K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 1.5.2007 tarihinden, dava tarihine kadar davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti ile işçilik alacaklarına ilişkindir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacının, 1.5.2007-1.11.2007 tarihleri arasındaki dönemde, hizmet akdine bağlı olarak ve sigortalılığa esas olacak şekilde çalıştığının tespitine, fazlaya dair talebin reddine ve davacı talebinde belirtilen miktarda alacağa karar verilmiştir....
Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Davalı vekilinin tüm, fer’i müdahil Kurum vekilinin aşağıdaki bentler dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine, 2- Mahkemece davacının .... arasında davalı işyerinden kuruma bildirilmeyen 214 gün eksik hizmet süresinin tespitine karar verilmiş ancak bu tarihler arasında tespiti gereken sürenin 204 gün olması gerekirken yazılı şekilde infazda tereddüte mahal verecek şekilde hüküm tesisi, 3- 6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kurum'a re'sen ihbar edileceği...
Asliye Hukuk (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi'nde 10/02/2010 tarihinde 2010/111 e. sayılı hizmet tespiti davası açtığını ve bu davanın ardından işine son verildiğini, 17/02/2010 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, hizmet tespit davasıyla bu konuda karar verildiğini, iş aktinin bildirimsiz feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı davanın reddini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, kesinleşen hizmet tespiti dosyası, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının murisi ile davalı arasında hizmet akdi bulunmadığını, davacının murisinin bilgisayar ve güvenlik kamerası işleri yapan esnaf olduğunu, meydana gelen kazada davalının kusurunun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. III-MAHKEME KARARI: A-İLK DERECE MAHKEME KARARI "İş kazası tespit" davası yönünden tefrik kararı verilip iş bu dosya oluşturularak, davadan feragat nedeniyle "davanın reddine" karar verilmiştir. B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI “Davacıların murisi 10.02.2015 olan kaza tarihinde sigortalı çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği ve kazanın iş kazası olduğunun tespiti halinde 5510 sayılı yasanın 23. maddesinin (506 SK 10.md.) uygulama alanı bulacağı, ilgili yasa hükmü gereğince kazazedenin bildirilmeyen çalışmalarının resen sigortalı hizmet olarak kabul edileceği anlaşılmakla birlikte ... Bölge Adliye Mahkemesi 8....
Yapılacak iş; mahkemece tanık olarak dinlenen kişilerin hizmet cetvelleri celbedilerek, nizalı dönemde davalı işyerinde çalışmalarının olup olmadığını tespit etmek, çalışmalarının olmadığının tespiti halinde nizalı döneme ilişkin bordrolar bulunmadığından SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek, gerekirse dinlenen tanıkların hizmet cetvelleri alınarak nizalı dönemde komşu işyerlerinde çalışmalarının olup olmadığı tespit edilip, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2,6,9 ve 79/10 maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir....
Bu anlamda bir sözleşme, hizmet sözleşmesi olarak kabul edilmediğinde 506 sayılı Kanun anlamında sigortalıktan da söz edilemeyecektir. İşçi ve sigortalı kavramlarının tanımında hizmet sözleşmesinden hareket edilmekteyse de, 4857 sayılı İş Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1475 sayılı İş Kanunu’nda ve 506 sayılı Kanun’da bu sözleşmenin tanımına ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinde, “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir.” tanımlaması yapılmıştır. Belirtmek gerekirse, 4857 sayılı İş Kanunu’nda “Hizmet akdi” sözcüğü terkedilmiş, yerine “İş sözleşmesi” ifadesi kullanılmıştır. Hizmet akdi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinin birinci fıkrasında ise, “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmıştır....
Bu durumda davacının talebi 3157 sayılı Kanuna göre değil, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi, 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 134. maddeleri gereğince hizmet tespiti ile ilgili olup, bu tür hizmet tespiti davalarına bakmak Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi olmayıp, İş Mahkemesinin görevi dahilindedir. O halde uyuşmazlığın Ağrı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (İş Mahkemesi Sıfatıyla ) görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Göynük Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan, bu davaların birbirinden bağımsız sonuçlandırılmalarında hukuki istikrar ve kararlara olan güven bakımından da yarar bulunmaktadır. İşçilik haklarına ilişkin olarak kesinleşen hüküm, hizmet tesbiti davasında sadece kuvvetli delil olarak değerlendirilmekte ve SGK yönünden bağlayıcı olmamaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan alacak davası ve hizmet tespiti davasının bir arada görülmesi, birbirinden tamamen farklı iki davanın ayrı ayrı karar ve ilam ile başvurma harcına tabi olduğunun da göz ardı edilmesi, ayrıca hizmet tespiti davasının Sosyal Güvenlik Kurumuna resen ihbar edileceğine dair kanuni düzenleme gereğinin de yerine getirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup kaldırma nedenidir....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 29/09/2020 NUMARASI : 2016/71 2020/578 DAVA KONUSU : Hizmet ve SPEK Tespiti KARAR : Taraflar arasındaki hizmet ve SPEK tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece verilen karara karşı davacı vekili, davalı şirket vekili ile feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce duruşmalı yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü....
San AŞ. ve ...vekili, zamanaşımı def'inde bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın açılması için yasada öngörülen hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, hizmet tespiti isteminin reddine, alacak taleplerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: Dava; hizmet tespiti ve işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, Sosyal Güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır. Sözü edilen 6.maddede, çalıştırılanların, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği belirtilmiştir....