e ''Genel Kredi Sözleşmesi'nin 6.11 maddesi'' gereğince ödenmesi gereken ipoteğin fek masrafının ödenmesi karşılığında ipotek belgelerinin hazırlanıp teslim edileceğinin bildirildiğini, ipotek fek masraflarının ödenmemesi nedeniyle ipotek fek işlemlerine başlanmadığını, manevi tazminat talebinin dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; ipotek terkin işlemlerinin harç ve damga pulundan muaf olduğu, ipotek terkin yetkisi bulunan banka yetkililerinin terkin yazısının ibrazı halinde terkin işlemlerinin yapılabildiğinin anlaşıldığı, manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediği, davacılar aleyhine yapılmış bir takip bulunmadığı gerekçesiyle; davacıların menfi tespit davasının ve kötüniyet tazminat talebinin reddine, davacı ... tarafından açılan manevi tazminat davasının reddine, davacı ...Avize Day. Tük. Mamülleri Kuru Tem. ve Gıda San. ve Tic. Ltd....
talepte bulunduğunu, ancak ipotek terkin edilmediğinden, müvekkilinin bankalara yaptığı kredi başvurularında olumsuz sonuçlar aldığını belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve taşınmaz üzerindeki ipotek kaydının terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Noterliğinin ... tarih ve ... yevmiye sayılı alacağın temliki belgesi ile temlik ettiği, dolayısıyla davalının dava dışı şirketten ve taşınmaz malikinden ... tarihi itibari ile alacaklı olmadığı, davalı lehine tesis edilen ipoteğin, ... tarihi itibari ile konusuz kalması nedeniyle fekki ve ipotek hakkı , Adana ... İcra Müdürlüğünün ..., ... esas, Adana ... İcra Müdürlüğünün ..., ... Esas sayılı dosyalarına konulan hacizlerin terkininin gerektiği..." şeklinde tespit ve rapor edilmiştir. DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE: Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı dava dışı 3.kişi tarafından taşınmazı üzerine lehine 2.derecede ipotek tesis edilendir. Davacı tarafça dava dışı üçüncü kişi ...'e ait taşınmazlar üzerine davalı lehine 1.dereceden ipotek tesis edildiği, aynı taşınmaz ile ilgili davacı lehine de 2.derecede ipotek tesis edildiği, davacının Antalya ...İcra Müdürlüğünün ......
İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanaksız kalacağı ve Türk Medeni Kanununun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda, dayanaksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. İmar uygulamasıyla tesis edilen kanuni ipoteğin dayanağı da idari işlem olup, bu idari işlemin iptaliyle ipotek tesisinin de illetten mücerret, yani "yolsuz" hale geleceği ve iptal edilmesi gerektiği açıktır. Ne var ki; lehine ipotek tesis edilen davalıların hakkı, kadastral parseldeki mülkiyet hakkına dayalıdır ve imar uygulamasıyla oluşturulan imar parselinin, dayanak idari işlemin iptaliyle sicil kaydının yolsuz hale gelmesi nedeniyle, davalıların, kadastral parselin ihyası suretiyle mülkiyet hakkına kavuşacağı tartışmasızdır....
-KARAR- Davacılar vekili, müvekkilileri ile davalı şirket arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan borçların tasfiyesi amacıyla taraflar arasında 02/08/2010 tarihli protokolün düzenlendiğini, müvekkilleri tarafından protokol kapsamındaki tüm yükümlülüklerin yerine getirilmesine karşın davacının üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini ve müvekkilllerinin anılan protokolün F maddesi gereğince cezai şarta hak kazandığını belirterek protokolün F maddesi gereğince muaccel hale gelen cezai şart bedeli olan 100.000,00 USD (185.000,00 TL Merkez Bankası 16/01/2012 döviz kuruna göre) dava tarihinden başlamak üzere reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, ... ili Merkez ilçesi ... kasabası ... mevkii 222 ada 1 parsel sayılı taşınmaz kaydına konulmuş olan 340.000,00 TL anapara ipoteğinin terkin edilmesine, ... ili Merkez ilçesi Çimeliyeniköy 21 pafta 106 ada 19 parsel sayılı bakımevi ve arsası vasıflı taşınmaz kaydına tesis edilen 500.000,00 TL bedelli ipoteğin terkin...
San ve Tic Ltd Şti nin son tasfiye memurunun müvekkili olduğunu, işbu davaya konu ipoteğin terkinine ve terkin işlemi için kendisine yetki verilmesine muvafakat ettiğini, tasfiye işlemleri için ücret talebi bulunmadığını ayrıca tarafların bu dava nedeniyle birbirinden karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi de bulunmadığını, davaya konu ipoteğin terkini işlemi ile sınırlı olmak üzere tasfiye halinde ... San ve Tic Ltd Şti nin ticaret sicilline tescil ve ihyasına, ek tasfiye işleminin yapılabilmesi için şirketin son tasfiye memuru olan müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasına, tarafların birbirinden karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Tasfiye Halinde .... San. ve Tic. Ltd. Şirketi'nin ihyasına ilişkindir. İhyası istenen .... San. ve Tic. Ltd....
Hükmüne uyulan Dairemiz Bozma ilamında özetle, “TMK.nun 1025. maddesi hükmüne göre de, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden ayni hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebileceği, somut olayda da davacının ayni hakkın yolsuz terkin edildiğini ve yine yolsuz olarak sınırlı bir ayni hak tesis edildiğini ileri sürdüğü, davacının, subjektif hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle hukuki koruma istediği, mülkiyet hakkının yolsuz terkini sonucu taşınmazı ipotekle yükümlü kılındığını iddia eden davacının hukuki koruma istemekte yararının bulunduğu, mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek, yolsuz tescilin kanıtlanabilmesi için, davalı ... ve kardeşleri hakkında sahtecilik iddiasıyla cezalandırılmaları talebiyle açılan ve Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan dava sonucunun beklenmesi, bu arada davacıya tapu iptali ve tescil davası açması için önel...
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının davalı ...’dan satın aldığı taşınmazın bedeline karşılık verdiği bonoları ödeyerek geri aldığı, saklanması için ortağı olan davalı ...’e verdiği, bu davalıya kendisi ödemiş gibi temlik işlemi yapıldığı, davalının takibinde kötüniyetli olduğu, ipoteğin bedeli ödenerek terkin edildiği gerekçesiyle davacının dava konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine, menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle alacağın %40’ı 29.805.78 YTL’nın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... ... tarafından temyiz edilmiştir....
Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Somut olayda; incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden 06.01.2006 tarihli ve 327 yevmiye no'lu ipotek resmi senedi içeriğinden ipoteğin, doğmuş veya doğacak muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak 136.000,00 TL bedelle Anadolubank A.Ş. lehine tesis edildiği görülmektedir. Davacı, davalı banka lehine, 136.000,00 TL ipotek tesis edildiğini, kredi borcunun tamamını süresinde ödediğini ancak talebine rağmen davalı banka tarafından ipoteğin terkin edilmediğini belirterek, davalı bankaya borcu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekkini talep etmiş, ipoteğin fekki için davacı tarafından 136.000,00 TL dava değeri gösterilip dava açılmıştır....
Belediye Belediye Başkanlığının, davacıların murisinin payına düşen ve bedele dönüştürülen 111,11 m2 payı için davalıların murisini borçlandırdığı şuyulandırma cetvelinde gösterilmiş ise de, bu ipoteğin ve üzerine işlendiği taşınmazın terkin edildiği, davacılar yada murisleri lehine ayrıca başka bir parselde yeniden ipoteki tesis edildiğine dair delil de sunulmadığı ve şuyulandırma cetvelinin idari işlem olduğu taraflara bildirim yapılmadığından bağlayıcı olamayacağı gözetildiğinde, bedele dönüştürme işlemlerinde imar düzenlemesi yapan idarenin sorumluluktan kurtulabilmesi için bedele dönüşen payı belli şahısların taşınmazına dahil etmesi, dahil ettiği maliği de ipotek borçlusu yapması gerekir. Bu durumda ... Belediye Başkanlığının davalı olarak davaya dahil edilmesi gerekirken işin esasına girilerek davalılar aleyhine hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir....