WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, 30.7.1998 tarihli harici sözleşme ile davalıdan taşınmaz satın alıp bedeli olan 17.000 DM'ı ödediğini ve bu hususta 20.11.1998 tarihli taahütname düzenlediğini, ancak davalıya babası tarafından bırakıldığı iddia edilen bu taşınmazın dayanağı olan ölünceye kadar bakma akdinin sahte olduğunun ceza mahkemesince belirlendiğini, davalının aldığı bedeli ödemediği gibi icra takibinede itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatnın tahsilini istemiştir. Davalı, 30.7.1998 tarihli sözleşmede davacının alıcı sıfatının bulunmadığını, 29.9.2000 tarihli taahütnameyle ödeme taahüdünde bulunduğu şahsında davacı değil, ... İyidenbilir isimli şahıs oduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı,davalı ile aralarında yaptıkları 02.02.1994 tarihli harici sözleşme ile 22.000.000TL karşılığında taşınmaz satın aldığını, davalıya 9.000.000TL'nı peşin olarak ödediğini geriye kalan 13.000.000 TL'nı da 06.07.1994 tarihinde ödediğini, buna karşılık davalının da teminaten kendisine 22.000.000TL lik bono verdiğini, davalının kendisini yıllardır oyaladığını, ne tapu kaydını ne de parasını verdiğini, 22.000.000TL nin yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. Davalı, harici satış senedi ile yapılan satışın geçersiz olduğunu, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini dilemiştir....

      Sulh Hukuk Hakimliğince verilen 06.12.2011 gün ve 2010/800-2011/1214 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık hayvan satımına dayalı alacak istemine ilişkin olup, kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi’ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 18.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Davacı, 2000 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında 106 ada 22 parsel sayılı taşınmazın adına tespit ve tescil edildiğini belirterek; bu taşınmazın güneyinde yol olarak tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün kadastrodan önceki zilyetliği de gözetilerek adına kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle 2009 yılında dava açmıştır. Mahkemece, davacının kadastro tespitinden önceki zilyetliğe dayandığı, çekişmeli taşınmazın tespit harici bırakıldığı tarih ile davanın açıldığı tarih arasında dava açmak için gerekli makul sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Gerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nda, gerekse yürürlükte bulunan diğer mevzuatta, kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazların kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak tescili istemiyle açılacak davaların, belirli bir süre içinde açılmasını öngören bir hüküm bulunmamaktadır....

          Dava, bonoya dayalı icra takibinden dolayı menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlık icra takibinden önceki ve sonraki dönemde bonoya yönelik yapılan ödemelerin miktarı noktasında toplanmaktadır. Davalı alacaklı bononun keşidecisi dava dışı şirket tarafından icra takibine konu borç için 48.815,00 TL harici ödemede bulunulduğunu, bunun dışındaki ödemelerin dava dışı şirketin davalı şirket ile olan mal alım satımına dayalı cari hesap borcuna karşılık olduğunu savunmuştur. Bu durumda bu ödemenin başka bir alacağa ilişkin bulunduğu yönündeki ispat yükü davalı alacaklıda olup davalı alacaklının bu savunmasını ispat edememesi halinde ödemenin takip konusu yapılan ve muaccel olan borca karşılık yapıldığının kabulü gerekir....

            gibi harici satış senedine konu taşınmazın dava konusu 816 parsel sayılı taşınmaz olduğu tüm dosya kapsamı ile ispatlanamadığı, yine davacının davalılar arasındaki taşınmaz satışının muvazaalı olduğu yönündeki iddiası da açıklanan nedenlerle dinlenebilir olmadığını, terditli talep olan 25.000,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi yönünden ise yapılan incelemede; satış senedinde bedelin kararlaştırılmadığı, davacının bu bedelin 25.000,00 TL olduğu ve davalı ...'...

              Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taşınmaz satımına ilişkin tellallıktan doğan alacak istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Dava, harici satışa dayalı tapu iptali tescil, olmazsa denkleştirici adalet ilkesi gereği bedel tahsiline yönelik alacak istemine ilişkindir. Tapulu taşınmazların satışı TMK'nin 706. maddesi, 6098 sayılı TBK'nin 237. maddesi ve Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60. ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacak ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı vermeyecektir. 10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır....

                  Bu nedenle Mahkemece, davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde, taşınmazın tespit harici bırakıldığı tarihten önceki zilyetliğine değer verilmeksizin, zilyetlik süresinin tespit harici bırakılma tarihinden başlatılması usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır....

                    Mahkemece, davacının 16.6.1988 tarihli ipotek belgesine dayanarak alacak isteminde bulunduğu, dava tarihine kadar BK’da düzenlenen 5 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. HMUK. 76 maddesine göre maddi olguları bildirmek 2007/7155-9247 taraflara, bunların hukuki niteliklerini saptamak ise hakime aittir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının 16.6.1988 tarihli harici taşınmaz satım sözleşmesi gereğince davalı yana ödediği miktar nedeniyle davalıların sebepsiz zenginleşmesine dayalı olarak tazminat isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu