GEREKÇE: İşbu dava hizmet tespiti istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. (5510 sayılı Kanun’un m. 86/9.) maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur....
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı tarafından işçilik alacaklarının tahsili yanında hizmet tespiti de istenmiş, mahkemece hizmet tespiti talebinin tefriki ile aynı esasa kaydedilmesine karar verilmiş, diğer istemler hakkında yargılama sürdürülerek hüküm kurulmuştur. Hizmet tespitine ilişkin davanın sonucu tazminat isteklerini içerir davayı etkileyeceğinden tespit davası bekletici mesele yapılarak neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Açıklanan sebeple hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Eldeki hizmet tespiti istemine konu davayla ilgili, uyuşmazlık dönemine ilişkin dönem bordrolarının tamamı ile mahkemece beyanı alınan bordro tanığı ...’ye ait hizmet cetvelinin celbi sağlanarak, dosya arasına alındıktan sonra gönderilmek üzere, dosyanın İlk Derece Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlık giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 12/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İnceleme konusu karar,i şçilik alacakları ile birlikte hizmet tespiti istemine ilişkin olup mahkemece hizmet tespiti talebinin husumetten reddedildiği ve kararın davacı ve davalı Kurum tarafından temyiz edilmediği, davalının da temyizinin işçilik alacağına yönelik bulunduğu ve böylece hizmet tespitine yönelik temyiz bulunmadığı ve temyiz incelemesinin işçilik alacakları ile sınırlı olduğu anlaşılmakla temyiz incelemesini yapma görevi Dairemizin iş bölümü alanı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin iş bölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının Yargıtay 22. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 12/12/2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Hükmün, davalılardan Kurum ve ... ile ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Sosyal güvenlik mevzuatı açısından, 506 sayılı Yasa’ya göre davacı ile davalı işverenler arasındaki ilişki hizmet sözleşmesine dayalı olup; dava, 506 sayılı Yasa 79/10. maddesi kapsamında hizmet tespiti davasıdır. Hal böyle olunca, 506 sayılı Yasanın 134. maddesi gereği olarak, davanın iş mahkemesinde görülmesi gerekmesine karşın, yazılı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. ...
Diğer yandan işbu davada mevcut hali ile ıslah geçersiz olduğundan eldeki davanın hizmet tespiti davası olduğu, SGK'nın hizmet tespiti davasına feri müdahil sıfatı ile yasadan kaynaklanan zorunluluk nedeniyle katıldığı, bu nedenle hizmet tespiti davalarında SGK'nın davalı sıfatının bulunmadığı, bu durumda dava hizmet tespiti davası olduğu için SGK'nın taraf sıfatı bulunmadığından lehine ya da aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilemeyeceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davada taraf sıfatı bulunmayan kurumun davalı olarak kabul edilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması hatalı olmuştur....
Dava, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 86/9. maddeleri uyarınca açılan hizmet tespiti davasıdır. 5510 sayılı Kanunu'nun 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7. maddesinde, “…bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Kanun ile mülga 2926 sayılı, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanunun Geçici 20'nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık sürelerinin tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir” yönünde düzenleme bulunmaktadır. Bu durumda, 01/10/2008 tarihinden önceki döneme ilişkin hizmet tespiti uyuşmazlıklarında 506 sayılı Kanun, bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir....
K A R A R Dava, davacının 28.11.2008-20.02.2009 tarih aralığında davalıya ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarından hizmet akdinin unsurlarının dava konusu olayda oluşmadığı, söz konusu haberlerin haber başına ücret şeklinde yapıldığının ileri sürüldüğü, bu ihtimal karşısında tanıkların hizmet akdinin varlığından tam olarak bahsetmedikleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir....
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında; 1-Prime esas kazancın tespiti yönünden; İşçilik alacaklarına yönelik kesinleşen kararın, hizmet tespiti ve prime esas kazancın tespiti yönünden güçlü delil olmakla birlikte, davacının, davalı işyerinden 01.11.2008 tarihinden sonra yapılan bildirimlerinin asgari ücret üzerinden olması, kesinleşen işçilik alacakları dosyasında kabul edilen hizmet süresinin 01.11.2008 tarihinden sonraki dönemi içermesi karşısında, kabule konu olan 2008/6.ay ile 2008/10.ay arası dönem yönünden, anılan işçilik dosyasının güçlü delil niteliğinden bahsedilemez....
Zira mahkeme esasen var olan hukuksal durumu ortaya çıkarmaktadır Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında olumlu hizmet tespiti davaları ve kararlarının niteliği değerlendirildiğinde; hizmet tespiti davalarında aslında geçmişte var olan ancak kayıtlara girmemiş hizmetlerin tespiti istenmektedir. Yargılama sonunda verilen tespit kararı ile çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden doğan ve gerçekte var olan hizmet akdi ilişkisinin varlığının tespitine karar verilmekte, yeni bir hukuksal durum yaratılmamaktadır. Öte yandan, tespitine karar verilen süreler hizmetin geçtiği yıla maledilerek, Kurum kayıtlarına yine hizmetin ait olduğu yıl itibariyle geçecektir. Verilecek tespit hükmü ile varolmayan bir hizmet akdinin kurulması söz konusu olmayıp, varolan ancak kayıtlara geçmemiş bir çalışma ait olduğu yılda kayıtlara usulüne uygun olarak bildirilmiş gibi işlem görecek, kayıtlara geçmemiş süre ile çalışma tarihindeki durum saptanarak hukuksallaştırılacaktır....