Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu ... unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan ......

    Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Türk hukukunda da öteden beri MK.nun 2 ve 4. maddesinden de esinlenilerek, hem Clausula Rebus Sic Stantibus ilkesi, hem de İşlem Temelinin Çökmesi Kuramı uygulanmak suretiyle, uyarlanma davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir....

      Somut olayımızda uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanan aynen ifa, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkin olup 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanun'un 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Buradaki yetki kesin yetki olmayıp, mahkemece re'sen nazara alınmaz. HMK'nın 116. maddesi gereğince yetki itirazının ilk itiraz olarak cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerekmektedir. Davalı vekili tarafından sunulan 03.01.2022 havale tarihli cevap dilekçesi incelendiğinde ise mahkemenin yetkisine ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 19/4 maddesi hükmüne göre davanın ilk olarak açıldığı mahkeme yetkili hale geleceğinden uyuşmazlığın Burdur 2....

      Davacının ticari defter kayıtları sabit olmak üzere: Taraflar arasında Sözleşmeye dayalı davacı tarafından 08.09.2021 tarihinde 30.000,00 TL Davalı ... TR ... ... Bankası ... Şubesi hesabına EFT yapıldığı ticari defter kayıtlarına .... Yevmiye numarası 159 Verilen Sipariş Avansları hesabına kayıt edildiği Davacının sözleşmeye dayalı 30.000.00 TL davalıdan alacaklı göründüğü. ... Davacı, ilk olarak TBK m. 125'te hükme bağlanan seçimlik haklardan "borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminatı isteme" hakkını ileri sürmüş; sözleşmeden kaynaklanan ceza koşuluna göre cezanın ifasını ve ticari temerrüt faizini talep etmektedir. Buna göre: Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden borcun ifa edilmediği takdiri Sayın Mahkeme'ye ait olmak üzere kabul edildiği takdirde için davalının: ......

        Bu madde gereğince, alacaklının ifa yerine geçen zararı isteyebilmesi için borçlunun temerrüdünden itibaren derhal borcun ifası ve gecikme cezası isteme hakkından vazgeçtiğini bildirerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istemesi gerekmektedir. Davacının dava dilekçesindeki talebi bu doğrultuda olmayıp tapu iptâli ve tescil, mümkün olmaması halinde bedelin tahsili ve gecikme tazminatını içermektedir. Aynen ifadan ve gecikme tazminatından vazgeçerek ifa yerine geçen tazminat talebi ya da bu anlama gelecek bir istemi bulunmamaktadır. Davacı arsa sahiplerinin ve vekillerinin dava tarihinden önce davalı kooperatife keside ettikleri ihtarnameler ve gönderdikleri yazıda da ifa yerine geçen zarar talebi bulunmamaktadır....

          Ancak buna rağmen davalı borcu ifa etmezse, davacı BK.nun 106/2.maddesine göre aynen ifa ve ilaveten gecikme tazminatını isteyebilir. Mahkemece açıklanan bu yasal düzenlemeler gözetilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 8.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Borçlu vekili, ilama konu aracın ellerinde bulunmadığını bildirip İİK.nun 24. maddesinin uygulanarak aracın değerinin tespitini istemiş, icra müdürlüğünce aynen ifa mümkün olmadığından İİK.nun 24/5. madde hükmü uyarınca Ticaret Odasından aracın değerinin sorulması üzerine verilen cevapta “2004 model aracın günümüz itibariyle her şey dahil değerinin 8000-10.000 TL arasında olduğu” şeklinde bildirim yapılmış, alacaklı vekilinin cevaba itirazı üzerine 2011 model “0” aracın değeri sorulduğundan bu kez değerin 42.000 TL olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Mahkemece, 2011 yılı 0 km. araç bedeli olarak tespit edilen değer 42.000 TL esas alınarak istemin reddine karar verilmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.03.2007 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 28.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı .... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.02.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı .... vekili Av....geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

                Anılan maddede, ceza ile ifa arasındaki ilişkiye göre birbirinden farklı üç tür cezai şart düzenlendiği görülmektedir. Bunlar; seçimlik cezai şart, ifaya eklenen cezai şart ve ifayı engelleyen (dönme cezası) cezai şarttır. Bu terimler her ne kadar yasada yer almamışsa da gerek öğretide ve gerekse uygulamada benimsenmiştir. Borçlar Kanununun m.158/I’e göre seçimlik ceza “aktin icra edilmemesi (ifa edilmemesi) veya natamam olarak icrası (noksan olarak ifası) halinde tediye edilmek (ödenmek) üzere kabul edilmiş ise” seçimlik ceza-seçimlik yetki söz konusudur. BK m.158/I’deki “aktin icra edilmemesinden” maksat, borcun ifa edilmemesi “aktin natamam olarak icrasından” maksat ise borcun her türlü kötü ifasıdır. O halde, asıl borcun ifa edilmesini veya gereği gibi ifa edilmesini kuvvetlendirmek için ceza anlaşması yapılmışsa, bu tür ceza seçimlik cezadır. Kural, borcun aynen ifası olduğundan, borçlu borcunu yerine getirdiği sürece alacaklı ceza isteyemez....

                  etmediğinden temerrüde düştüğü anlaşıldığından, edimini ifa etmeyen yüklenicinin arsa sahibinden aynen ifayı isteme hakkının bulunmadığı nazara alınmadan, davacı arsa sahibinin davalıya ait bölümleri süresinde devretmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....

                    UYAP Entegrasyonu