Bu sebeple davanın vasiye ihbar edilmesi, vasinin vesayet makamından eldeki dava yönünden husumet izni kararı almasına imkan verilmesi, husumete izin kararının alınmasından sonra vasi tarafından kısıtlının vekiline vekaletname verilip verilmediğinin vekilden veya vasiden sorulması, vekaletname verilmiş ise anılan vekaletnamenin onaylı örneğinin bu dosyaya konulması, vekile vekaletname verilmemiş ise mahkeme kararının açıklamalı davetiye ile vasiye tebliğ edilmesi, tebligata “vasinin kararı ayrıca temyiz edebileceği, yasal süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde, yetkisiz vekil tarafından yapılmış temyize muvafakat vermiş sayılacağı, temyize onay vermiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği” şerhinin yazılması, Ayrıca, dava dosyasının, 6100 sayılı Kanunun 302/4. ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddeleri uyarınca tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip...
Bu sebeple davanın vasiye ihbar edilmesi, vasinin vesayet makamından eldeki dava yönünden husumet izni kararı almasına imkan verilmesi, husumete izin kararının alınmasından sonra vasi tarafından kısıtlının vekiline vekaletname verilip verilmediğinin vekilden veya vasiden sorulması, vekaletname verilmiş ise anılan vekaletnamenin onaylı örneğinin bu dosyaya konulması, vekile vekaletname verilmemiş ise mahkeme kararının açıklamalı davetiye ile vasiye tebliğ edilmesi, tebligata “vasinin kararı ayrıca temyiz edebileceği, yasal süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde, yetkisiz vekil tarafından yapılmış temyize muvafakat vermiş sayılacağı, temyize onay vermiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği” şerhinin yazılması, Ayrıca, dava dosyasının, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 433/3. ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddeleri uyarınca...
Medeni Kanunun 462/8.maddesi uyarınca dava açmaya (husumete izin) izin kararının alınması gerekeceği hususlarının tartışılıp gereği yapılmaksızın, sürdürülen yargılama ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. Dairemizce, başkaca bir inceleme yapılmaksızın, açıklanan maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın, yargılamanın sürdürülerek, davanın sonuçlandırılması, usul ve yasaya aykırı görülmüş olup, kararın bozulmasına karar verilmiştir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu sebeple öncelikle vasinin, vesayet makamından eldeki dava yönünden husumet izni kararını almasına imkan verilmesi, husumete izin kararının alınmasından sonra vasi tarafından kısıtlının vekiline vekaletname verilip verilmediğinin vekilden veya vasiden sorulması, vekaletname verilmiş ise anılan vekaletnamenin onaylı örneğinin bu dosyaya konulması, vekile vekaletname verilmemiş ise direnme kararının açıklamalı davetiye ile vasiye tebliğ edilmesi, tebligata “vasinin kararı ayrıca temyiz edebileceği, yasal süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde, yetkisiz vekil tarafından yapılmış temyize muvafakat vermiş sayılacağı, temyize onay vermiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği” şerhinin yazılması gereklidir. Bu eksikliklerin giderilmesinden sonra Yargıtay’a gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekir. S O N U Ç : Yukarıda yazılı noksanlığın tamamlanması için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....
Yıllık izin ücreti talebi yönünden yapılan değerlendirmede; 4857 sayılı Kanun'un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Davacı taraf yıllık izin ücret alacağı talebinde bulunmuştur. Davacının 4 yılı aşkın kıdemine göre 46 gün yıllık izne hak kazandığı, dosyaya yıllık izin kullandırıldığına dair yazılı delil sunulmadığı, ancak taleple bağlı olarak 21 gün iznin kullanılmadığı ve karşılığı olan ücretinin de ödenmediği anlaşılmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: T2 davacı annesi T1'nın adına kayıtlı taşınmazda tesis edilen ipoteğin ehliyetsizlik ve vekaletin kötüye kullanılması sebeplerine dayalı olarak kaldırılması iddiasıyla eldeki davayı açmış, dava dilekçesinin ikinci paragrafında T1'ya vasi tayini için dava açtıklarını ve husumete izin kararını mahkemeye sunacaklarını belirtmiştir. Dava tarihinden sonra T2 T1'ya vasi olarak atanmıştır. Dava dilekçesinde vasi tayini için dava açıldığı ve husumete izin kararının mahkemeye sunulacağı belirtildiğinden davanın kısıtlı adına açıldığı sabittir. Mahkemece, işlem tarihinde davacı hakkında henüz verilmiş bir kısıtlama kararı bulunmadığı davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Ne var ki, yapılan değerlendirmenin doğru olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir....
Öte yandan vesayet altındaki kişinin davada taraf olabilmesi için 4721 sayılı TMK’nun 462/8 (yürürlükten kaldırılan 743 sayılı TMK’nun 405/8) maddesi gereğince vesayet makamından dava ve husumete izin almak zorunludur. Dosya içerisinde vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verdiğine ilişkin bir karar mevcut değildir. Hal böyle olunca vesayet altındaki kişi için yürürlükte olan 4721 sayılı TMK'nun 462/8 (yürürlükten kaldırılan 743 sayılı TMK’nun 405/8) maddeleri gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin karar varsa eklenmesi, yok ise tamamlanarak ve ibraz edilmek üzere davacı vekiline süre verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde,tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
DELİLLER: Tapu kayıtları, çaplı kroki, imar durumu, keşif, bilirkişi raporu, Çal Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/535 Esas, 2021/72 Karar sayılı vesayet dosyası, Çal Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/792 Esas, 2021/836 Karar sayılı husumete izin kararı, veraset ilamları ve tüm dosya kapsamı. GEREKÇE: Dava, husumete izin kararı kapsamında vasi tarafından açılmış bulunan bir kısım taşınmazlar üzerindeki ortaklığının giderilmesi istemine yönelik bir davadır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, bu karar davacı asile tebliğ edilmemiş olmakla davacı asil 21/11/2022 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir....
Vesayet ....... altında bulunan kişi adına hareket eden vasinin, bir kısım eylem ve işlemleri yerine getirebilmesi, vesayet makamından diğer bir deyişle Sulh Hukuk Hakiminden alınacak husumete izin kararı ile mümkündür. (TMK.nun 462.mad. 8.bend). Somut olayda, vesayet altında bulunan davacı ... ........’ın eldeki davada vasi marifetiyle temsil edilebilmesi bakımından Sulh Hukuk Mahkemesi'nden husumete izin kararı alınmadan yargılamaya devam edilip karar verilmiştir. Taraf teşkili, dava koşulu olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gereken, kamu düzenine ilişkin hususlardandır (HMK. 114, 115 m). Öncelikle taraf teşkilinin sağlanarak davaya devam edilebilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi'nden husumete izin kararının alınması, ondan sonra davaya devam edilip hüküm kurulması gerekir....
'in vasi tayin edildiği ve davanın vasi tarafından sürdürüldüğü, ancak husumete izin kararının bulunmadığı, her ne kadar Adli Tıp 4. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulundan raporlar alınmışsa da, raporların davacının satış vaadi sözleşmesi düzenlediği 11.01.2007 tarihinde ehliyetli olduğuna ilişkin olduğu, vekaletname ve akit tarihinde ehliyetli olup olmadığının saptanmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, öncelikle vasi için husumete izin kararının dosya arasına alınması, bu eksiklik giderildikten sonra davacının vekeletname tarihi olan 9-10-2007 tarihi ile akit tarihi olan 10-10-2007 tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda Adli Tıp 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması, ehliyetsiz olduğu saptanırsa davanın kabul edilmesi, ehliyetli olduğu saptanırsa vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedeni üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir....