Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, işgalinin harici satışa dayalı bulunduğunu ileri sürmüştür. Çaplı taşınmazların haricen satışı geçersizdir. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazların iştirakçilerden bir veya birkaçı tarafından haricen satılmış olması da satın alanı iyiniyetli zilyet kılmaz. Bunun yanında haricen satış çap kaydına dayalı mülkiyet hakkının kullanılmasına da engel teşkil etmez. Mülkiyet hakkı ile kişisel hakkın çatışması halinde mülkiyet hakkına üstünlük tanınır. İyiniyetli bulunmayan zilyet yönünden, taşınmazdaki mülkiyet durumu da dikkate alındığında hapis hakkı tanınması gerekli değildir. Öte yandan harici satışa taraf olan kişinin satıştan vazgeçerek ecrimisil isteğinde bulunması da Türk Medeni Kanununun 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğini taşır. Bu durumda davacının mülkiyetten kaynaklanan hakkını kullanarak açtığı elatmanın önlenmesi isteğinin reddedilmesi doğru değildir. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir....

    Mahkemece, davacının cezai şarta yönelik davasının reddine, davacının davaya konu bağımsız bölümünün yüz ölçümünün eksikliğinden kaynaklanan tazminat talebinin reddine, davacının diğer tazminat talebinin kabulü ile, 80.949,34TL'nin dava tarihi olan 18/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı inşaat şirketi ile harici gayrimenkul satış sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme ile taşınmazın 30.12.2008 tarihinde teslim edileceği, geç teslim halinde aylık 500Euro tazminat ödeneceği hususlarının kararlaştırıldığını, taşınmazın zamanında teslim edilmediği gibi gecikme cezasının da ödenmediğini ileri sürerek...

      Harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre “Haricen yapılan (tapu memuru huzurunda yapılmayan) taşınmaz mal satışından dönüldüğünde, satış bedelini geri vermeyen taraf, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü değildir.” Şu halde Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararına göre geçersiz sözleşmelerde, akdin geçersizliği sebebiyle her iki taraf verdiğini geri alabilir. '' şekli ile belirtildiği üzere harici satış sözleşmesinde taraflar geçersiz bir sözleşme ile yalnızca verdiğini geri alabilir. Bu doğrultuda davacının harici satış sözleşmesinden kaynaklı olarak talep edebileceği şey, sözleşmede kendi üzerine düşen edimidir. Bu sebeple harici satış sözleşmesi yönünden davacının tapu iptal ve tescil talebi kabul görmemiştir....

      O halde; davalının bayii-yüklenici edimini yerine getirmediğine göre harici satın almadan kaynaklanan varsa kişisel hakkı bu hakkını kendi bayii olan yükleniciye karşı kullanması gerekeceği açıktır. Böylesi bir harici satıştan dolayı kayıt maliklerinin sorumlu tutulmasına ve onlar aleyhine 10.07.1940 tarih, 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince harici satış bedelinden kaynaklanan hapis hakkı tanınmasına yasal olanak bulunmadığı benimsenmek ve davacının taşınmazdaki payından kaynaklanan hakkına üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki; davalı taraf savunmasında satış bedelinin yanı sıra taşınmaz için zorunlu ve faydalı masraf yaptığını, taşınmazda değer artışına neden olduğunu da dile getirdiği halde mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır....

        Hukuk Dairesi K A R A R Davacı, maliki göründüğü aracı harici satım sözleşmesi ile davalı şirkete sattığını ileri sürerek, davaya konu aracın 3. kişinin kullanımında iken karıştığı trafik kazası sonucu ödediği tazminat bedelinin davalıdan tahsilini istemiştir. Bu haliyle dava, araç satışına konu olan geçersiz sözleşmeden (sebepsiz zenginleşmeden) kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 09/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu tarla vasıflı 14 parsel sayılı taşınmazın 25.06.2010 tarihinde davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, taşınmazın yargılama sırasında davacının babası olan ...'e 16.04.2012 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği, ...ile davalı arasında düzenlenen 20.08.2009 tarihli harici satış belgesinde iki katlı evin davalıya satışı konusunda anlaştıkları görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; tapulu taşınmazların TMK md.706, BK. md. 213 ve 2644 sayılı Tapu Kanunu 26. md. gereğince resmi olarak yapılmayan satışlarına hukuken değer verilemez.Bir başka ifadeyle geçersizdir. Ancak harici satın alma, satın alan lehine harici satış bedeli üzerinden kişisel hak sağlar. Ne var ki, davalı yararına kişisel hak sağlayan satış bedeli üzerinden hapis hakkı tanınmak suretiyle çapa değer verilerek bir karar verileceği tartışmasızdır....

            talep ve dava etmiş, daha sonra verdiği ıslah dilekçesiyle toplam 54.800,00 TL ödemenin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline iadesine, davalının sözleşmeden cayması nedeniyle 105.000,00 TL sözleşmeden cayma bedelinin taşınmazın 3.kişiye satış ve devir tarihi olan 29/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, 50.000,00 TL müspet zararın faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

            Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir....

              Tapulu taşınmazın satışına ilişkin satış vaadi sözleşmeleri resmi şekil şartına tabi olmakla geçerlilik şekline uyulmazksızın yapılan sözleşmeler hukuken geçersiz olacak ve geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, tarafları bakımından hak ve borç doğurmayacak, taraflar ancak geçersiz sözleşmeye dayalı olarak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteyebileceklerdir. Somut olayda taraflar arasında yapılan sözleşmenin "Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi" niteliğinde olduğu, harici yazılı şekilde yapılmış olması ve tapu devrinin de gerçekleşmemesi nedeniyle davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ifa ettiği edimin iadesini isteyebileceğinden davalının istinaf itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir....

              Dava, davacı ile davalı Yeşil GYO arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden sözleşmeden dönme, yapılan ödemelerin denkleştirici adalet hükümleri gereğince iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ayni hak içerdiği ancak resmi şekilde düzenlemediği anlaşılmaktadır. Kural olarak Türk Borçlar Kanunu sözleşmelerde şekil serbestisi benimsenmiştir. Ancak taşınmaz mülkiyete devir borcu doğuran sözleşmeler konusunda TMK'nun 705, TBK'nun 237, Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu'nun 60.maddeleri gereğince ve HGK'nun 15.11.2000 tarih, 2000/13- 1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.Bu durumda sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince herkes aldığını geri vermekle yükümlüdür. Satış vaadi sözleşmesi gibi temlik borcu doğuran sözleşmelerde satış konusu olan malın sözleşme yapıldığı anda mevcut olmasına ya da satıcının mal varlığında bulunmasına gerek yoktur....

              UYAP Entegrasyonu