İş Mahkemesi Dava, itibari hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve fer'i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10....
K A R A R Dava davacının davalı işveren yanında 30.12.1994-4.3.2005 tarihleri arasında Kuruma bildirilmeyen sürelerin tespiti ile işçilik alacaklarının ödenmesi istemine ilişkin olup mahkemece davanın hizmet tesbiti yönünden kısmen kabulü ile hükümde yazıldığı şekli ile işçilik alacaklarına karar verildiği, Hükmün Dairemizce 2012/ 7518 E, 2012/6318 K. ve 16.4.2012 günlü ilamı ile hizmet tespiti ve işçilik alacaklarının tefriki için bozulduğu bozma kararına karşı mahkemenin direndiği davalı işveren vekili tarafından direnme hükmünün temyiz edilmediği temyiz incelemesinin sadece hizmet tespiti yönünden yapılarak toplanan deliller uyarınca hizmet tesbitine ilişkin verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla 05/07/2012 gün ve 6352 sayılı Yasa ile 5521 sayılı Yasaya eklenen geçici 2.maddesi uyarınca yapılan incelemeye ve mahkemenin direnme hükmünde dayandığı gerekçeye göre Dairemize ait anılan bozma ilamının ortadan kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır....
K A R A R Dava, davacının davalı işveren yanında 23.8.1994-11.11.1995 ve 3.9.1997-15.2.2008 tarihleri arasında Kuruma bildirilmeyen sürelerin tespiti ile işçilik alacaklarının ödenmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hizmet tesbiti yönünden kısmen kabulü ile hükümde yazıldığı şekli ile işçilik alacaklarına karar verildiği, Hükmün Dairemizce 2012/ 7516 E, 2012/6315 K. ve 16.4.2012 günlü ilamı ile hizmet tespiti ve işçilik alacaklarının tefriki için bozulduğu, bozma kararına karşı Mahkemenin direndiği, davalı işveren vekili tarafından direnme hükmünün temyiz edilmediği, temyiz incelemesinin sadece hizmet tespiti yönünden yapılarak toplanan deliller uyarınca hizmet tesbitine ilişkin verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmakla 05/07/2012 gün ve 6352 sayılı Yasa ile 5521 sayılı Yasaya eklenen geçici 2.maddesi uyarınca yapılan incelemeye ve Mahkemenin direnme hükmünde dayandığı gerekçeye göre Dairemize ait anılan bozma ilamının ortadan kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır...
Asliye Hukuk Mahkemesin'de açılan hizmet tespiti davası ile 1986 yılı Temmuz ayından 19.09.2003 tarihine kadar hizmet akdiyle çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ettiği; mahkemece yapılan yargılama sonucu, davacının anılan işveren nezdinde 01.04.1999 ile 19.09.2003 tarihleri arasında çalıştığının kabulüne karar verildiği ve igili mahkeme kararının Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2005/10146 Esas 2005/14182 Karar Sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davacı, davalı işveren nezdinde 19.09.2003-01.04.2005 tarihleri arasındaki çalışmasının tespiti talep etmiş ve istemin 'kabulüne'' karar verilmiş ise de; mahkemece, istemin 01.04.1999-01.04.2005 tarihleri arası olduğu belirtilerek ''davanın kısmen kabulüne'' karar verildiğinin belirtilmesi ve davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Mahkemece tefrik edilen hizmet tespiti davası takip edilmediğinden 01.10.2015 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilerek sonlanmıştır. Hizmet tespiti davasını takip etmeyen davacı vekili 05.02.2019 tarihli celsedeki beyanında, hesaplama yapılan dönemde çok fazla bir fark olmadığını, bu nedenle hizmet tespiti davasını açmadıklarını beyan etmiştir. Bu beyan doğrultusunda mahkemece hizmet başlangıç tarihi 14/09/2010 esas alınarak dava konusu alacaklar bakımından hesaplama yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, diğer alacaklar bakımından bu tarih dikkate alınmışken, kıdem tazminatı alacağı yönünden hizmet başlangıcı 12.01.2010 tarihi esas alınmıştır. Dosya kapsamından, davacının kayıtlarda gösterilen süre dışındaki çalışma iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır....
Asıl işverenle aracı arasındaki ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanabilir ise de, hiç bir şekilde hizmet akdi unsurları bulunmamalıdır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün aracı tarafından görülmesidir. Aracı kavramının belirleyici özelliği, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alınması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırılmasıdır. 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir....
Dolayısı ile hizmet tespiti davasından feragat edilememe kuralı ile bu tür davaların takipsiz bırakılması durumunda açılmamış sayılması gerektiği kuralı birbirinden tamamen farklı kavramlardır. Yukarıda anlatılan bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının talebi 12/05/2022- 20/11/2022 tarihleri arasında çalışmalarının tespitine ilişkin olup, hizmet tespiti olarak nitelendirilen bu tür davalar sosyal güvenlik hakkı ile bire bir ilişkilidir. Davacı vekili UYAP sisteminden 09.03.2023 tarihinde gönderdiği dilekçe davadan feragat ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece hizmet tespiti davalarından feragat etmenin hukuken mümkün olmadığı davacı tarafa bildirilip gönderilen dilekçenin 6100 sayılı HMK'nın 123 veya 150. maddeleri kapsamında olup olmadığı değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekli iken davanın feragat sebebiyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur....
Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır. Bu nedenle, Sigortalının taraf olduğu hizmet ./......
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Dava kamu düzenini ilgilendirdiğinden, istinaf sebepleri ile bağlı kalınmaksızın istinaf kanun yolu incelemesi yapılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir....
Sigortalı tarafından açılan hizmet tespiti davasında her türlü delille kanıtlanabilen çalışma olgusunun usulünce belirlenmesinden sonra, bu çalışmanın sigortalı çalışma olup olmadığı; ardından çalışılan zaman üzerinde durulmalıdır. Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku, hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında, özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür. Gerçekten hizmet tespiti davaları, taraflarca hazırlama ilkesi kapsamı dışında olup, kendiliğinden araştırma ilkesi söz konusudur. Hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi Yargıtay’ın yerleşmiş içtihadı gereği olduğundan, kamu düzenini ilgilendiren hizmet tespiti davalarında, hâkimin özel bir duyarlılık göstererek delilleri kendiliğinden toplaması ve sonucuna göre karar vermesi gerekir....