Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması(6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir....
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere göre, dava konusu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın aidiyetine karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti ... ile ... aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 08.05.2013 gün ve 183/154 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı, hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılan dava konusu 660 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evin inşaatının kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek muhdesatın tarafına aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu yapılan evin yapımındaki tüm masrafların kendisi tarafından karşıladığını, davacının katkısı olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile 660 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı evin davacı ...'...
Gereği görüşüldü: Dava, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, toplanıp değerlendirilen delillere ve hüküm yerinde gösterilen gerekçelere, görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası bulunmamasına ve muhdesatların kadastro tespiti kesinleştikten sonra meydana getirilmiş olmasına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 1,55 TL harcın davacı taraftan alınmasına, 09.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 2011 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmaz bölümünün adına tescili ve muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün davacı adına tesciline, muhdesatın tespitine yönelik davanın reddine, ... aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
e aidiyetinin tespiti ile taşınmazın kadastro tutanağındaki nitelik, vasıf ve yüzölçümü ile birlikte davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline; 139 ada 829 parsel sayılı taşınmaza ilişkin açılan davanın reddi ile dava konusu kısmın ham toprak vasfında olduğu anlaşıldığından, parselin belirtilen yüzölçümde olmak üzere Hazine adına ham toprak vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline; 117 ada 68 ve 117 ada 104 parsel sayılı taşınmazların davalı ...'e aidiyetinin tespiti ile taşınmazların kadastro tutanağındaki nitelik, vasıf ve yüzölçümü ile birlikte davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline; 109 ada 105 parsel sayılı taşınmazın dahili davalı ...'e aidiyetinin tespiti ile taşınmazın kadastro tutanağındaki nitelik, vasıf ve yüzölçümü ile birlikte dahili davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline; 139 ada 701 parsel sayılı taşınmazın 3/5’inin dahili davalı ...'e, 1/5’inin davalı ...'e, 1/5’inin davalı ...'...
Kadastro tespitinden önce yapılan muhtesatlar yönünden, 3402 sayılı Kadastro 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre geçerlidir. Davacı, kadastro tespitinden önce yaptığı muhtesatlar için, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren on yıllık süre içerisinde genel mahkemelerde dava açabilir ve bu süre kamu düzenine ilişkin olup olumsuz dava koşuludur. Hak düşürücü sürenin geçtiği, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da kendiliğinden dikkate alınır. Taşınmaz üzerine daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması, bağımsız bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp, mevcut muhdesatın daha kullanılır hale gelmesini, bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işlerdir. Bu işler için harcanan giderler de muhdesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir....
Dava konusu 441 ada 178 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında tarla vasfıyla Hazine adına tespit edildiği, yapılan tespitin 23.10.1998 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, taşınmazın vekil edeninin dedesine ait olduğunu, dedesi ve babasından miras yoluyla taksimen vekil edenine intikal ettiğini açıklayarak tapu iptali ve tescil ile terditli olarak temliken tescil ve muhdesatın aidiyetinin tespiti ile bu istemi kabul görmez ise muhdesat değerinin tazminini talep etmektedir. Davacının tapu iptali ve tescile ilişkin ilk istemi kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesine dayanmaktadır....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : None KARAR NO : 2022/110 Kararın Kaldırılarak Esa T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AYANCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/47 ESAS, 2021/301 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/47 esas, 2021/301 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin kabulüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sinop İli Ayancık İlçesi Topağaç Köyü 104 Ada 44 Parsel sayılı (Tarla ve Üç Katlı Ev vasıflı) taşınmaz kadastro çalışmalarında Şevki ÇAĞLAYAN (1/2), Nedim ÇAĞLAYAN (1/2) adına tespit görmüş, Şevki ÇAĞLAYAN ın vefatı sonrasında payı, varisleri davacılar adına intikali yapılmış, davalı ise diğer hissedar olan babası Nedim...
DELİLLER: Tapu kaydı, kadastro tespit tutanakları, kamulaştırma belgeleri, Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/295 Esas sayılı dosyası ve tüm dosya kapsamı. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... Muhdesatın tespiti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın mülkiyetinin tespiti değil, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, tanık beyanları ve davalıların beyanları kapsamında davanın kabulüne " karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T5 vekili tarafından ilk derece mahkemesince verilen nihai karara karşı yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....