Davacılar, desteğin haksız fiil mağduru olması nedeniyle tazminat talep etmektedir. Davacılar desteği aynı zamanda haksız fiilin failidir. Olayda zarar gören davacıların Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayeti halinde yapılacak soruşturma sonucunda davacıların şikayeti yönünden fail ve mağdur sıfatının aynı kişide birleşmesi nedeniyle suç oluşmayacağından, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecektir. Tazminat alacaklısı (davacı)nın tazminat isteminin dayanağı olan, eşinin dikkatsiz ve tedbirsizlikle kendi ölümüne sebebiyet vermesi olayında suçun mağduru ve faili sıfatı aynı kişide içtima ettiğinden ceza hukukunun genel ilkelerine göre bu eylem suç teşkil etmeyecek, dolayısıyla davacının tazminat istemi yönünden 2918 sayılı yasanın 109/2 maddesi hükümleri uygulanmayacaktır....
Mahkemece yapılan değerlendirme sonucunda, davada olağan zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, kazanın meydana geldiği 19.07.2008 tarihinden itibaren dava tarihi 18.07.2014 tarihine kadar 2 yıllık sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 1-818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 41 (6098 Sayılı TBK'nun 49.maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de (TBK'nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK'nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir....
Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmakta ve unsurları; hukuka aykırı fiil, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak belirlenmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir fiil bulunmalı, bu fiil bir zararın doğması neden olmalı, zarara neden olan kişinin kusurlu bulunması ve zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi fiilden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişilerin maddi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararın haksız fiili ile gerçekleştiğinin diğer söylemle zarar ile haksız fiil arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır....
Ayrıca olayın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmesine karar verilmiştir. ... Davacı T1 manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.500,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ayrıca davacı vekili haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiğinden olayın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle haksız fiil tarihinden itibaren manevi tazminata yasal faiz hükmedilmesine karar verilmiştir. ... Davalı-karşı davacı vekili dava dilekçesinde haksız fiil nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur... davalı-karşı davacının acı ve elem duyduğu, manevi tazminat istemi olayın oluş biçimi, Tekirdağ 3....
Açıklanan nedenle; mahkemece, davalı ... yönünden yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan işin esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. 2-) Davalı ...’nin temyiz itirazlarına gelince; 6098 sayılı TBK'nin 49. maddesinde (818 sayılı BK’nin 41. maddesi); “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmektedir. Bir başka anlatımla, haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet (nedensellik) bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir....
Bir haksız fiilden bahsedilebilmesi için, zarara sebep olan fiilin öncelikle hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka aykırı fiil maddi ya da manevi bir zarara neden olmalı, zarara sebep olan kişi fiilinden dolayı kusurlu olmalı ve zararla zarara uğratan fiil arasında neden sonuç ilişkisi olarak da ifade edilebilecek bir illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 08.12.2010 tarih, 2010/7-530 Esas-2010/636 Karar sayılı ilamında vurgulandığı üzere, hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerli olup, zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir....
Hukuk Dairesinin 28/09/2010 gün, 2010/2718 esas ve 2010/5273 karar sayılı ilamı ile, genel işletme giderlerinden olan işçilik ve vasıta giderlerinin davalılardan tahsili koşulları belirtilmiş ve mahkemeden bu konuda araştırma yapılması istenilerek eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi bozmasında da belirtildiği üzere; hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören, ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlularından isteyebilir. Zarar görenin zararı giderebilmek için kendi çalıştırdığı işçilerine ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araç yakıt giderleri genel idare giderleri olup, haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gereken giderlerdendir. Bunların zarar ile ilgisi bulunmamaktadır. Özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksız fiil meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemeyecektir....
Borç ilişkilerini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ( ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda ) borcun kaynakları; sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olarak gösterilmiştir. Hukuki bir işlemde açıklanan irade, ve hukuka aykırı fiil dışında borç kanundan doğmuş olabilir. Haksız fiilden doğan sorumluluk, tazminat borcunun kaynağını oluşturmakta olup burada genel davranış kurallarına aykırılık söz konusu olmaktadır. Somut olayda; davacının annesinin ölümünden sonraki döneme ilişkin yaşlılık aylığının banka kartı kullanılarak ATM'den çekilmiş olması nedeniyle sorumlu olmadığı yönünde açılan eldeki davada, uyuşmazlık konusu edimin dayanağı “haksız fiil”dir. Zira sigortalının ölümü ile sigortalılık ilişkisi sona ermiş hak sahipleri ile de böyle bir ilişki kurulmamıştır. Başka bir ifadeyle ATM'den haksız yere para çekenler, sigortalılık ilişkisi ya da hak sahibi olarak bunu yapmamıştır....
Bu itibarla, mahkemece, davacının açıkça haksız fiil hükümlerine dayandığı ve davalının eylemi nedeniyle konteynerleri kullanamamasından kaynaklanan yoksun kaldığı kazancı tazminat olarak talep ettiği, zararının sürekli ve belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle her günün zararına ait haksız fiil zamanaşımı süresinin o günden itibaren işlemeye başlayacağı, davalının süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu gözetilerek, ayrıca 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5. maddesi de dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. 26....
Öncelikle dava haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu ve bu talep için 2 yıllık bir zaman aşımı süresi bulunduğu anlaşılmakla birlikte iddia olunan haksız fiilin sonlanmadığı, devam etmekte olduğu görülmekle davalının zaman aşımı itirazına itibar edilmemiştir. Haksız haciz nedeniyle tazminat davası temelinde genel hükümlere dayalı bir haksız fiil tazminat davasıdır. Bu sebeple haksız fiilin hukuka aykırı fiil zarar ve illiyet bağı unsurlarının bu davada mevcut ve ispatlanmış olması gerekir. Somut olayda haksız fiil olarak iddia olunan eylem haksız hacizdir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre bir haczin haksız haciz olabilmesi için sadece haciz ve muhafaza işlemlerinin yapılmış olması yetmez ayrıca bunların kötü niyetli olarak yapılmış olduğunun ispat edilmesi gerekir. Zira alacaklı için alacağını tahsil etmek maksadıyla haciz ve muhafaza işlemlerine girişilmesi alacak borç ilişkisinin olağan sonucudur....