Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır. Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut olaya baktığımızda 266.995,07 TL bakıcı giderinden %30 oranında hakkaniyet indirimi yapılması sonucu tespit edilen 186.896,54 TL ile sürekli işgöremezlik zararı olarak belirlenen 266.995,07 TL'nin toplamı 453.891,61 TL'dir....

    dönemine ilişkin olarak maluliyet ve müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra 16.723,36 TL karşılanmamış zararının bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır....

      İşverenin, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “...Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme...” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu'nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, % 50'den aşağı olmamak üzere indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir....

        Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır. Davaya konu işkazası (meslek hastalığı), 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana geldiğinden, Kurumca rücu edilebilen peşin değer 506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre belirlenmelidir....

          Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafik kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir....

            Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir ve cenaze gideri nedeniyle uğranılan Kurum zararının ilk rücu davasından bakiye kusur karşılığının tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece, ilk rücu davasında hükme esas alınan kusur raporuna göre bakiye kusur karşılığının tahsiline hükmedilmiştir. ....sayılı ilk rücu davasında verilen hükmün Kurum vekili tarafından 17.9.2008 tarihinde temyizinden sonra, 7.10.2008 tarihinde temyizden vazgeçme dilekçesi verildiği, fakat vekaletnamesinde temyizden vazgeçme yetkisi bulunmadığı gibi, Kurum İl Müdürlüğü'nce onay verilmeyerek, ilk rücu davasının şekli anlamda kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, aynı iş kazasından doğan ilk rücu alacağına ilişkin dava dosyasının kesinleşmesi bekletici mesele yapılmak suretiyle, kesinleşen dava dosyanın sonucuna göre bakiye kusur karşılığına karar verilmelidir....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma üzerine, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

                Öte yandan; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129/5. maddesinde; “Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.” denilmektedir. Anayasanın sözü edilen hükmü tüm kamu personelini içermekte olup, nitekim 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun “Kişilerin uğradıkları zararlar” başlıklı 13. maddesinin 06.06.1990- 3657/1 maddesi ile değişik birinci fıkrasında; “Kişiler kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.” İdare tarafından ödenen tazminatın kamu görevlisine rücu edilebilmesi için kamu görevlisinin görevini yerine getirirken ihmali veya kasti bir kusurunun bulunması gerektiği tartışmasızdır....

                Davalı vekilince aynı tazminat talebine ilişkin olarak sigorta hakem heyetine başvurulmuş olması nedeniyle kesin hüküm itirazında bulunulmuş ise de davacının Sigorta Tahkim Komisyonu başvuru dilekçesinin incelenmesinde davacı vekilince fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak talepte bulunulduğu görüldüğünden davalı vekilinin itirazı yerinde görülmemiştir. Dava konusu kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumunun tespiti ve davacı vekilinin destekten yoksun kalma zararının tespiti için dosyanın bir trafikçi, bir aktüerya bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile uyuşmazlık noktasında rapor alınmasına karar verilmiş olup alınan bilirkişi raporunda özetle: dava konusu trafik kazasının meydana geldiği yerin karayolları trafik kanunu 2. Maddesinin A ve B fıkralarında karayolu sayılan yerlerden olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, ... plakalı traktörün sürücüsü ...'...

                  C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi; Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, Davacının meslek hastalığı sonucu %55,70 fark maluliyeti(%11,3 den %67 ye yükselmesi nedeniyle) nedeniyle hesaplanan ve talep edilen 110.000,00 TL maddi tazminatın maluliyet artışının tespit tarihi olan 25/04/2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına, GEREKÇE “Taraflar arasında davamıza da konu % 55,70 fark mesleki malüliyet nedeniyle manevi tazminat istemiyle önceden görülüp bitirilen 2.İş Mahkemesine ait 2006/360 Es- 2006/309 Kr sayılı dava dosyası incelendiğinde; % 55,7 fark maluliyetine ilişkin manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, Mahkemece 48.000 TL manevi tazminatın kabulüne karar verildiği, verilen kararın onanarak kesinleştiği görülmüş, dosya kapsamı delil olarak değerlendirilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu