Bu ilkeler doğrultusunda davacının ...’da 2004-2005 yıllarında kendi adına tamircilik yaptığı beyan edildiğinden gerek zabıta marifetiyle gerekse ilgili kurum ve kuruluşlardan sorulmak suretiyle davacının kendi adına tamircilik faaliyetinde bulunup bulunmadığı araştırılmalı, yine davacının babası ve amcası adına kayıtlı araçlarla kendi namına nakliyecilik yaptığı belirtildiğinden kullandığı araçların plakaları tespit edilerek bu araçlarla yurtdışına çıkış yapıp yapmadığı gümrük idarelerinden sorulmalı, davacının tespit istenen dönemde 1479 sayılı yasa kapsamında sigortalılığının bulunup bulunmadığı araştırılmalı,tespit istenen süreyi (01.01.2002-15.12.2007 devresini) kapsar şekilde davalı işyerine ait dönem bordrolarının davalı kurumdan celbi sağlanarak resen seçilecek tanıklar dinlenmeli, dinlenen bu tanıkların hizmet cetvelleri ile bilirkişi raporunda incelendiği belirtilen takoğraf kayıtları vs belgeler dosya arasına alınmalıdır....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anılan maddede “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilir” hükmü öngörülmüştür....
Yapılacak iş, trafit ceza tutanaklarında araç sahibi olarak gözüken kişiler tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı ve araçların gerçekten işleteni olup olmadıkları veya davalı ile aralarında akrabalık ilişkisi olup olmadığı tespit edilmeli ve giderek beyanlarına başvuralan tanıkların hizmet cetvellerinde belirtilen işyeri kayıtları getirtilmeli ve bu tanıkların beyanları ile yetinilmediği takdirde mahkemece res'en tespit edilen komşu işyeri -şoförleri ve araç sahiplerinini beyanları alınarak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Kabule göre de, davacının çalışmasının tespit edildiği 05.07.1996-..1996 tarihleri arasındaki süre 175 gün olmasına rağmen 180 gün olarak hüküm altına alınması hatalı olmuştur....
Fıkrasında; “Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tesbit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sönundan başlayarak beş yıl içerisinde İş Mahkemesi’ne başvurarak, alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır” hükmü 01/10/2008 sonrası gerçekleşen çalışmalar yönünden hizmet tesbit davalarının ana dayanağını oluşturmaktadır. Taraflar arasında davacının davalı yanında gerçekleşen hizmet süresi yönünden uyuşmazlık bulunmaktadır. 506 sayılı yasa mevzuatı ile yerleşen ve Yargıtay kararları ile esasları belirlenen hizmet tespiti davalarında, 5510 sayılı yasa mevzuatı da benzer hükümler içermektedir. İlk derece mahkemesince hizmet tespiti yönünden hüküm kurulmuş ise de bu husus hatalıdır. T4 ilk derece mahkemesine verdiği 21/12/2018 tarihli yazı cevabı ile; kurumda işlem gören T3 Yat....
fıkrasının “… Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.” hükmü gereği, davacının davalı işyerindeki geçici ve daimi kadroyla çalışılan, sigorta primi ödenmiş günleri x 0,25 formülüyle hesaplanan itibari hizmet süresinin sigortalılık süresine itibari hizmet süresi olarak eklenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde “…davalı iş yerindeki geçici ve daimi kadro ile çalışılan sigorta primi ödenmiş günlerine X 0,25 formülü ile belirlenecek miktar kadar sürenin "İTİBARİ HİZMET SÜRESİ" olarak eklenmesi gerektiğinin tespit ve kabulüne,” karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum ve davalı ...Ş. Genel Müdürlüğü vekillerinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
miktar kadar sürenin "itibari hizmet süresi" olarak eklenmesi gerektiğinin tespit ve kabulüne,” karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş olmakla ve hizmet tespit davasının sonucunda verilecek kararın iş bu alacak davasının sonucunu doğrudan etkileyeceği nazara alınarak, hizmet tespit davasında verilen kararın kesinleşmesi beklenmeden eldeki alacak davasının karara çıkarılması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 28.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : TCK'nın 155/2, 62, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri gereğince mahkumiyet Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine yönelik hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanık ile katılan şirket arasında hizmet sözleşmesi yapıldığı ve bu hizmet sözleşmesi uyarınca sanığın aracına katılana ait motorin yükünü taşımasını yapmak üzere teslim aldığı, gümrük çıkış işlemleri sırasında araçta yapılan kontrolde ve tartımda 720 kg yükünün eksik olduğunun tespit edildiği, sanığın bu miktar motorin yükünü mal edindiği olayda, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı ile ilgili sosyal güvenlik denetmenlerinin 02.06.2021 tarihli, 2021/112652/27 Sayılı denetim raporunda, Ümit Kayan'ın davacı işyerindeki 01.10.2003 ila 30.09.2008 tarihleri arasındaki çalışmalarının itibari hizmet süresi kapsamında olmadığının ancak 01.10.2008 ila 09.05.2015 tarihleri arasındaki çalışmalarının 5510 Sayılı Kanun'un 40. maddesinin 8 numaralı sırasında belirtilen fiili hizmet süresi zammı kapsamında olduğunun tespit edildiğini, zira Ümit Kayan'ın davacı şirkette döküm bölümünde, döküm kalıp ve maçalarının yapılması ve döküme hazır duruma getirilmesi işlerinde çalıştığını, (29) belge kodu ile 60 günlük fiili hizmet süresi zammı kapsamında Kurum'a bildirimlerinin yapılması gerektiğinin tespit edildiğini, denetmen raporuna istinaden davacı şirketten 01.07.2021 tarihli ve 27200252 sayılı kurum yazısı ile fiili hizmet süresi zammı kapsamında bildirimlerin yapılmasının istendiğini, Kurum işleminin mevzuata uygun olduğunu...
edildiği, 22/09/2011 tarihli yoklamada; şirket ortağı ve şirketi temsile yetkili müdürü … ile görüşüldüğü, iş yerinin tahmini olarak 100 m2 olduğu, 3 adet masa, 3 adet ofis oturma grubu, 1 adet bilgisayar, 1 adet yazıcı, 1 adet faks, 2 adet telefon, şirket faaliyet konusunun inşaat malzemeleri toptan alım satım olduğunun tespit edildiği, mükellef kurumun 2012, 2013 yılı defter tasdik bilgilerine ulaşılamadığı, 2011/4-12 dönemine ilişkin KDV matrahının toplam 3.688.923,72 TL olduğu, mükellefin 2011 takvim dönemi Ba formunda 187 belge karşılığı 3.484.449,00-TL. tutarında mal/hizmet satın alındığının bildirildiği, mal/hizmet alınan mükellefler hakkında sahte belge düzenleme fiili dolayısıyla olumsuz tespitler bulunduğu, mükellefin 2011 takvim dönemi Bs formunda 210 belge karşılığı 3.544.142,00-TL. tutarında mal/hizmet satış yaptığını bildirildiği, mükelleften mal/hizmet satın alan firmaların ise 221 belge karşılığı 3.258.670,00-TL. tutarında mal/hizmet satın alındığının karşı Ba formu...