"İçtihat Metni"Daire : ÜÇÜNCÜ DAİRE Karar Yılı : 1992 Karar No : 1115 Esas Yılı : 1991 Esas No : 821 Karar Tarihi : 18/03/992 İNCELEME ELEMANLARINCA YAPILAN HASILAT TESBİTLERİ ESAS ALINARAK BEYANI GEREKEN GAYRİ SAFİ HASILATIN BEYAN EDİLEN HASILATLA KARŞILAŞTIRMASI YAPILMADAN, ASGARİ GAYRİSAFİ HASILAT ESASINDAN HAREKETLE YÜKÜMLÜ BEYANININ GİDERLER TOPLAMININ % 20 SİNİN ALTINDA KALDIĞINDAN BAHİSLE BULUNAN MATRAH FARKI ÜZERİNDEN YAPILAN TARHİYATTA KANUNA UYGUNLUK BULUNMADIĞI HK....
İnegöl tarafından bu taşınmaz satışı ile ilgili olarak hiçbir bedel alınmadığını,daha önce davalı aleyhine İstanbul 9 Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu taşınmaz ile ilgili açtığı davadan feragat ettiğini,muris tarafından yapılan işlemin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek pay oranında iptal tescil,olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,davacı tarafından feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğu ileri sürülebilir ise de, İstanbul 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyası vekil marifeti ile takip edilmiş olduğundan, irade bozukluğunun mevcut olamayacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davacının, satıcı firmanın akreditif şartlarına uymaması nedeniyle eşyayı kabul etmediği, bunu taşıyıcı firmaya da bildirdiği, taşıyıcının alıcısı tarafından kabul edilmeyen eşya ile ilgili CMR 12.ve 13.maddelerine uygun davranmadığı, eşyayı kendi kararıyla arntrepoya aktardığı, bu nedenle kendi eyleminden sorumlu olduğu, davacının eşyanın antrepoya alınmasına yönelik talebinin olmadığı, taşıyıcı firmaların antrepo işleticilerinin önceden onayı olmadan eşyayı kendi insiyatifleri ile bir antrepoya götüremeyeceği, davalı anreponun verdiği hizmet nedeniyle bir ücret talep etmesinin doğal olduğu, ama bu bedeli hizmeti almayan davacıdan istemesinin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Aynı yasanın 308. maddesi gereğince de kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. 6100 sayılı HMK'nın "Feragat ve kabulün şekli" başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur....
Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Öte yandan, irade sakatlığı her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hata, hile ve korkutmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir....
Davacı, maliki olduğu 27 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kentsel dönüşüm yapılacağı, yaşı gereği kendisinin bu işlemler ile uğraşamayacağı telkini üzerine vekaletname verdiği düşüncesi ile torunu olan davalılara 1 ve 21 numaralı bağımsız bölümleri devrettiğini, davalılar tarafından bedel de ödenmediğini, işlemin satış olduğunu sonradan öğrendiğini, temliklerin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur. Davalılar, davacıya ödemeler yaptıklarını, yüklenici ile satış vaadi sözleşmesi imzaladıkları sırada davanın açılmış olmasının davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, temliklerin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir....
Davacının, faaliyetine devam ettiği, konkordato mehil kararı aldığı bu süre içinde İcra İflas Kanununun 289. maddesi uyarınca aleyhine icra takibi dahi yapılamadığı iddialarıyla bu işlemin iptali istemiyle açtığı dava İdare Mahkemesince; Mali sorunlarının devam ettiğinin tespit olunması üzerine aracı bankaya verilen kredinin iptal edilmesinde ve teminata alınan senetlerin portföyden çıkartılarak bankaya iade edilmesinde, Orta vadeli senet üzerine Avans Taahhütnamesinin 2. Maddesine aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesiyle tanımı yapılan iptal davasına, idarenin tek taraflı irade açıklamasıyla kişilerin hukuksal durumlarında değişiklik yaratan etkili ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlerinin konu olacağı tartışmasızdır....
Temyiz Sebepleri İstinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarlayarak, dava dilekçesinde iptal sebebi olarak yalnızca ehliyetsizlik nedenine dayanmadıklarını, murisin tüm malvarlığını davalıya bırakmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtirken irade fesadı nedeniyle iptal talebinde de bulunduklarını, ayrıca tanık deliline dayandıklarını ve tanıkların da irade fesadının mevcudiyetini ispatladığını ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun, 538 inci, 557 nci ve devamı maddeleri. 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
in adına kayıtlı 40 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarını, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, pay oranında iptal-tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, satışın gerçek olduğunu ve bedelinin miras bırakana ödendiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; özetle".... miras bırakan Hacer'in davalılara yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiği, mahkemece saptanmak suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak feragat nedeniyle davası reddedilen davacı ...'...