Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: DAVA; hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin feshi, tapunun iptali ve bedel iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, mahkemenin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı T6 vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır. Dosyanın incelemesinde; davacı davalı T6 ile yaptığı hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin feshini, tapunun iptalini ve bedelin iadesini talep etmiş, davalılar davanın reddini istemiş, mahkemece taşınmazın aynının da davalı olması nedeni ile Yalova Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi) mahkemesinin kesin yetkili olduğu gerekçesi ile yetki yönünden davanın usulden reddine karar vermiş karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dayanak ilama konu davanın menfi tespit davası değil, sebepsiz zenginleşme davası olduğunu, ayrıca kanuna aykırı olarak dava dilekçesi taraflarına tebliğ edilmeden cevaplarına gerek duyulmadan karar verildiğini, sebepsiz zenginleşme davalarında kesinleşme şartı aranmayacağını, dava menfi tespit değil de istirdat olarak kabul edildiğinde dahi kesinleşme şartı aranmayacağını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :Uyuşmazlık, ilamın kesinleşmeden icraya konulduğundan bahisle takibin iptali istemine ilişkindir. Bursa 3....

Taraflar arasında imzalanan Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi başlıklı satış sözleşmesinin “sözleşmenin konusu” başlıklı 2. maddesinde "İş bu sözleşmenin konusu Yalova İli Termal İlçesi, Killi Orman Mevkii, G22D14C2D Pafta, 424 Ada 23, 24, 24, 26 ve 27 parsellerinden birinin üzerinde kurulu bağımsız bölümlerden birinin 7/3650 hissesinin satışı,satış bedeli, teslimi, site aidatı, resim, harç ve vergilerin ödeme koşulları ile ilgili alıcı ve satıcı arasındaki karşılıklı taahhütleri kapsar..." şeklinde ifade edilen hükümle tapuda pay devrini içeren bir devre mülk sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır....

    Mahkemece, davanın kabulü ile; taraflar arasında imzalanmış olan 11.02.2014 tarihli ... sözleşme nolu ... ... Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi ve yine taraflar arasında imzalanmış olan ... sözleşme nolu ... Thermal Palace Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesinin feshine ve iptaline, bu sözleşmeler gereğince davacı tarafından davalıya ödenen toplam 9.66,00 TL'nin ödenme tarihi olan (ihtarname tarihi olan) 09.02.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, sözleşme gereğince davacı tarafından davalıya verilen 25/03/2014 vade tarihinden başlayıp 25/02/2017 vade tarihinde sonlanan toplam bedeli 9.025,00 TL olan 36 adet sıra sayılı senetlerin iptaline karar verilmiş; hükmün, davalı tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 18.01.2018 gün, 2017/7320E-2018/255K sayılı ilamı ile bozulmuş; davalı bu kez de karar düzeltme talebinde bulunmuştur....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/117 Esas sayılı dosyası ile işbu davanın davacı ile diğer davalılara karşı sözleşminin feshi ile tapu iptali tescil davasının açıldığı, 04.11.2010 tarihinde mahkemece davanın kabulü ile gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmenin geriye etkili olarak feshine, ....... adına kayıtlı hisselerin iptali ile davacılar adına tesciline karar verildiği ve bu kararın 02.05.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece pasif husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; satış için davalı tarafından vekalet verildiği ve bu vekalete istinaden satışın yapıldığı tapu satış senedi ile sabit olup aksi kesin deliller ile ispat edilememiştir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın husumetten reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

        Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu tapu iptali ve tescil davasına dayanak teşkil eden borcun bulunmadığına ilişkin menfi tespit davasının taraflarca takip edilmediğinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı taraf, ıslahla dava sebebini değiştirerek MK'nun 712. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuş ise de anılan maddede değinilen geçerli bir hukuki sebebin bulunmadığı hususunun ispatının yine bir menfi tespit davasına temel oluşturacağı gerekçesi ile davanın reddine reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

          Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirketin, davalı belediye sınırları içinde bulunan gayrimenkul sahipleri ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını; bu sözleşme gereğince, gayrimenkul maliklerinin Belediyeye olan emlak vergisi borcuna karşılık ....000 TL'lik çeki belediyeye teslim ettiğini; ancak, arsa sahipleri tarafından haksız olarak satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi tek taraflı olarak fesih edildiğinden; davalı belediyeden çekin iadesinin talep edildiğini, belediyenin çeki iade etmediğini; böylece, sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, müvekkilinin, ....05.2010 keşide tarihli ....000 TL çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve çekin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 19/06/2018 tarih ve 2018/317 Esas 2018/459 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Müvekkili ile Erzin T1 San. ve Tic. A.Ş. arasında 29/01/2018 tarihinde, 208942 nolu Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmeye istinaden 14/02/2017 tarihinde 500,00 TL ve 02/03/2017 tarihinde 500,00 TL davalının hesabına havale edilmiş olup toplam 1.000,00.-TL ödeme yapıldığını, davacının Dörtyol 1. Noterliğinin 06/02/2018 tarih ve 01907 yevmiye nolu ihtarnamesi ile cayma hakkını kullanarak sözleşmeyi feshettiğini, tebliğden sonra zaman geçtiği ve şirket yetkilileri ile görüşüldüğü halde bir netice elde edilemediğini, davacının yasal süre içerisinde cayma hakkını kullandığını, sözleşmenin feshi için davalıya gönderilen ihtarname için 97,51.-TL ve 13,99.-TL olmak üzere toplamda 111,50....

            Dava, taraflar arasındaki harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi nedeniyle ödediği bedelin iadesi ve sözleşmedeki belirtilen sürede teslim edilmediğinden dolayı kira alacağına ilişkindir. Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan bütün sözleşmelerin geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlıdır (MK md. 706). Resmi şekilde yapılmayan gayrimenkul satış sözleşmeleri geçersiz olup, taraflar arasında hiçbir bağlayıcılıkları yoktur. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de ileride taşınmaz mülkiyetinin tapuda devrini yapmayı taahhüt eden bir ön sözleşmedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır ( BK md. 29, Noterlik K. md. 60/3, md.89). Sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup, noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur....

            Davacı ile davalı şirket arasında 06.01.2011 tarihli hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunu teşkil eden tapunun davacıya devredildiği husunda taraflar arasında ihtilaf olmayıp bu husus mahkemeninde kabulündedir. Mahkemece, sözleşmenin iptal edilmesi halinde tapununda iptalinin gerekeceği, taşınmazın aynına ilişkin değişiklik içerecek davanın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekeceği kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmiştir. Hemen belirtmek gerekirki, davacının eldeki davadaki talebi sadece sözleşmenin feshi ile uğradığını iddia ettiği maddi zararlarının tahsiline ilişkin olup, tapu iptal ve tescil gibi taşınmazın aynına ilişkin bir talebi bulunmamaktadır. Öte yandan yargılama esnasında da taşınmazın aynına ilişkin araştırmayı ve tartışmayı gerektirecek bir hususta yoktur. Bu itibarla, eldeki davanın taşınmazın aynına ilişkin dava gibi değerlendirilmesi mümkün değildir....

              UYAP Entegrasyonu