Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aynı yasanın 308. maddesi gereğince de kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. 6100 sayılı HMK'nın "Feragat ve kabulün şekli" başlıklı 309. maddesi hükmüne göre de feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur....

    "İçtihat Metni"Daire : ÜÇÜNCÜ DAİRE Karar Yılı : 1992 Karar No : 1115 Esas Yılı : 1991 Esas No : 821 Karar Tarihi : 18/03/992 İNCELEME ELEMANLARINCA YAPILAN HASILAT TESBİTLERİ ESAS ALINARAK BEYANI GEREKEN GAYRİ SAFİ HASILATIN BEYAN EDİLEN HASILATLA KARŞILAŞTIRMASI YAPILMADAN, ASGARİ GAYRİSAFİ HASILAT ESASINDAN HAREKETLE YÜKÜMLÜ BEYANININ GİDERLER TOPLAMININ % 20 SİNİN ALTINDA KALDIĞINDAN BAHİSLE BULUNAN MATRAH FARKI ÜZERİNDEN YAPILAN TARHİYATTA KANUNA UYGUNLUK BULUNMADIĞI HK....

      Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili(makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Öte yandan, irade sakatlığı her türlü delille ispat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hata, hile ve korkutmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir....

        Davacı, maliki olduğu 27 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kentsel dönüşüm yapılacağı, yaşı gereği kendisinin bu işlemler ile uğraşamayacağı telkini üzerine vekaletname verdiği düşüncesi ile torunu olan davalılara 1 ve 21 numaralı bağımsız bölümleri devrettiğini, davalılar tarafından bedel de ödenmediğini, işlemin satış olduğunu sonradan öğrendiğini, temliklerin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur. Davalılar, davacıya ödemeler yaptıklarını, yüklenici ile satış vaadi sözleşmesi imzaladıkları sırada davanın açılmış olmasının davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, temliklerin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

          Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve TMK'nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir....

            in adına kayıtlı 40 ve 41 parsel sayılı taşınmazlarını, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürerek, pay oranında iptal-tescil, olmazsa tenkis isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, satışın gerçek olduğunu ve bedelinin miras bırakana ödendiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; özetle".... miras bırakan Hacer'in davalılara yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak gerçekleştirildiği, mahkemece saptanmak suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak feragat nedeniyle davası reddedilen davacı ...'...

              İlgili Hukuk HMK’nın 308. maddesi uyarınca davayı kabul, davalının mahkemeye yönelik olarak yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile davacının talep sonucuna muvafakat etmesidir ve dava konusu uyuşmazlık esastan sona ermektedir. Öte yandan, usul hukuku anlamında kabul, kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve ancak irade bozukluğu hallerinde kabulün iptali istenebilir (HMK mad. 311). Diğer bir anlatımla davalı irade fesadı halleri dışında kabulden dönemez. Bilindiği üzere kabul, davaya son veren taraf işlemlerinden olup, 6100 sayılı HMK’nın 308/2. maddesinde: “Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm ifade eder. 6100 sayılı HMK'nun 311. maddesi, ''feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur....

                Davacının, faaliyetine devam ettiği, konkordato mehil kararı aldığı bu süre içinde İcra İflas Kanununun 289. maddesi uyarınca aleyhine icra takibi dahi yapılamadığı iddialarıyla bu işlemin iptali istemiyle açtığı dava İdare Mahkemesince; Mali sorunlarının devam ettiğinin tespit olunması üzerine aracı bankaya verilen kredinin iptal edilmesinde ve teminata alınan senetlerin portföyden çıkartılarak bankaya iade edilmesinde, Orta vadeli senet üzerine Avans Taahhütnamesinin 2. Maddesine aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesiyle tanımı yapılan iptal davasına, idarenin tek taraflı irade açıklamasıyla kişilerin hukuksal durumlarında değişiklik yaratan etkili ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlerinin konu olacağı tartışmasızdır....

                  Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir."; 311. maddesinde; "(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir."; 312. maddesinde; (1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir." hükümlerine yer verilmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmasından sonra, 20.04.2018 tarihinde, davacı tarafından Bölge İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçe ile davadan feragat beyanında bulunulduğu anlaşılmıştır....

                    Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın....

                      UYAP Entegrasyonu