Veraset ilamında kimin varis olacağı tespit edilecek olup bu husus hangi mirasçının bu davada husumete ehil olacağını da ortaya koyacaktır. Yerel Mahkemece veraset ilamının iptaline ilişkin yargılamaların bitmesi beklenip kimin husumete ehil olduğu tespit edilmeden işin esasına girilerek sonuca gidilmesi hatalıdır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan, davacılardan ...’ın kısıtlandığı, davacı adına vasi ... tarafından vesayeten davacı vekiline vekaletname verildiği ve davanın bu şekilde açıldığı, ancak vesayet makamından alınmış husumete izin kararının dosya içerisinde bulunmadığı görülmektedir. Hal böyle olunca, TMK'nın 462. maddesi uyarınca vasiye vesayet makamınca bu dava için husumete izin verilip verilmediğinin saptanması, diğer davalılar yönünden davaya devam edileceği açık olduğu gözetilerek davaya devam edilerek işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
kendi adına asaleten, diğer davacı ... adına vasi sıfatı ile terekeye iade istekli olarak eldeki davayı açmış, ancak husumete izin kararı alınmamış, ayrıca 27.03.2008 tarihinde de davacılar vekili davadan feragat etmiş, mahkemece feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili davacı ...’nin hataya düşürülerek feragat etmesinin sağlandığı gerekçesi ile hükmü temyiz etmiştir....
nun, ...... sayılı Kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ...’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, mahkeme kararı kısıtlananın vekiline tebliğ edilmiş ise de kısıtlama kararı ile birlikte vekilin vekalet görevinin sona erdiği, eldeki dava yönünden vasiye, husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür. Bu sebeple, davacı ...'...
(HMK 54/2- 3) Husumet bir dava şartı olduğundan ve mahkeme tarafından resen dikkat alınması gerektiğinden vesayet altında olması nedeniyle dava ehliyeti bulunmayan davacılar adına vasisi tarafından açılan iş bu davayla ilgili husumete izin belgesi ibraz edilmesi gerektiğinden HMK 54/2 maddesi uyarınca davacı vekiline husumete izin kararını alıp ibraz etmek üzere usulüne uygun süre verilerek eksikliğin giderilmesi gerekmekte olup mahkeme tarafından bu hususta davacıya süre verilmesi yerinde ise de; verilen kesin sürenin usulüne uygun olduğundan bahsetmek mümkün değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (HMK) süreler 90- 94. maddelerde düzenlenmiş, kesin süreye ilişkin düzenlemeye ise 94. maddede yer verilmiştir. HMK 94/3. maddesinde kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkının ortadan kalkacağı düzenlenmiştir. Kesin sürenin bu yaptırımı karşısında hakim tarafından verilen kesin sürenin usulüne uygun olması gereklidir....
.-... sayılı ilâmıyla kısıtlandığı ve vasi olarak oğlu ... ... ...’nun atandığı anlaşılmakla vasi ... tarafından vesayet makamından husumete izin kararı alınmış ise dosya içine konulması, Ayrıca, dava dosyasının, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 433/3. ve Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddeleri uyarınca tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip, dizi listesine bağlandıktan sonra gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda değinilen eksikliklerin giderilmesi için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine 05/05/2016 günü oy birliğiyle karar verildi....
Öyle olunca, husumete izin kararın alınması yönünde davacı yana mehil verilmesi ve sonucuna göre işler yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, ikinci bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 1.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi istenilen dava dosyasının kesinleşmediği, ayrıca vesayet makamının husumete izin kararının bulunmadığı, davacının yargılama sırasında ölümü ile vasilik görevinin sona erdiği, bu nedenle davacı vasisinin taraf sıfatının bulunmadığı gerekçeleriyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vasisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..........'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir....
nin vesayet altına alınıp alınmadığının araştırılması, varsa vasilik kararı ile husumete izin kararlarının asıl ya da örneklerinin temin edilerek dosyaya eklenmesi, vasi kararı alınmamışsa 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 405. maddesi uyarınca vasi tayin ettirilmesi ve aynı Kanunun 462/8. maddesine göre vesayet makamından husumet izni kararı aldırılmasından sonra, gerekçeli hükmün vasiye tebliği ile alındı belgesinin ve verildiği takdirde temyiz dilekçesi de eklenerek iade edilmek üzere dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R 1-Davalı ... ... vesayet altına alınmasına ilişkin mahkeme kararı ile vesayet altında ise vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verilmesine ilişkin kararın eklendikten sonra gönderilmek, 2-Davalı ...'nin vesayet altında olduğuna ilişkin karar sunulduğunda, Davalı ...'nin vesayet altında olduğundan bahisle dava dilekçesi vasiye tebliğ edildiği halde, yokluğunda verilen kararın vasi yerine davalı asile tebliğ edildiği anlaşılmakla, Gıyabi hükmün vasi ...'ye yöntemince tebliğ edilerek temyiz süresinin geçmesi beklenilerek gerektiğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 432.maddesindeki prosedürü işletilmek, 3-Davalı ... ... vesayet altına bulunmadığının anlaşılması halinde ise, anılan davalının cezaevinden temyiz süresinde 21....