Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi tespit davasının ise 29.04.2010 tarihinde açıldığı görülmekle, İİK’nun 72 maddesindeki “Borçlu, menfi tesbit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir” hükmüne göre davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bunun için borçlunun ayrıca bir talepte bulunması gerekmediği gibi, borcun ödendiğini öğrenen mahkemenin kendiliğinden (re’sen) davaya istirdat davası olarak devam etmesi kanunun -başka bir seçenek bırakmayan- amir hükmü gereğidir. Ödemeye rağmen davacı, uyuşmazlığın menfi tespit hükümlerine göre sonuçlandırılmasını talep etmesi halinde ise; mahkemenin kanunun amir hükmü gereğince davaya istirdat davası olarak bakmaya devam edeceğini taraflara açıklaması, buna rağmen davacının talebinde ısrar etmesi halinde, menfi tespit talebinin “hukuki yarar” yokluğu nedeniyle reddi yoluna gitmesi kanunun amaç ve ruhuna daha da uygun düşecektir....

    Harç kamu düzenine ilişkin olup, mahkememizce evvela yatırılan harcın eksik olup olmadığı incelenmiş, davacının iki ayrı davayı tek dava dilekçesi ile ikame ettiği, istirdat ve menfi tespit davaları yönünden ayrı ayrı peşin harç alınması gerektiği, istirdat davası için dava değerine göre yatırılması gereken harcın 554,84 TL, menfi tespit davası için dava değerine göre yatırılması gereken harcın ise 4.547,50 TL olduğu bu durumda yatırması gereken peşin harç miktarının toplam 5.102,34 TL olduğu, davacı vekilince de 5.102,34 TL peşin harç yatırıldığı anlaşıldığından harç eksikliği bulunmamaktadır. GEREKÇE: Dava, istirdat ve menfi tespit davasıdır. İstirdat davası, para alacağının tahsili istemine havi olması sebebiyle zorunlu arabuluculuk kapsamında olan dava türü olup. Menfi tespit davası yönünden ise dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk dava şartı bulunmamaktadır. Menfi tespit istemli dava yönünden mahkememizce tefrik kararı verilmiş, ayrı esas üzerinden kaydı yapılmıştır....

      TTK 595/2 maddesindeki devir ancak onayla geçerli olacağına dair hükmü somut olaya uygulandığından; dava konusu hisse devrinin onaylanmasına ilişkin önerinin genel kurulda salt çoğunluğun oyunu almadığından kabul edilmemiş eş anlatımla şirket genel kurulun hisse devrinin onaylandığına ilişkin olumlu ve geçerli (salt çoğunlukla) bir karar alınmadığından şirketin hisse devrine onay vermediği sonucuna varılır. Davalı şirket hisse devrine ilişkin istemi görüşmüş ve bu hususa yapılan oylamada hisse devrinin kabul edilmesine ilişkin öneri salt çoğunlukla kabul edilmediğinden red etmiştir. Eş anlatımla şirket hisse devrine onay vermemiştir. Buna göre de şirket hisse devrine onay vermediğine göre artık TTK.595/7 madde fıkra hükmü uygulanamaz. Zira şirket sessiz kalmamış ve onay istemini onaylamayarak red sonucunu doğuran bir karar almıştır....

      TTK 595/2 maddesindeki devir ancak onayla geçerli olacağına dair hükmü somut olaya uygulandığından; dava konusu hisse devrinin onaylanmasına ilişkin önerinin genel kurulda salt çoğunluğun oyunu almadığından kabul edilmemiş eş anlatımla şirket genel kurulun hisse devrinin onaylandığına ilişkin olumlu ve geçerli (salt çoğunlukla) bir karar alınmadığından şirketin hisse devrine onay vermediği sonucuna varılır. Davalı şirket hisse devrine ilişkin istemi görüşmüş ve bu hususa yapılan oylamada hisse devrinin kabul edilmesine ilişkin öneri salt çoğunlukla kabul edilmediğinden red etmiştir. Eş anlatımla şirket hisse devrine onay vermemiştir. Buna göre de şirket hisse devrine onay vermediğine göre artık TTK.595/7 madde fıkra hükmü uygulanamaz. Zira şirket sessiz kalmamış ve onay istemini onaylamayarak red sonucunu doğuran bir karar almıştır....

        Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/278 esas sayılı dosyası ile menfi tespit ve istirdat davasının kısmen kabulüne karar verildiğini ve davaya istinaden müvekkilinin icra dosyasına 4.571,44 TL ödeme yaptığını ileri sürerek bu meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, "İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi" hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

          Temyiz Sebepleri Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket paylarını 6102 sayılı Kanun'un 595 inci maddesine uygun şekilde devraldığını, aynı maddenin yedinci fıkrasına göre hisse devrinin reddi konusunda alınmış genel kurul veya ortaklar kurulu kararı olmadığı için hisse devrine onay verilmiş sayılması gerektiğini, ortaklıktan çıkarma davasının varlığının tescil ve ilana engel oluşturmayacağını, talebin yasal olmayan gerekçeler ile reddedildiğini belirterek kararın bu nedenlerle bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, limited şirket hisse devri kararının Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına tescil ve ilan edilmesine ilişkin davacı talebinin yerinde görülmeyip, davalı tarafından tescil isteğinin reddine ilişkin verilen kararın iptali ile her iki pay devrinin tescil ve ilan edilmesi istemine ilişkindir. 2....

            Noterliği'nin 10/06/2008 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hisselerinin 190 payını diğer ortak M.. G..'ye, 10 payını ise Ş.. T..'a devrettiğini, aynı tarihte devir işleminin oybirliği ile kabul edilerek pay defterine işlenmesine karar verildiğini, ancak bugüne kadar hisse devrinin pay defterine işlenerek Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edilmediğini, müvekkilinin halen şirket ortağı olarak gözükmekte olup, bu durumun mağduriyetine sebebiyet verdiğini belirterek müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığının tespit ve tesciline, hisse devrinin pay defterlerine tescili ile ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı M.. G.., noterde yapılan hisse devir sözleşmesi kapsamında davacıya ait 190 payı devraldığını belirtmiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir....

              Şti. vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir. (Emsal Y. 15. ....'...

                KARŞIOY Dava, davalılardan ... ile ... arasında akdedilen limited şirket hisse devrinin ve buna bağlı olarak davalılardan E.A.J. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. genel kurulu tarafın-dan alınan hisse devrinin onaylanmasına ilişkin kararın hükümsüzlüğünün tespit ve iptali istemlerine ilişkindir. Açıklamadan da anlaşılacağı üzere davada birbirine bağlantılı olmakla birlikte iki ayrı talep mevcuttur. Yerel mahkemece, dava, sadece genel kurul kararının iptali olarak nitelenmiş ve münhasıran bu talep bakımından yapılan inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak üçüncü kişi konumundaki davacının aktif husumet yokluğu nedeniyle dava reddedilmiştir. Yerel mahkemece verilen işbu karar, bu haliyle, HMK’nın 297/2. maddesine açıkça aykırıdır....

                  Davacı vekili tarafından, menfi tespit davasına konu edilen üç adet çekin taraflarınca ödendiğine dair banka dekontlarını dosyaya sunmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; başlangıçta kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası olarak açılan davaya konu çeklerin dava sırasında, davacı tarafından ödenmesi nedeniyle, menfi tespit olarak ikame edilen davanın, istirdat davası olarak görülmesine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu