Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyanın daha önce rapor tanzim eden----- bilirkişisine tevdi edilerek------- tarafından geçici iş göremezlik ödemesinin rücu edilip edilemeyeceği, hangi oranda rücu edilmesi gerektiği hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 07/07/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; ".kök raporda tespit edildiği üzere; ödeme tarihindeki verilerle yapılan incelemeye göre yapılan ödemenin yetersiz olduğu,davacının nihai ve gerçek gecici iş göremezlik maddi zararının 409,01 TL olduğu,davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 13.207,63 TL olduğu, temerrüt başlangıcının davalı ------ yönünden 29.01.2018 tarihi; diğer davalılar yönünden ise 17.06.2017 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu,işbu ek raporda hesaplanan geçici iş göremezlik maddi zararının kök raporda tespit edilenden az olmasının ------- ödemesinin rücu edilebilir kısmının tenzilinden kaynaklandığı; sürekli iş göremezlik zararının daha az olmasının ödeme faizin ek rapor tarihi itibarı ile daha fazla...

    Defterdarlığı Muhakemat Müdürlüğü'nün 21/11/2009 tarih ve 46396 Sayılı yazısı ile bakanlıktan ödemenin yapılması ve bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ödeme belgelerinin gönderilmesinin istendiğini, ödemenin de 10/01/2010 tarihinde yapıldığını, ancak ödeme belgeleri zamanında gönderilmediğinden kazada kusurlu olanlara rücu davası açılamadığını, kesinleşen Mahkeme kararına göre kamyonet sürücüsünün %75, ambulans sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğunu, buna göre rücu davası açılma imkanı bulunduğunu, ancak ödemenin zamanında yapılmasına karşın görevli davalılar tarafından ilgili belgelerin zamanında gönderilmemesi nedeni ile oluşan kamu zararından davalıların sorumlu olduğunu belirterek 21.675,62 TL kamu zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/517 E. 2016/563 K. sayılı davada verilen gerekçeli kararın 2. sayfasının son paragrafında yer alan delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında 'kazaya ilişkin soruşturma evrakının incelenmesinde kazanın Rahmi Günal'ın sürücü kusurundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır' ibaresi ile davalıların murisinin kusurlu olduğunu kabul edildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, rücuan tazminat talebine ilişkindir....

      Mahkemece, temyize konu iş bu ilk rücu davasına ilişkin olarak kusur raporu alınmamış, hak sahipleri tarafından ... dışında diğer davalılara karşı açılan tazminat davasına dayanılmıştır. Söz konusu tazminat davasında alınan 14.11.2005 tarihli kusur raporunda; davalı işveren limitet şirkete %60, davalı ...’e %7,5, davalı ...’ye %7,5, Tedaş’a %5, sigortalıya %20 oranında kusur izafe edilmiştir. Dosya içeriğinden, .... esasında gerçek kişi üç davalı ile dava dışı...hakkında kamu davası açıldığı, ancak mahkemece akıbetinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak, kesinleşen ceza mahkemesi ilamında saptanmış olan maddi olguların hukuk hâkimini de bağlayacağı tartışmasızdır....

        HUKUK DAİRESİ Uyuşmazlık ve hüküm; 375 sayılı KHK uyarınca davalı tarafa ödenen tazminat nedeniyle oluşan kamu zararının tahsili talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine 17.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Bu kimselerin hak sahiplerine yaptıkları ödemeler dolayısıyla Kurumun zarara uğraması halinde, hak sahiplerine rücu hakkı saklıdır…” hükmünün öngörüldüğü, Anılan madde kapsamında Bağ-Kur’a tanınan rücu hakkı halefiyet esasına dayanmayan, kanundan doğan bağımsız rücu hakkı niteliğinde olduğu, madde de “yapılan yardımların ilk peşin değeri için Kurum rücu eder” dendiğine göre yasanın buyurucu nitelikte olan bu hükmünün aksine kural olarak ilk peşin değerin altında bir rücu alacağına hükmolunamayacağı, ancak suç sayılır eylemi saptanan üçüncü kişinin kusur oranı nedeniyle bir indirim yapılabileceği, böyle olunca hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının (tavanın) hesaplanmasına gerek olmadığı, Mahkemece hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının hesaplanması ve hüküm fıkrasında gösterilmesi isabetsiz ise de talep ve hükmedilen miktara göre bu isabetsizliğin sonuca etkisinin bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün...

            Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna(müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 18/08/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 12/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken, kusurları sonucu kişilere zarar vermelerinden kaynaklanan ve zarar görenlerin kamu görevlileri aleyhine açtıkları maddi ve manevi tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur....

                Dava; Kurum Bağ-kur sigortalısı ...’ın 19.10.2005 tarihinde, davalılar tarafından kaçırılıp ateşli silahla vurulması suretiyle, vefatı şeklinde gerçekleşen olay sebebiyle hak sahiplerine bağlanan gelir ve yapılan cenaze yardımından oluşan kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, her ne kadar 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurum zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir....

                  Şu halde yukarıda bahsedilen gelir bağlanmasına ilişkin karar ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak vazgeçilen maddi tazminat talebine dair kısmi davanın (Mahkemenin 1997/73 Esas 2000/101 Karar sayılı dosyası) kesinleşmesi eldeki bu davanın reddini gerektirmeyeceğinden davacıda meydana gelen % 14 oranındaki sürekli iş göremezlik derecesinin kesinleştiği göz önünde bulundurularak davacının maddi zararının belirlenmesi ve belirlenen zarardan vazgeçilen kısmi davadaki tutar ile davacıya Kurumca bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir kısmının tenzil edilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu