GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışlarda bulunmasının tespiti ile davalı tarafın tam kusurlu hareketleri sebebiyle evlilik birliğinin müvekkil açısından çekilmez hale geldiğinin, tarafların boşanmalarına, dava tarihinden itibaren müvekkil lehine 3.000 TL, tedbir nafakasına, davanın sonunda yoksulluk nafakası olarak devamına, 300.000 TL maddi, 300.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, davalı tarafından bozdurulup müvekkile verileceği vaat edilen ancak verilmeyen ve davalının kişisel malı niteliğindeki 3 adet 22 ayar 50 Gram bilezik, 80,16 gram 22 ayar 2 adet bilezik, 1 adet set, 1 adet burgu zincir, 4 adet künye, 7 adet çeyrek altının aynen iadesine, eğer aynen iade mümkün değilse ziynet eşyalarının bedelinin tespiti ile şimdilik 5000 TL'nin davalıdan alınarak dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte ödenmesine davalı taraftan...
DAVA 1.Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; erkeğin öfke kontrolünün olmadığını, şiddete eğilimli olduğunu, yaklaşık 6 aylık fiili birlikteliklerinin olduğunu, son zamanlarda işinin olduğunu söyleyerek eve geç geldiğini veya hiç gelmediğini, evde olduğu zamanlarda da telefonu ile vakit geçirdiğini, davalının eve gelmediği zamanlarda arabada ve iş yerinde kaldığını öğrendiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, fatura ödemelerini geciktirdiğini, fatura bedelinin yüksek gelmesinden dolayı müvekkilini suçladığını, müvekkilinden uzaklaştığı ve ona karşı suçlayıcı, küçümseyici tavrının olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına, kabul edilememesi halinde Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenine dayalı olarak boşanmalarına, davacı karşı davalı kadın yararına 1.500,00 TL tedbir 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, 50.000,00TL maddî, 50.000,00TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. 2....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının fiziksel şiddet iddiası dosya kapsamında ispatlanmadığı, dosyaya sunulan ve Almanya'da düzenlenen 15.12.2017 tarihli raporun kadının beyanlarına göre düzenlendiği, cinsel ve fiziksel şiddete maruz kaldığına ilişkin bu rapordaki anlatımı dışında somut bir delil bulunmadığı, bu nedenle erkeğin kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden karar gerekçesinin düzeltilmesine karar vermek gerektiği, erkeğin sübut bulan eylemleri 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesinde düzenlenen hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma kararı verilebilmesi için yeterli düzeyde olmadığı bu bakımdan 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı olarak açılan karşı davanın reddi gerektiği, ortak çocukların anne ile birlikte yaşaması, alıştıkları düzen nedeniyle velâyetlerinin anneye...
Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi gereğince pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için, her türlü kötü veya onur kırıcı davranış değil, ağır derecede pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi gerekir. Toplanan delillerden Türk Medeni Kanunu'nun 162. maddesi koşulları oluşmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin 3 nolu bendinin kaldırılmasına, davalı davacı kadının TMK 162 maddesi nedeniyle boşanma kararı verilmesi ve bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına,geçimine,malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır. "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz."...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından her iki boşanma davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, davalı-karşı davacı erkeğin evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının reddine, davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan pek fena muamele ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı-karşı davacı erkeğin kabul edilen kusurlu davranışları yanında davacı-karşı davalı kadının da eşine sürekli hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır....
görevlerini yerine getirmediğini, çalışmadığını ileri sürerek; tarafların pek kötü ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir....
gibi, "pek kötü ve onur kırıcı davranış" teşkil ettiğini ileri sürerek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranışlar nedeniyle, aksi halde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanmalarına, kadın lehine 100.000,00 TL manevî tazminat ile ÜFE artış talepli 750,00 TL nafakaya ve düğünde takılan ziynetlerin aynen iadesine, iadesi mümkün olmadığı takdirde şimdilik 1.000 TL, ıslahla 3 adet Mersin Burma için 14.802 TL, 4 adet bilezik için 15.789 TL, 41 adet çeyrek altın için 17.700 TL olmak üzere toplam 48.291,00 TL ziynet bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bu kapsamda yukarıda anlatılan sebeplerle evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesinde her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte davacı erkeğin, cinsel birliktelikten ve tedavi olmaktan kaçınması, son tartışmadan sonra evi terk etmesi sebebiyle davalı-karşı davacı kadına göre ağır kusurlu olduğu ... Davalı-Karşı davacı TMK 162 md. uyarınca Hayata Kast, Pek Kötü Veya Onur Kırıcı Davranış Sebebi İle Boşanma talebinde bulunmuş ise de; bu davranışın boşanma sebebi oluşturması için, eşin vücut bütünlüğüne veya sağlığına yönelmesi ve bu davranışın zulüm veya işkence boyutunda olması gerektiğinden şartları oluşmadığından ......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ ; İlk derece mahkemesince ''Davacının Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış hukuki sebebine (TMK m.162) dayalı boşanma isteminin KABULÜ İLE; tarafların boşanmalarına, tarafların reşit olmayan müşterek çocukları 10/04/2021 doğumlu İlknur Fatma'nın velayetinin davacı anneye verilmesine, velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, davacının tedbir,iştirak ,yoksulluk nafakası talebini kısmen kabulüne, maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair karar verildiği anlaşılmıştır. TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: mahkemenin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmetmesinin yerinde olmadığını beyan ile ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir. HUKUKİ SEBEP, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava; pek kötü veya onur kırıcı davranış hukuki sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri dairdir....
Ancak; 1) TCK’nın 79/2-b maddesinde düzenlenen onur kırıcı muameleye maruz kalma halleri Kanunda açıkça yazılı olmamakla birlikte bu hallerin, “çok kötü koşullarda taşıma, olağan dışı mahallerde barındırma ve kötü muamelede bulunma” gibi durumlarda söz konusu olabileceği, sanığın ... plakalı araçta kaçak göçmen taşıdığının kabul edildiği eyleminde, olay tutanağında göçmenlerin aracın yolcu kapasitesinin üzerinde, onur kırıcı ve insanlık dışı bir şekilde taşındıklarının belirtilmesi haricinde, onur kırıcı bir davranışa veya hayati tehlikenin varlığına dair olay tutanağında veya göçmenler beyanlarında herhangi bir iddia veya tespitin bulunmadığı, kapasitenin üzerinde yolcu taşınmasının başlı başına unsur olmadığı, ancak cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi kapsamında değerlendirilebileceği, nitekim bu yönde takdir ve teşdidin yerinde kullanıldığı, bu kapsamda, Kanun metninde belirtildiği biçimde göçmenlere yönelik onur kırıcı bir muamelenin söz konusu olmadığı olayda, suçta kullanılan...