Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde davacıların tesisin kullanıma hazır hale getirilmemesi ve ayıplı olması hallerinde seçimlik haklarından olan sözleşmenin feshi talebinde bulunabileceği hususu gözetilerek, tesisin ayıplı olup olmadığı, tesisin kullanıma uygun bulunup bulunmadığı hususlarında davacının ibraz ettiği fotoğraflar da gözönüne alınarak gerekli ve ayrıntılı inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Maddesinde " devre tatil sahibi sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından itibaren 10 gün içinde hiç bir sebep göstermeksizin cayma hakkını kullanarak sözleşmeden dönebilir" düzenlemesi getirilmiştir. Davacı, 16.8.2010 tarihli ihtarla cayma hakkını kullandığını davalılara bildirmiştir. Mahkemece, tesisin kullanım başlangıcının 31.12.2013 tarihi olması nedeni ile cayma hakkının da bu tarihten itibaren tecrübe ve muayene edilmesinden sonra başlayacağı bu nedenle davanın erken açıldığı gerekçesi reddedilmiştir. 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK'nun 6/B maddesinde devre tatil sözleşmeleri düzenlenmiş olup, cayma hakkını kullanma süresi hizmetin verildiği tarihte başlar. Bu tarihe kadar sözleşme askıdadır. Ancak davacının sözleşmenin askı süresi içinde sözleşmeyle bağlı olacağının kabulü mümkün değildir. Sözleşmede öngörülen şekilde davacı süresinde cayma hakkını kullandığından sözleşmenin feshi ile davacının ödediği bedelin iadesine karar verilmesi gerekir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki “satılan aracın ayıplı olması nedeniyle sözleşmenin feshi ve borçlu olunmadığının tespiti ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. Tüketici Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 07.06.2012 gün ve 2012/613 E. 2012/509 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13....

        Davacı, davalı ile yaptığı 15.11.1998 tarihli ve 40 yıl süreli devre tatil sözleşmesi gereğince, tatil hakkını 2002 yılına kadar kullandığını, 2002 yılından itibaren davalının edimlerini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediğini, ayıplı hizmet vermeye başladığını belirterek, sözleşmenin feshi ve bundan sonraki süreye isabet eden sözleşme bedelinin tahsili talepli bu davayı açmıştır. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK’nun 4/A maddesi gereğince, tüketici hizmetin ifa edildiği tarihten itibaren otuz gün içerisinde bu ayıbı sağlayıcıya bildirmekle yükümlüdür. Davacının bu sözleşme gereğince 2002 yılından sonra da tatil hakkını kullanmaya devam ettiği ve yasal süresi içinde ayıplı hizmet nedeniyle ihbarda bulunmadığı anlaşıldığından, davanın reddi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

          Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olan sözleşmenin, mülkiyeti ve patenti davalılara ait olan " ...." yazılım programına ilişkin olup, sözleşmenin 6. maddesine göre, davacıya yazılım programı satan ve karşılığında da davacının hizmet bedeli olarak ödediği bedelini, hizmetin ayıplı olduğu iddiasıyla, edimlerini yerine getirmeyen davalılardan ödenen bedelin iadesini talep ettiği anlaşıldığından, 5846 sayılı FSEK'nın 1 ve 48. maddelerindeki düzenlenmeler ile 52 ve 53 vd maddelerindeki lisans sözleşmesi ve lisans bedelinin düzenlenmiş olması, aynı Kanunun 76. maddesine göre de bu Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda, ihtisas mahkemeleri olarak Fikrî Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi görevli kılındığından, uyuşmazlığın Fikrî ve Sinaî Haklar Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince .... 3....

            ayıplı hizmet nedeniyle sözleşmenin feshi ile uğranılan zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Herne kadar sözleşmenin feshi tek taraflı irade beyanı ile sonuç doğurur ise de, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi, taraf rızaları fesihte birleşmediği sürece, ancak mahkeme kararı ile mümkün olmaktadır. Bu itibarla, feshin tek taraflı olarak gerçekleştiğine ilişkin kabul doğru olmamıştır. Öte yandan, sözleşmenin feshi (dönme) ile sözleşmenin ifası anlamına gelen eksik, ayıplı işler bedeli ve gecikme tazminatı gibi olumlu zarar kapsamında kalan talepler birbiriyle çelişkili olduğundan, birlikte istenemezler. Başka bir anlatımla, ya sözleşmenin feshi yada müsbet zarar (ifa) istenebilir....

              Bu durumda davacı gerçekleştirilen imalâtın kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönmekte haklı olduğu ve yüklenici bedele hak kazanamadığından dava dilekçesinde tarih, numara ve meblağları belirtilen çeklerin ......

                Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde sözleşmenin bir nüshasının davacı tarafından elden teslim alındığının davacının el yazısı ile yazılı olmasına rağmen 14 gün içinde cayma hakkının olduğu konusunda bilgilendirildiğine dair ibarenin el yazısı ile yazılı olmaması nedeniyle, davacının cayma hakkını süreye bağlı olmaksızın kullanabileceğini, ancak davacının dava dilekçesinde ve duruşma sırasındaki beyanlarında ifade ettiği cayma gerekçesi itibari ile iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalıdan satın aldığı hizmetin ayıplı olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshi iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....

                  DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355/1 maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, davaya konu saatin ayıplı olması ve sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talep edilmesi nedeniyle saatin bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davaya konu saatin satın alındıktan bir gün sonra ileri gitmesi nedeniyle ayıplı olduğu, ayıbın davalı satıcıya hemen bildirildiği, davacı tarafından noter aracılığıyla çekilen ihtarname ile sözleşmenin feshi ile bedel iadesinin talep edildiği, ayıbın satış anında var olması ve niteliği dikkate alınarak davacı tüketicinin sözleşmenin feshi ve bedel iadesini talep etmesinin hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu