Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; TMK'nın 122.maddesi; "Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir" hükmüne amirdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir....

KARAR 17.04.2019 tarihli geri çevirme ilamında, davalı tarafın temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliği ile maktu temyiz harcı yatırmak suretiyle kararı temyiz eden davalıya harcı tamamlaması için süre verilmesi, harcın ikmal edilmesi halinde dosyanın incelenmek üzere geri gönderilmesi, aksi halde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmesi hususuna değinilmiş, mahkemece, temyiz dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmiş, ancak diğer eksik husus yerine getirilmeksizin, dosya geri gönderilmiştir. Önceki geri çevirme ilamında da belirtildiği üzere, davalı tarafa dosyaya bildirilen ve bilinen son adresine Tebligat Kanunu hükümlerine göre muhtıra çıkartılarak, sürenin son gününe kadar beklenilmesi, harcın ikmal edilmesi halinde dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere geri gönderilmesi, aksi halde kararın davalı tarafından temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmesi için dosyanın mahalli mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir....

    Düğün esnasında takı takılırken arada bir takılan şeylere baktığıma göre ve düğünün kalabalık olduğu da göz önüne alındığından yaklaşık 200- 250 civarında çeyrek altın takıldığını düşünüyorum." şeklinde beyanda bulunduğu bilirkişi raporu ile tanık beyanları bilrilkte değerlendirildiğinde öncelikle tanık İzzet Emrah Arıtürk'ün düğünde 200- 250 adet çeyrek altın takıldığını düşündüğü yönündeki beyanının ve bilirkişi tarafından kapalı zarf ve kutuya konulan hediyelerin tamamının çeyrek altın olduğu yönündeki değerlendirmesinin somut bir olguya dayanmadığı, farazi bir kabul ile, zarf ve kutu adedi de ayrıştırılmaksızın, kapalı zarf ve kutu içerisinde yer alan hediyelerin çeyrek altın olduğu yönündeki bilirkişi değerlendirmesinin ve buna dayalı ilk derece mahkemesi kabulünün doğru olmadığı, tanık İzzet Emrah Arıtürk beyanına göre davacının üstüne 20 adet, bilirkişi raporuna göre davalının üstüne 7 adet çeyrek altın takıldığı, tanık Hasan Arıürk beyanına göre de torbaya 40 adet çeyrek altın konulduğu...

    Davadan feragat halinde, davacı feragat ettiği davayı ileride tekrar açamaz, bir başka ifadeyle feragat edilen hak ileride yeni bir davaya konu yapılamaz, davacı feragat ettiği hakkı ileride dava açarak talep ederse, mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davanın geri alınmasında ise davacı geri aldığı davayı ileride harçlarını ödemek suretiyle tekrar açabilir. Davanın geri alınmasında, davaya konu haktan feragat edilmemekte, geri alınan davanın ileride tekrar açılma hakkı saklı tutulmaktadır....

      cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir....

        Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle, 2. Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle, c) Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle tamamen silinir." şeklindeki düzenleme uyarınca yasaklanmış hakların iadesine karar verilmesinin arşiv kaydının silinmesi açısından sanık lehine bulunduğu, kaldı ki Yargıtay 11....

          Bu yeni hüküm ve gerekçesi göz önüne alındığında "yasaklanmış hakların geri verilmesi"ni; "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarla belli bir suç veya ceza mahkûmiyetine bağlı olarak doğrudan veya mahkûmiyetin yasal sonucu olarak öngörülen sürekli hak yoksunluklarının; cezanın infaz edilmesinden ya da infaza hukuki bir nedenle son verilmesi halinde kararın kesinleşnmesinden itibaren, belirli bir süre gösterilen iyi hal sonrasında, mahkûmun talebiyle, geleceğe yönelik olarak mahkemece geri verilmesi" şeklinde tanımlanabilir. Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir (5352 sayılı Kanun md.13/A,f.6)....

            Mezkur ihbarnamede; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarihli ve 2013/14-102 Esas, 2014/128 sayılı kararında belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartları oluşmadığı halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, kanun yararına bozma yoluna başvurulabileceği ve bozma kararının aleyhe sonuç doğuracağı nazara alınarak yapılan incelemede, Dosya kapsamına göre, sanığın dosya içerisinde bulunan adlî sicil kaydında daha önce işlemiş olduğu suç nedeniyle verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın bulunduğu, işbu yargılamaya konu suçun ise anılan kararın denetim süresinde işlendiği cihetle, 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesindeki “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur....

              (2) Mahkum olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukuki nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkum olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz. (3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgahının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. (4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir. (5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir....

                Bu yeni hüküm ve gerekçesi göz önüne alındığında yasaklanmış hakların geri verilmesini; "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarla belli bir suç veya ceza mahkûmiyetine bağlı olarak doğrudan veya mahkumiyetin yasal sonucu olarak öngörülen sürekli hak yoksunluklarının; cezanın infaz edilmesinden ya da infaza hukuki bir nedenle son verilmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren, belirli bir süre gösterilen iyi hal sonrasında, mahkumun talebiyle, geleceğe yönelik olarak mahkemece geri verilmesi" şeklinde tanımlanabilir. Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir. (5352 sayılı Kanun md.l3/A,f.6)....

                  UYAP Entegrasyonu