Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/556 Esas sayılı menfi tespit davası konularından birinin takibe konu bonolar olduğu, dava dilekçesindeki açıklamalara göre takibe konu senetlerin davacı/borçlu tarafından paraf atılmak suretiyle imzalandığının kabul ve ikrar edildiği, bu ikrarın eldeki imzaya itiraz davası bakımından da bağlayıcı olduğu, bu nedenle mahkemece imzaya itirazın reddine karar verilerek, davacının borca ve faize yönelik itirazlarının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, mahkemece, menfi tespit dava dilekçesindeki beyanların borçlu aleyhine mahkeme içi ikrar kabul edilerek imzaya itirazın reddine, faize ve borca yönelik itirazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, borçlunun istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....

    GEREKÇE:Bir adet unsurları tam bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte keşideci borçlu tarafından kambiyo vasfına ilişkin şikayette bulunularak borca ve fer'ilerine itiraz edilmiş ve zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. İlk derece mahkemesince davanın reddine ,yasal şartları oluşmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; duruşmada imza incelemesininde yapılmasını talep ettiğini, bu beyanının duruşma zaptına yazılmadığını 11/02/2020 tarihli duruşma zaptı ve davalı vekilinin beyanları incelendiğinde imzaya ilişkin itirazlarının bulunduğunun ve bunun duruşma zaptına geçirilmediğinin açıkça anlaşıldığını beyan etmiş ise de; itiraz dilekçesinde imzaya itirazın bulunmadığı, 11/02/2020 tarihli duruşma tutanağında da davacının imzaya itiraz ettiğine dair bir beyanının bulunmadığı anlaşılmaktadır....

    İİK'nın 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri hükmüne göre, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Bu süre en geç ödeme emrinin, itiraz ya da şikayet edene tebliğinden sonra başlar ve hak düşürücü süre niteliğinde olup re'sen gözetilir. Somut davada; davacı borçlu T1'a ödeme emrinin 25.09.2021 tarihinde; davacı-borçlu T2'e ise ödeme emrinin 16.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın ise yasal 5 günlük süreden sonra 07.11.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmakla mahkemece davanın süre yönünden reddine karar verilmesi yerinde olup, davacı T2'in istinafında isabet bulunmamaktadır....

    Vakıflar Bankası vekili tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak, imzaya ve faize itirazlarını bildirdiği, mahkemece, borçlu vekilinin, icra dosyasını incelemesi gerekirken, sadece e-devlet sistemi üzerinden edindiği bilgilere göre başvuruda bulunmasının HMK'nun 124/3. maddesi kapsamında kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmadığı gerekçesiyle husumet nedeni ile davanın reddine karar verildiği görülmektedir.İcra mahkemesine yapılan başvuru, İİK'nun l69/a maddesine dayalı borca itiraz ve İİK'nun 170. maddesine dayalı imzaya itiraz ve aynı Kanun’un 170/a maddesine dayalı şikayet olup, yasal hasım icra takibinin alacaklısı olan T. Vakıflar Bankası 'dır. İtiraz veya şikayet, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olması istemin bu nedenle reddini gerektirmez....

      Tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davacı tarafından dava dilekçesi ile borca, faize ve takibin tüm ferilerine itiraz edilmiş, mahkemece bu yönde inceleme yapılmamış ise de, faize ve ferilere yönelik husus istinaf konusu yapılmadığından, bu hususlarda inceleme yapılmamıştır....

      İİK.nun 168/1. maddesinin 3, 4 ve 5. bentleri hükmüne göre, borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, imzaya itirazını ve takibin müstenidi olan senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmadığına yönelik şikayetini yasal 5 günlük süresi içerisinde icra mahkemesine yapması zorunludur. Somut olayda, ödeme emrinin, borca itiraz eden borçluya 15/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreden sonra (03/08/2015 tarihinde) icra mahkemesine itirazlarını bildirdiği, ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin olarak da bir şikayette bulunulmadığı görülmektedir. O halde, mahkemece borçlunun başvurusunun süresinde olmadığı kabul edilerek itirazın süreden reddine karar verilmesi gerekirken esasının incelenerek kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde; müvekkiline ait olmayan imzaya, borca ve tüm fer'ilerine ayrıca ve açıkça itiraz için dava açıldığını, yine takibe konu senedin kambiyo vasfına haiz olmadığını, senedin üzerinde tahrifat yapıldığını, senet üzerindeki alacak miktarının açıkça karalanıp dolar cinsine çevrildiğini, senedin geçerli olmadığını, bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazlar değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, ayrınca müvekkili aleyhine haksız şekilde tazminata ve para cezasına hükmedildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir....

        İcra Dairesi 2019/3487 Esas sayılı dosyasında davacı borçlular hakkında girişilen bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlanmış ve sonrasında borçlular vekili tarafından imzaya ve borca itiraz edildiğini, Süresi dışında yapılan imzaya, borca ve faize itirazın reddi gerekmekte olduğunu, borçluların müvekkili alacaklı ile senetten dolayı bir borç ilişkileri olmadını savunarak borca itiraz ettiklerini, senetten dolayı ortaya çıkan borcun bir sözleşme ile başladığı düşünülse bile, bu sözleşme ortadan kalksa bile kıymetli evraktan kaynaklanan borç sona ermeyeceğini, kıymetli evrakın soyut ve bağımsız olduğunu, bu yönde yapılan borca itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, yine borçlu Mesut KOCABAŞ'ın, senet üzerindeki imzaya itiraz etmesi de hem haksız hemde kötü niyetli olduğunu, kendilerinin dava günü tanığı huzurda hazır edeceklerini, yine Mesut KOCABAŞ'ın imzasına ilişkin yapılacak araştırmalar ve imza incelemesinde, imzanın kendisine ait olduğu...

        tebliğ işlemi Tebligat Kanunun'nun 21/1 ve 23/7 maddeleri ile tebligat yönetmeliğinin 30 ve 35.maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğunu, yapılan bu usulsüz tebligatlar nedeniyle takipten haberdar olmadıklarını, itiraz süresini kaçırdıklarını, haksız veyersiz olarak haciz işlemi uygulandığını ve zarara uğradıklarını, T1 hakkında 09/07/2019 tarihinde fiili haciz işlemi için adresine gelindiğinde ancak o zaman icra takibinden ve takibe konu senetlerden haberdar olduklarını, bu sebeplerle 11/06/2019 ve 13/06/2019 olarak kabul edilen ödeme emri tebliğ tarihlerinin öğrenme tarihi olan 09/07/2019 olarak düzeltilmesini talep etmiş devamla; takip konusu senetteki imzaya ve borca faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, icra takibine konu senetlerle hiçbir ilgilerinin olmadığını beyanla, tüm itirazlarının kabulü ile takibin iptalini davalının kötüniyetli takip nedeniyle takip konusu alacağın %20 si oranında tazminata ve %10 oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilmesini...

        İcra İflas Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca icra dairelerinin işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları bu dairenin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi incelemekle yetkilidir. Bu yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Somut olayda, Sarayköy İcra Müdürlüğünde başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçlu, İcra Dairesinin yetkisine, borca ve imzaya itiraz etmiştir. İİK.nun 4. maddesine göre her İcra Mahkemesi kendisine bağlı icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik itiraz ve şikayetleri incelemekle yetkili olduğundan uyuşmazlığın Sarayköy İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Sarayköy İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 11.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          UYAP Entegrasyonu