Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki, işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Somut olaya gelince, Vesayet makamı tarafından vasiye ,tapu iptali tescil davası açmak üzere husumete izin kararı verildiği ancak bedel ıslahı yönünden yetki verilmediği anlaşılmıştır. Hâl böyle olunca, alacak talebinin tapu iptali tescil talebine göre daha az isteği kapsadığı gözetilerek, vasinin ıslah talebinin kısıtlının menfaatine uygun olup olmadığı yönünden tekrar vesayet makamından husumete izin kararı alınması ve husumete izin kararı verilmesi halinde davanın görülmesine devam edilmesi, husumete izin kararı verilmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir....

    Somut olaya gelince; dava tarihi itibariyle sağ olan ve henüz kısıtlı da olmayan davacı ... adına yasal temsilcisi olmayan kızı ... tarafından vasi adayı olarak eldeki davanın açılması üzerine mahkemece, davacının kısıtlanmasına yönelik ve kısıtlanması halinde vesayet kararı ile husumete izin kararının sunulması yönünde kesin süre verilmesi gerekirken, henüz vasisi olmadığı kişi ile ilgili husumete izin kararı sunulması yönünde tensiple birlikte ara kararı kurulması doğru olmadığı gibi, kesin süreye rağmen husumete izin kararı sunulmadığı gerekçesiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hatalı değerlendirme ile davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi de doğru değildir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi KARAR 1- 16.01.2015 tarihli tahsis kararının davalı vekiline temyiz edilmediği anlaşıldığından ilgili kararın davalı vekiline yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresi geçtikten sonra ve gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432 ve 433. maddelerindeki prosedür işletildikten, 2- Davacının kısıtlandığı ve davanın vasisi tarafından verilen vekaletname ile açıldığı ancak vekaletnamenin vesayeten verilmediği anlaşıldığından, davacı kısıtlı adına vesayeten düzenlenerek verilecek usulüne uygun vekaletnamenin tamamlanarak eklendikten, 3- Davacı adına dava açılabilmesi için vesayet makamının davaya izin verdiğine ilişkin kararın dosyada bulunmadığı anlaşıldığından davacı için 4721 sayılı Yasa'nın 462/8 maddesi gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin kararın varsa eklendikten sonra, yoksa aldırılarak ilgili karar eklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahaline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.02.2016...

        Bu sebeple; davanın vasiye ihbar edilmesi, vasinin vesayet makamından eldeki dava yönünden husumet izni kararı almasına imkan verilmesi, husumete izin kararının alınmasından sonra vasi tarafından kısıtlının vekiline vekaletname verilip verilmediğinin vekilden veya vasiden sorulması, vekaletname verilmiş ise anılan vekaletnamenin onaylı örneğinin bu dosyaya konulması, vekile vekaletname verilmemiş ise mahkeme kararının açıklamalı davetiye ile vasiye tebliğ edilmesi, tebligata “vasinin kararı ayrıca temyiz edebileceği, yasal süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı taktirde, yetkisiz vekil tarafından yapılmış temyize muvafakat vermiş sayılacağı, temyize onay vermiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği” şerhinin yazılması, Ayrıca, dava dosyasının, 6100 sayılı Kanunun 302/4. maddesi ve Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip...

          Dosya içinde vasinin kısıtlı davacı adına boşanma davasının takibi ve temyizden feragati yönünde vesayet makamından husumete izin kararı almış olduğuna dair herhangi bir bilgi ve kayıt bulunmamaktadır. Bahse konu husumete izin kararı alınmış ise temin edilerek dosya arasına alınmasından sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi.04.10.2012 (Prş.)...

            Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 21.09.2010 tarihli 2010/749 Esas, 2010/602 sayılı kararı ile Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi gereğince kısıtlanarak kendisine ...’nın vasi tayin edildiği, 21/09/2012 tarihli ek karar ile de vasinin iki yıl uzatılan vasilik görevinin 21/09/2014 tarihi itibari ile sona erdiği saptanmış olup, vasinin sürenin yeniden uzatılıp uzatılmadığının, başka bir vasi atanmış ise kimin vasi olarak tayin edildiğinin araştırılması, vasiye vesayet makamınca husumete izin verilip verilmediğinin tespiti ile vesayet ve husumete izin kararlarının evrakına eklenmesi ondan sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              ye çıkartılmasına karar verilmiş, hükmü davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 462/8. maddesine göre;vasinin vesayet altındaki kişi adına dava açıp takip edebilmesi (veya vesayeti altındaki kişiye karşı açılan davayı takip edebilmesi )için vasiye sulh hukuk mahkemesi tarafından izin(husumete izin)verilmiş olması gerekir.Vesayet altında bulunan davalının davada yasal temsilcisi olan veli-vasisi annesi tarafından temsil edilebilmesi için husumet makamından izin alınmadığı görülmektedir. Dava ehliyeti dava şartlarından olup mahkemece resen gözönünde bulundurulur.Mahkemece yapılacak iş yasal temsilciye bu dosyada davalıyı temsil edebilmek için husumete izin kararını ibraz etmek üzere mehil vermek ve karar ibraz edildiğinde yargılamaya devam ederek oluşacak sonuca göre karar vermektir....

                Davacı T1'nun dava tarihi 10/10/2021 tarihinden sonra Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 01/04/2022 tarih ve 2022/359 E., 2022/534 K.sayılı kararı ile kısıtlandığı, kendisine Meryem Hasanefendioğlu'nun vasi olarak atandığı, Mahkemece kısıtlanan davacı vekiline vasiden vekaletname alıp sunmak için süre verildiği, vekaletnamenin sunulmaması üzerine 08/06/2022 tarihli celsede ise vasiden vekaletname alıp sunmak ve husumete izin almak üzere bir sonraki celseye kadar süre verildiği, bu süre içinde vekaletname ve husumete izin kararının sunulmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin vekalet görevi, davacıya vasi atanması kararının kesinleşmesi ile sona erer. Davacı vekili vasi atanması kararından sonraki ilk celsede vekalet sunmak üzere süre talep etmiştir. Davacı vekili kendisine verilen süreler sonunda vasiden vekalet alıp dosyaya sunamamıştır....

                ün takip ettiği ancak dosya arasında vesayet ve husumete izin kararının bulunmadığı görülmekle sözü edilen kararların temini ile evrakına eklenmesi ondan sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine, GERİ ÇEVRİLMESİNE,03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  nun takip ettiği ancak dosya arasında husumete izin kararının bulunmadığı görülmekle anılan kararın temini ile evrakına eklenmesi ondan sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 21.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu