Diğer bir anlatımla, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen asli zilyet olarak kullanan kişilerdir. Somut olayda, davacı tarafın kiraya vermek suretiyle kullandığı ve bu nedene ... tarafından ecrimisil tahakkuk ettirilen taşınmazın dava dışı 1521 sayılı parsel olduğu, kadastro tespiti sırasında davacı taraf dahil hiç kimsenin dava konusu taşınmazı kullanmadığı Dairemizin bozma ilamından sonra mahkemece yapılan keşif, keşif sonrası dosyaya ibraz edilen uzman teknik bilirkişi raporları ve fotoğraflarla anlaşılmaktadır....
Diğer bir anlatımla, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen zilyet olarak kullanan kişilerdir. Dosya kapsamından taşınmazın önceki zilyedinin davalı ... olduğu ancak 07.07.2011 tarihli “tutanaktır” isimli belge ile kadastro tespiti öncesi dönemde kullanım hakkının davacı şirkete devredildiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Milli Emlak Müdürlüğünün 18.12.2012 tarihli yazı cevabı ve ekindeki belgelerle de taşınmazın kadastro tespitinden önceki son fiili kullanıcısının davacı şirket olduğu sabittir. Esasında bu durum mahkemenin de kabulündedir. Yukarıda da açıklandığı gibi 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesinde, taşınmazı fiilen kullanan lehine zilyetlik şerhi verileceği düzenlenmiştir. Taşınmazın mülkiyeti Hazineye aittir. Mülkiyet davalı ...'...
Benzer hükümler yürürlükten kaldırılan 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nde de mevcuttur. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesinin birinci fıkrası hükmünde ise tapuda kayıtlı taşınmaz malın zilyet lehine tespitinde mevcut ve her türlü takyid ile sınırlı ayni hakların saklı tutulacağı, eski tapu kayıtlarındaki bu tür hak ve mükellefiyetlerin kadastro tutanağında belirtilerek yeni kütüklere aynen geçirileceği, ikinci fıkrasında da taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği belirtilmiştir. Bu madde gereğince taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatın kadastro tutanağı ve taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilebilmesi için muhtesatın kadastro tespit gününden önce meydana getirilmiş olması gerekir....
Mahkemece, 101 ada 121 parsel, 150 ada 97 ve 101 parsel sayılı taşınmazlarda fındık ağacı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, muhtesat şerhi bulunmayan 152 ada 6 ve 8 parseller ile 101 ada 110 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine muhtesat şerhi işlenmesine, diğer taşınmazlardaki muhtesat şerhinin terkini ile fındık ağaçlarının paydaşlara taşınmazdaki payları oranında ait olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesine ve davaya konu taşınmazların vasfının iptal edilerek fındık bahçesi olarak cins tashihi yapılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir. 1-Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 2852 parsel sayılı 600 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesinde ...’ın zilyetliğinde olduğu şerhi verilerek dava dışı 2213 parsel ile bir bütün halinde iken hududunun gayri sabit olması nedeniyle 2213 parsele uygulanan vergi kaydı miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiştir. ...’ın itirazı Kadastro Komisyonunca taşınmazın Hazineye ait Mayıs 1340 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kapsamında kalması nedeniyle red edilerek tespit gibi tesciline karar verilmiştir. 3402 sayılı Yasa'nın geçici 5.maddesi, gereğince askı ilanına çıkarılan komisyon kararına karşı süresi içinde davacı ... taşınmazın 2213 sayılı parsel ile bir bütün olduğu, irsen ve taksimen intikal ettiği ve zilyet...
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşabilmek için, usulünce belirlenecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarıyla birlikte kadastro tutanaklarında adları yazılı tespit bilirkişilerinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi, tanık ve tespit bilirikişilerinden, çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan evin davacı tarafından mı, davalı tarafından mı yoksa müşterek olarak mı yapıldığı, kadastro tespiti öncesi taraflar arasında eve ilişkin bir anlaşma yapılıp yapılmadığı, evin ne kadar süredir ve neye dayanarak kim tarafından kullanıldığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişki giderilmeye çalışılmalı, dava konusu evin kim tarafından ne şekilde yapıldığı hususu kesin olarak saptanmalı, kadastro tespiti öncesi taraflar arasında eve ilişkin bir anlaşma yapıldıysa bu anlaşmanın tarafları bağlayıcı nitelikte olup olmadığı hususu üzerinde durulmalı, ondan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek...
İLK DERECE MAHKEMESİ : Andırın Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2019/205 E., 2020/115 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın kadastro tespiti sonrası zilyetliğe dayalı olarak taşınmazın tapusunun iptali ile tescili, olmadığı takdirde zilyetliğin beyanlar hanesine şerh edilmesi istemine ilişkin olduğu, davacılar vekilinin 21.03.2022 tarihli temyiz dilekçesinde de eldeki davada kadastro öncesi nedene dayanılmadığını, dava konusu taşınmazın davacılar adına satış suretiyle tescili, bunun mümkün olmaması durumunda zilyetliğin tespiti ve şerh verilmesine ilişkin olduğunun belirtildiği dikkate alındığında; uyuşmazlığın niteliğinin ve temyizin kapsamının, tapuya kayıtlı taşınmazlarda zilyetliğe dayalı tapu iptali-tescil davası ve terditli olarak zilyetliğin beyanlar hanesine şerh düşülmesi isteklerine ilişkin olduğu sonucuna varılmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesince dava konusu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı tanzim edilerek taşınmazın ... köyü 511 ada 22, 23 ve 24 parseller numaralarını aldığından Kadastro Kanununun 27. maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı ... Çabuk'un (varislerinin) davasının reddine, katılan ... ve arkadaşlarının davasının reddine, dava konusu ... köyü 511 ada 22 ve 23 parsel sayılı sırasıyla 1634 m2, 8132 m2 yüzölçümündeki taşınmazların ham toprak vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 511 ada 22 parseldeki kargir ev ve ahır ile 7-8 yaşlarındaki meyve ağaçlarının Salih oğlu ...'...
Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanununun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez. Somut olayda; davacı tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki "Taşınmaz üzerinde mevcut olan ahır üzeri kargir üç katlı bina Durmuş evlatları ..., ... ve ...'lere aittir" şeklindeki kaydın, 1.katın 2 odası davacıya, 1 odası davalı ...'ye, 1 odası ...'ye, 2.katın 2 odası davacıya, 1 odası davalı ...'ye, 1 odası davalı ...'ye, 3. ve 4.katlar ile çatı tabir edilen yerin davacıya ait olduğu şeklinde düzeltilmesini talep etmiştir. Mahkeme davayı kadastro tespitinden sonra yapılan yapının beyanlar hanesinde gösterilmesi şeklinde değerlendirmiştir....
Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.” Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında, üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Anılan yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de uygulanacak hükümler yasanın 14, 15, 17, 18, 20. ve 21. maddeleriyle sınırlıdır....