İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davalı tarafın davacıya herhangi bir kusur izafe etmediği, davacı tarafın dayandığı vakıaların ispat durumuna göre hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK'nun 162 maddesi) nedenine dayanılarak açılan boşanma davasının ispatlanmaması ve koşulları bulunmaması nedeniyle reddine, Davlının barışmadan sonraki dönemde 10.08.2014 tarihinde Endonezya uyruklu Şinta isimli kadınla aldattığı, davacı tarafın sunduğu mesajlar, otel, faturaları ile sabit olduğu, davacının bu olayı öğrendikten sonra davalının müşterek konuta ara sıra gelip gittiği, davacı ve müşterek çocuklarla ilgilenmediği, davadan önceki son dönemde Raya isimli kadına ev alması ve onunla birlikte karı-koca gibi yaşaması, birlikte yaşadığı Raya isimli kadın ve bu kadının çocukları ile birlikte Bursa'ya gezmeye gitmesi ve Bursa'daki erkek kardeşinin evine birlikte ziyarete gitmeleri ayrıca davacı ve müşterek çocuklarla...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/06/2021 NUMARASI : 2020/46 ESAS-2021/338 KARAR DAVA KONUSU : Karşılıklı Boşanma KARAR : Yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile 29.06.2018 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden müşterek çocukları bulunmadığını, müvekkilinin kendisine olan sebepsiz güvensizlik nedeniyle pek çok sıkıntı yaşadığını, davalının sebepsiz hüsnü kuruntuları yüzünden yaşanan şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin müvekkili için çekilmez hale geldiğini, müvekkiline karşı taraf ve ailesinin pek kötü ve onur kırıcı pek çok davranışlarının olduğunu, müvekkiline hakaret edildiğini, hırsız denildiğini, karşı yan ve babası tarafından sistematik biçimde tehdit edildiğini ve halen de tehdidin devam ettiğini beyan ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....
Gerçekleşen bu durum karşısında, mahkemece davacı-karşı davalı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesine dayalı bir boşanma davası olmadığı halde, davacı-karşı davalı kadının davasının TMK 166/1. maddesi uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi usule ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. b)Davacı-karşı davalı kadının boşanma davası münhasıran Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenen zina ve 162. maddesinde düzenlenen pek kötü davranış sebebine dayalıdır. Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükmün gösterilmesi gerekir. Davacı-karşı davalı kadının Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde düzenlenen pek kötü ve onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı boşanma talebi yönünden bir karar verilmemesi usule ve kanuna aykırı olduğundan bozulması gerekmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/05/2019 NUMARASI : 2018/3 ESAS - 2019/402 KARAR DAVA KONUSU : Hayata Kast, Pek Kötü Ve Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin dosya ele alındı,incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ ; Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle"...dilekçesindeki vakıalar karşısında tarafların TMK 162 nci md.gereğince boşanmalarına ve belirtilen ferilerine karar verilmesini"talep ve dava etmiştir. Davalı duruşmada"...davayı kabul etmediğini,eşine ailevi nedenlerden dolayı tahrik etmesi üzerine vurduğunu,tartışmaya girmesi üzerine bir anlık sinirle yaptığı bir eylem olduğunu"beyan etmiştir....
Ve 162 maddeleri uyarınca evlilik birliğinin sarsılması ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış hukuksal sebebine dayalı boşanma davaları ile boşanma davalarının fer'isi niteliğindeki velayet, nafaka, TMK'nın 174/1- 2. maddesi kapsamındaki tazminata yöneliktir....
DAVA 1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin cinsel, psikolojik, fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları olduğunu, akşamları arkadaşlarıyla buluşup içki içtiğini, kumar oynadığını, ev masraflarına katılmadığını, alkol bağımlısı olduğunu, tehdit, hakaret ettiğini, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuklar yararına aylık 1.500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına ve yasal faizi ile birlikte 300.000,00TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 162 ncı maddesinde yer alan hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış hukuki nedenine dayalı olarak tarafların boşanmalarına, çocuklar yararına aylık 1.500,00'er TL tedbir-iştirak...
, ben adam ettim..'' şeklinde rencide edici söz ve davranışlarda bulunduğu, erkeğin kız kardeşine '' abisinden iğrendiği için cinsel ilişkiye girmek istemediğini'' söylediği , bu olaylar zamanla tarafların arasının açılmasına sebebiyet verdiği gibi kimi zaman taraflar barışarak evliliği devam ettirseler de kadının erkeğe karşı bu rencide edici söz ve davranışlarının süreklilik arz ettiğinin tanık anlatımı ile ispat edildiği görülmekle , davalı karşı davacı kadının da boşanmada azda olsa kusurlu olduğu anlaşılmakla ; Her ne kadar davacı karşı davalı tarafça özel boşanma sebeplerinden olan TMK' nun 162 .maddesi ( pek kötü veya onur kırıcı davranış ) nedeniyle de boşanma talep edilmiş ise de , davalı karşı davacının davacı karşı davalıya karşı , rencide edici davranışları olsa da her türlü pek kötü muamale ve onur kırıcı davranışın değil, TMK' 162 de belirtilen boyutta ağır derecede bir onur kırıcı ve pek kötü davranışın gerçekleştiğinin dosya incelendiğinde ispat edilemediği...
Sayılı ceza dosyası ile anlaşıldığını, kadının sopa, oklava ile dövülmesi ve fiziksel şiddettin sürekliliği, yine erkeğin kadına karşı hakaret içerir sözleri ile eylemlerin pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış boyutunda olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 162 nci maddesi kapsamında pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmalarına, davacı vekili tarafından 20.09.2021 tarihli dilekçe ile davacı kadın lehine yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi talep edilmiş ise de, talebin dilekçeler aşamasında sunulmadığı, iddia ve savunmaların genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığından talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekili tarafından 20.09.2021 tarihli dilekçe ile; davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi talep edilmiş ise de davalı kocanın çalışmadığı, ......
İlk derece mahkemesi bozma ilamına uymuş, yeniden yaptığı yargılama sonucunda; "Davacının TMK 161,162 ve 163. maddeleri gereğince açılan boşanma davasının reddine, davacının TMK 166/1-2 maddeleri gereğince açılan boşanma davasının kabulüne" karar vermiştir. Hüküm taraflarca temyiz edilmiş, ancak, davacı taraf daha sonra temyiz isteminden feragat etmiştir. Bozma ilamına göre; ıslah sonucunda davanın, zina (TMK m. 161), onur kırıcı davranış (TMK m.162) ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) hukuki sebeplerine dayalı boşanma davası haline geldiği anlaşılmaktadır. Bozma ilamına uyulması nedeniyle de taraflar için bu durum artık usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Dolayısıyla, ortada evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuki sebebine dayalı bir boşanma davası kalmamıştır. Hal böyleyken, mahkemece evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 07.03.2016 tarih ve 2015/14215- 2016/4389, 08.07.2010 tarih ve 10334- 13767 sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için (TMK.md.162) her türlü onur kırıcı davranış değil, ağır derecede onur kırıcı bir davranışın gerçekleşmesi gerekir. Toplanan delillere göre, erkeğin şiddet dışındaki kusurlu davranışlarının ispat edilemediği ve/veya fiili ayrılığa konu son olaya kadar evlilik birliğinin devam etmesi nedeni ile kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, rapor içeriğine göre de erkeğin kusurlu eyleminin ağır derecede olmadığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında Türk Medeni Kanununun 162.maddesine dayanılarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ancak, yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır....