Taraflar arasında imzalanan Hisseli Gayrimenkul Satış sözleşmesi başlıklı satış sözleşmesinin “sözleşmenin konusu” başlıklı 2. maddesinde "İş bu sözleşmenin konusu Yalova İli Termal İlçesi Killi Orman Mevkii G22D14C2D pafta 424 ada 23, 25, 27 parsellerinin 7/3650 hissesinin satışı, satış bedeli, teslimi, site aidatı, resim, harç ve vergilerin ödeme koşulları ile ilgili alıcı ve satıcı arasındaki karşılıklı taahhütleri kapsar." şeklinde ifade edilen hükümle tapuda pay devrini içeren bir devre mülk sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilemeyeceği( Y.13. HD. 21.6.2018 T, 2016/8215- 2018/6992 sy.k) anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 02.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/146 esas 2019/322 karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Dava satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğinden ibarettir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür....
Maddesine göre de "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz." Dava harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ödenen satış bedelinin tahsili isteminden ibarettir. Davacı yanca tutunulan harici satış senedi resmi nitelikte olmadığından ve taşınmaz mülkiyetini nakil borcu doğuran sözleşmelerin geçerliliği için resmi şekilde yapılmış olmaları şart olduğundan tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilmesinde yasaya aykırılık yoktur. Davaya konu 1339 (yenileme kadastrosu ile 188 ada 119 parsel) parsel sayılı taşınmazın 1/4 payı davalı adına kayıtlı olup davacı tarafından örneği sunulan ve davalı yanın da kabulünde olan 09.09.2008 tarihli harici satış sözleşmesi ile bu taşınmazdaki 1/4 davalı payının davacıya 6.000,00 TL bedel karşılığında satıldığı ve bedelinin alındığı kararlaştırılmıştır....
İnanç sözleşmesi anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Somut olayda; tüm dosya içeriğine göre taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden sonra davacılar tarafından diğer hissedarlardan gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleriyle alınan payların inanç sözleşmesi uyarınca davalı adına tescil ettirdiklerine ilişkin iddia ispatlanamamıştır. Bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir. ... 39.Noterliğinin 03.12.1996 tarih, 21550 yevmiye nolu taraflar arasında düzenlenen vekaletname ile davalı Naci Sarıkaya, davacılar ... ve ....'e kendi namına hareketle ... İli mülhakatı dahilinde dilediği zaman dilediği kişilerden, dilediği bedelle dilediği yerden hisseli hissessiz satış veya gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yoluyla taşınmazlar satın almaya ve tapuya tescil ettirmeye ilişkin vekaletname verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23/06/2014 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmazsa tazminat, bu da mümkün olmazsa geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/02/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, mümkün olmadığı takdirde geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir....
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, önce müvekkili şirket ile sözleşme imzaladığını, böylece taşınmaz hissesini devralmak iradesini ortaya koymuş olduğunu, tesisin tamamlandığını, faaliyetine devam etmekte olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında, imzalanan sözleşme, devre mülk hakkına ilişkin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu,davacı taraf ile aktedilen sözleşme bir devre tatil değil, hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, bahsi geçen sözleşmenin kat mülkiyeti kanununa tabi olduğunu, davacı tarafın imzasını taşıyan sözleşmenin, KMK' ya tabi bir hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu, kapıdan satış sözleşmesi olmadığını, müvekkilin şirketin kusurunun bulunmadığını, davacı yanın kendi isteği ve iradesi ile imzaladığı ve karşılıklı edimlerin ifa edilmiş bir sözleşmeden caymak istemesi kötü niyetli hareket ettiğinin göstergesi olduğunu, haksız davanın usulden ve esastan reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine...
terki gereken hissesinin bulunmadığı, uyuşmazlığın da yapılan uygulama sonucunda yola isabet eden hisselerin bedelsiz olarak terk edilmek yerine üzerinde evi olan kişilerin evlerinin olduğu parsellerden hisse verilmesinden kaynaklandığı, olayda ana gayrimenkul üzerinde davacı gibi evi bulunanlar ile evi bulunmayanlar arasında hukuki anlamda bir farklılık ve eşitsizlik yaratılmamış olduğu, nitekim davalı idarece ana gayrimenkulden hisse satın alanların tümünden aynı oranda düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra, kalan hisselerin bulunduğu parsellerden hisse verilmek suretiyle dağıtım yapıldığı, her ne kadar, davacı kök gayrimenkul sahibinin hisselerini muvazaalı bir şekilde devrettiğini iddia etmiş ise de, muvazaalı satış işleminin var olup olmadığı hususunun adli yargıda usulsüz satış ve tescil iddiasıyla açılacak tapu iptal davasında incelenebilecek bir husus olduğu, böyle bir davanın da açılmadığı anlaşıldığından, davacının bu iddiasının işlemi sakatlar nitelikte görülmediği, bu durumda...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 02/10/2011 tarihinde hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeyle müvekkilinin davalı şirkete ait tatil köyünden Afyonkarahisar İhsaniye Karaoğlan mevkiinde bulunan devremülkün 1/36 hissesinin müvekkili adına tescil edildiğinin söylendiği, ancak müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan satış sözleşmesinde müvekkili adına tescil edilen kısımların açıkça belirtilmediği, sözlemeye ada,parsel ve pafta numaralarının yazılmadığı,, 02/10/2011 tarihli sözleşmede de resi olduğu ile ilgili herhangi bir ibare kullanılmadığı, müvekkilinin dava konusu devre mülk haklarını kullanmadığı, sözleşmenin resmi şekil şartlarına uygun olarak yapılmadığı,dolayısı ile sözleşmenin geçersiz olduğu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan haklarından yararlanmadığı, davalı şirketin sözleşmede sözleşme konusu yerlerin 31/12/2012tarihinde teslimini vaad etmiş...
yönelik eksik hüküm kurulması ve taşınmazın davalı adına tescil edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi bakımından kararın hatalı bulunduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne, taraflar arasındaki 25.02.2015 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden dönüldüğünün tespitine, davacı adına kayıtlı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile varsa takyidatlarından ari olarak davalı adına tapuya kayıt ve tesciline, 174.800,00 USD’nin taşınmazın davalı adına tescil tarihinden itibaren devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TC Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmiştir....