Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yapılmadığını, genel kurul toplantı tutanağında müvekkilinin imzasının bulunmadığı haliyle genel kurul kararının mutlak butlanla sakat olduğu açıkça ortada olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından mutlak butlanla sakat olan şirket genel kurul kararının sicil gazetesinde tescil ve ilan edilmesi akabinde usulsüz pay devri ve temsil kararı uyarınca şirket ortaklarından herhangi ikisinin müşterek imzası ile şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu hususunda .......

    Şti'nin 3000 hisse karşılığı %25 paydaşı olduğunu, diğer ortak olan davalı ...'in ise %75 hissesinin sahibi olduğunu, 01/05/2006 tarihinde ortaklar kurulunun 2006/1 sayılı şirket kararı ile davalının şirketteki payının 1000 hisse karşılığı kısmını oğlu ...'e devrettiğini, aynı tarihli ortaklar kurulu toplantısında 2006/2 sayılı şirket kararı ile ...'in 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak atandığını, ancak .... Asliye Hukuk Mahkemesi 2006/369 E. sayılı dosay ile 2006/1 sayılı ortaklar kurulu kararının iptaline karar verildiğini, bu suretle 2006/2 sayılı ortaklar kurulu kararlarının da mutlak butlan ile hükümsüz hale geldiğini ileri sürerek davalı ...'in müdür olarak yetkili kılındığı 2006/2 sayılı şirket kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Bilirkişi kurulu 16/05/2022 tarihli raporu ile özetle; Davacıya hisse devrini kabul eden "... Kooperatifi-...' unvanlı kooperatifin Müflis ... Kooperatifi ile bir ilgisi bulunmadığı, bu paralelde, davacı vekilinin 02/12/2021 günlü dilekçesinde açıkladığı dava konu taşınmazların (... Mahallesi, ... Sokak No.: ... .../... adresindeki ..., ..., ... ..., ... ye ... Numaralı daireler) huzurdaki davalı Müflis kooperatifin konutlarıyla çakışmadığının anlaşılması nedeniyle değerinin belirlenmesine bu aşamada gerek olamadığı, diğer yandan, mevcut belgeler ile genel kurul hazirun cetvellerinin incelenmesinden, davacının ve hisseyi devraldığı ...'ın adına tesadüf edilemediği, kaldı ki, yönetim kurulu karar tarihi itibariyle (20/12/2017) kooperatif iflas halinde olduğundan, yönetim kurulunun yetki sanırlarını aşmak suretiyle yeni ortaklık oluşturmak şeklinde Masaya dahil konutları devretmesi mümkün bulunmadığından, hisse devrinin geçeli olmayacağı bildirilmiştir....

        Dava, 6102 sayılı TTK 595.maddesine göre açılmış limited şirket hisse devrinin tespiti davasıdır. TTK 595.madde gereğince hisse devrinin geçerli olabilmesi için noterde yazılmış ise devir sözleşmesi yapılması ve genel kurulun devre onay vermesi şarttır. Davacı tarafından yazılı noter sözleşmesi ibraz edilmiş ve genel kurulun onayı için şirkete ve şirket yetkilisine noter ihtarı ile sözleşme gereği için gönderilmiş, fakat davalı şirket tarafından hisse devrinin onayına veya reddine ilişkin herhangi bir cevap verilmediği gibi tescil de edilmemiştir. TTK 595.madde gereğince müracaattan itibaren 3 ay içinde cevap verilmediği takdirde şirket tarafından hisse devrine onay verilmiş sayılacağından davanın kabulü ile davacının davalı şirketteki hissesinin ...tarihli sözleşme ile diğer davalıya devrettiğinin tespitine karar vermek gerektiği aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M : Neden ve kanıtları yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davanın KABULÜ ile, Davacı ...'nın davalı ......

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının yerinde olmadığını, muris muvazası hukuki sebebine dayanılarak hisse devrinin iptali ve tescil talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle devre konu şirket hisseleri üzerine tedbir konulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, görevsiz ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir kararı verilmesinin uygun olmadığını, bekletici meseleden dolayı verilen ihtiyati tedbir kararının müvekkilini zarara uğratacağını, uyuşmazlığın kapsamını aşan şirket hisselerine de tedbir konulmasının açıkça mülkiyet hakkının ihlali olduğunu bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin 17/09/2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına, müvekkiline ait hisse senetlerine konulan ihtiyati tedbirin tamamen kaldırılmasına, aksi kanaatte olunursa uyuşmazlığa konu olan davacının miras hissesini aşan kısım için ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür...

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece, hisse devrine ilişkin protokolde devir alan olarak gösterilen ... İş Sağ. ve Güv. Tek. Hiz. Don. Dan. Tic. Ltd. Şti.’ne hissenin devredilmediği, protokolde imzası bulunmayan ...’a hisse devrinin yapıldığı, bu anlamda davacıya hisse devrinin yapıldığının kabul edilemeyeceği, ayrıca davalı şirketin unvanı ve onun adına yetkilisi tarafından protokolün imzalanmamış olması nedeni ile davalıyı da bağlayıcı olmadığı, hisse devrinin Yasadaki prosedüre uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususunun bu davanın konusu olmayacağı, devir olan olarak davacı adının geçmesine karşın hissenin davacıya devredilmemiş olması bakımından protokolün uygulanamayacağı, takibe konu fatura bedellerinin ödenmediği sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmiştir....

            Noterliği'nin 30/01/2019 tarih ve ... yevmiye sayılı noter sözleşmesi ile davacı yana devrettiğini, söz konusu hisse devri için dava dilekçesinin aksine 5.500,00 TL bedel öngörüldüğünü, müvekkili tarafından hisse devri yapılmasına rağmen davacı yan tarafından hisse devri sonrasındaki işlemlerin tamamlanmadığını, hisse devrinin sadece noterde yapılmış olmasının yeterli olmadığını, aynı zamanda ortaklar genel kurulunun bu konuda karar almasının gerekli bulunduğunu, davalı şirketin ortaklar genel kurulunun bu konuda karar almadığını, yapılan hisse devrinin onay görmediğini, davacının hisse devri konusundaki sonraki işlemlerden imtina etmesi, ortaklar genel kurulunun da bu konuda karar almaması ve yaşanan salgının yarattığı ekonomik olumsuzlukların tümünün birleşmesi nedeniyle hisselerini devretmek zorunda kaldığını, müvekkilinin basiretli ve dürüst bir iş insanı olduğunu, hisse devri için davacı yandan almış olduğu bedeli de ödemeye hazır bulunduğunu, davalı şirkette müvekkiline ait hisselerinin...

              Bölge Adliye Mahkemesince, davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ederek ayrıldığının, davalı şirkete karşı açılan davada tespiti ve tescilinin istenmesinde, hukuki yararı bulunmadığından, İlk Derece Mahkemesince, bu istem yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle, davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olduğu, ancak davada, anonim şirket hisse devrinin tespit ve tescili istendiği halde, ilk derece mahkemesince, hatalı olarak limited şirketlerde uygulanması gereken 6102 sayılı TTK'nın 598/2. maddesi gereğince, şirket müdürü tarafından tescil yaptırılmaması halinde ayrılan ortak adının silinmesi için ticaret siciline başvurabileceği, bu madde hükmüne göre, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verildiği, oysaki, anonim şirketlerde hisse devrinin tescilinin yapılmasının zorunlu olduğuna ve nasıl yapılacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, sicil memurluğunun, talep halinde tescil işlemini yapabileceğinin, yönetmelikte...

                Yine dosyaya sunulan 12.04.2016 tarihli şirket ortaklar kurulu kararına göre davacı ... ve dava dışı diğer ortaklar ........'ın şirket hisselerinin davalı ...'e devrinin onaylandığı, şirket müdürü olarak ...'in tayin edildiği, ortaklar kurulu kararının İzmir ...Noterliği'nin 14.04.2016 tarih ve ... yevmiye nolu işlemiyle onaylandığı görülmüştür. 6-Davacı tarafça dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile Ticaret Sicili kayıtlarından dava tarihi ve karar tarihi itibariyle davacının şirket ortaklığının devam ettiği görülmektedir. 7-Davacı ile davalı ... arasındaki pay devri sözleşmesi 14.04.2016 tarihinde imzalanmış olup dava tarihi itibariyle yaklaşık 5 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen davalı tarafça pay devrinin tescil edilmediği anlaşılmaktadır....

                  Yönetim kurulu üyesi istifa etmekle yönetim kurulu üyeliği düşer ve ortaklığın, istifayı kabulü de söz konusu değildir. Ancak, istifanın üçüncü kişiler yönünden sonuç doğurabilmesi için ticaret sicilinde ilan edilmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 07/12/2009 tarih ve 2008/7904 Esas, 2009/12513 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere sicile kaydı gereken hususların ancak tescil ve ilan ile üçüncü kişiler bakımından hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında, hisse devrinin ve yönetim kurulu üyeliğinin geçmişe etkili olacak şekilde sona erdiğinin tespitine karar verilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince bu gerekçe ile yönetim kurulu üyeliğinin ... tarih itibariyle sona erdiğinin tespitine ilişkin talebin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu