararı ile iptal edildiğinden 8.8.2001 tarihinden 4956 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 2.8.2003 tarihine kadarki sürede 1479 sayılı Yasa'nın 41. maddesi yönünden yasal boşluk oluştuğu ve bu boşluğun yasa gereği hakim tarafından resen doldurulması gerektiği, bu yönde uygulama yapılırken de lehe olan eski hüküm gereği üç tam yıl sigortalılık süresi esas...
Maddesinde yer alan temerrüt faizine ilişkin hüküm) ve yine TBK.88, TBK 120 ve TTK, Borçlar Kanununda yer alan ticari kredilere ilişkin faiz hükümleri esas alınarak yapılan değerlendirmede davalı bankanın temerrüt tarihi itibarıyle (2012 yılı) en yüksek kredi faiz oranının, kredili mevduat hesabı için öngörülen % 60 faiz oranı olduğu, bu oranın GKS. 5.madde hükmüne göre %50 fazlasının %90 olacağı, davalı bankanın ise iş bu oranın altında olmak üzere %75 faiz oranı üzerinden alacak talep ettiği, dolayısıyla taleple bağlılık ilkesi gereği bu oranın uygulanması gerektiği, bu kapsamda İcra Müdürlüğünün 18/01/2017 tarihli kapak hesabında bakiye borcun 58.395,77 TL olarak hesaplandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre ise %75 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada 18/01/2017 tarih itibarıyle bakiye borcun 62.256,22 TL olduğu anlaşılmakla şikayete konu kapak hesabında fazla hesaplama ve düzeltilecek bir husus bulunmadığı, faiz oranının sözleşme hükümlerine ve yasal mevzuata uygun...