WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Öte yandan, yanılma ve aldatma her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle de bağlı değildir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarih ve 2020/169 Esas 2021/1077 Karar sayılı kararı ile; "...dava konusu taşınmazın taraflara babalarından miras kaldığı, davalının borcu nedeniyle zor durumda kalması nedeniyle, dava dışı kardeşine ait iken kendisi tarafından alınan payını davacı kardeşine sattığı, satıştan sonra satış bedelini başka bir taşınmaz almak için kullanması nedeniyle davacının kendisini aldatılmış hissetmesi sebebiyle huzurdaki davayı açtığı anlaşılmış, bu konuda keşif esnasında dinlenen bir kısım tanık ifadesinde, taraflar arasında bir aldatmanın olmadığı, davacının kendi iradesi ile kardeşinin miras payının bedeli mukabilinde satın aldığı, davacının tanık ifadelerine karşı verdiği beyan dilekçesinde taşınmazdaki hisseyi kardeşler arasındaki sıkıntıyı çözmek için aldığını kendisinin de kabul ettiği anlaşılmakla davalının gönül rızası ile taşınmazı 2017 yılında davacıya sattığı, bedelinin ödendiği, irade sakatlığının söz konusu olmadığı, davacı tarafça hile iddiasının ispatlanamadığı...

    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....

      Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir(TBK'nin 39. m.). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası(tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir. Somut olayda, davada dayanılan ve yukarıda açıklanan hukuki sebepler yönünden herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmadan dava reddedilmiştir....

        B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının 30.12.2014 tarihinde emeklilik nedeniyle tüm yasal haklarının ödenmesi koşulu ile 07.01.2015 tarihinde ayrılmak istediğine ilişkin yazıyı şirkete sunduğunu, şirketin davacının ayrılma sebebini uygun bulduğunu ve davacıya bildirdiğini, ancak davacının 06.01.2015 tarihinde verdiği emeklilik ile ayrılış dilekçesinin iptal edilip mevcut işinde devam etmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını talep ettiğini, daha sonra davacının 27.07.2015 tarihinde kendi isteği ile ayrılma kararını şirkete bildirdiğini, davacının talebi üzerine 28.07.2015 tarihinde iş akdinin hak ve alacakları ödenerek feshedildiğini, karşılıklı anlaşma ve anlaşma şartlarının şirket tarafından yerine getirilmesi nedeniyle davacının işe iade davası açma hakkının bulunmadığını, davacının ibranameyi irade sakatlığı ile imzaladığı iddiasının gerçek olmadığını, davacının imzaladığı belgenin sonuçlarının farkında olabilecek düzeyde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur...

          Türk hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük (butlan) hâli değildir. Mülga BK'nın 23 ve devamı maddelerinde "...ilzam olunamaz." (BK.23), "...o akit ile ilzam olunmaz." (BK.28), "...kendi hakkında lüzum ifade etmez" (BK.29/I), TBK'nda ise "... bağlı olmaz." (TBK.30), "...sözleşmeyle bağlı değildir." (TBK.36 ve 37/1) şeklindeki ibareler kullanılmak suretiyle irade bozukluğuyla yapılan sözleşmelerin, iradesi hata, hile veya ikrahla sakatlanan kimseyi bağlamayacağı öngörülmüş ve bu kişiye belli bir süre içerisinde kullanabileceği iptal hakkı tanımıştır. İrade bozukluğu hâlleri, tüm hukuki işlemler yönünden oldukça önem taşımakta ve koşulları oluştuğu takdirde yapılan işlemin iptal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. ve 5. maddesi uyarınca, dava konusu uyuşmazlıkta hak düşürücü sürede uygulanacak yasa hükmü 818 sayılı Borçlar Kanunun 31. maddesidir....

          Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre hata, hile, ikrah her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612E, 2014/ 14462K, 18.9.2014 tarihli-, 2013/21405E, 2014/50K, 13.1.2014 t.li, 2016/11701E, 22.12.2016 t.li, 2003/52E, 2003/762 K, 22.1.2003 t.li v.d.birçok karar)....

            ın boşanma sonrasında davacıyı tazminat haklarından mahrum etmek düşüncesi ile bu taşınmazı kardeşine muvazaalı olarak devir ettiği asıl amacının satış olmadığı mal kaçırma amacı olduğu; Muvazaalı satışın gerçekte bağış niteliğinde olduğu daha sonra geri verilmek amacıyla hareket edildiği bu sebeple gerçek irade ile resmi senette yazılan irade birbirini tutmadığından satışın geçersiz olduğu, yazılı bir bağış olmadığından da yine bağışın geçerli olmadığı sonucuna varılarak Davacının davalıya karşı açtığı muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının kabulüne, .... Mah. 293 ada, 4 parselde davalı ... adına kayıtlı 24/470 hissesinin iptal edilerek davacının eski eşi olan davalı ... adına tapuya tesciline, bu şekliyle eski duruma getirtilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

              Feragat ve kabulün şekli MADDE 309- (1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Feragat ve kabulün zamanı MADDE 310- (1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (2) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. (3)(Ek:22/7/2020-7251/29 md.)...

                GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dosya içeriğine uygun mahkemenin kabul ve gerekçesinde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. 1-)Sanığın ikametinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgisi bulunduğuna, hakkında değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün açıklanması geri bırakılan sanık ... ile fikir ve irade birliği içerisinde hareket ettiğine ve savunmasının aksine...a ait uyuşturucu maddeyi bilerek evinde bulundurduğuna dair savunmasının aksine her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, Kabule göre de; 1-)Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı kanunla...

                  UYAP Entegrasyonu