WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk ve 4.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, 3282 ada 25 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğunu belirterek, zilyetliğin korunması davasının sulh hukuk mahkemesinin görevine girmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın zilyetliğin korunması değil, taşınmazdaki zilyetliğin davalıda olmadığı,davacıda olduğunun tespiti davası olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm vermiştir....

    Taşınmazların öncesinde tapuya kayıtlı olmadığı, menkul hükümlerine tabi olduğu gözetildiğinde mülkiyetinin zilyetliğin devir ve teslimi ile el değiştireceği muhakkaktır. Muris .......'ın taşınmazları ölene kadar kullandığı, önce alıcı sonra satıcı olarak senetlerde ismi geçen dava dışı ......'un taşınmazlara zilyet olmadığı dikkate alındığında zilyetliğin devir ve teslim edilmediği, mülkiyetin el değiştirmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan murisin ölüm gününden sonra mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, tüm mirasçılarının bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra, terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi gerekir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, inanç sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescili ile muhdesatın aidiyetinin tespiti isteklerine ilişkindir. Davanın açıklanan bu niteliğine göre Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 gün ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 29.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        TMK’nun 982 ve 983. maddelerinde zilyetlik herhangi bir hakka bağlı olmaksızın dava yoluyla korunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, zilyetliğin korunması davasıyla zilyet, zilyetliğin hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan sadece zilyetliğini öne sürerek Sulh Hukuk Mahkemelerinde uygulanan basit yargılama usulünün sağladığı kolaylıklardan yararlanır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava, bir hak davası niteliğini kazanır.Madde içeriğinden açıkça anlaşılacağı üzere, yalnız zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar, dava değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesince görülecektir....

        Keşif sırasında dinlenilecek yansız bilirkişilerden taşınmazın dava edilen bölümünün öncesinin kime ait olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, yargılama sırasında toplanan delillerin tutanakların edinme sebebi sütununda yazılı beyanlara aykırı düşmesi halinde dinlenmeyen tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, tespit bilirkişi ve yerel bilirkişi beyanları arasında çelişki olması durumunda yüzleştirme yapılmak sureti ile çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, zirai bilirkişiden taşınmazın teknik anlamda otu biçilebilecek çayır niteliğinde olup olmadığı veya tarla olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, fen bilirkişisine taşınmaza ait geniş kapsamlı harita içerisinde dava edilen bölümün konumunu...

          Dava, kadastrodan önceki zilyetlik nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Bu tür davalarda tespit gününe kadar kazanmayı sağlayan zilyetliğin ispatı gerekir. Ancak Mahkemece 02.11.2012 tarihinde çekişmeli taşınmaz başında icra edilen keşifte bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık beyanları hüküm kurmaya yeterli olmayan soyut ve gerekçesiz sözlerden ibarettir. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, davacı ve davalı tarafa tanıklarını liste halinde vermeleri için usulüne uygun kesin süre ve imkan verilmeli, taraflarla akrabalığı ve husumeti bulunmayan kişiler arasında belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıkları HMK'nun 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2....

            Bir başka anlatımla, yerel bilirkişilerden nizalı taşınmazın niteliği, mevkii, sınırları, önceki ve sonraki malik ya da zilyetleri hakkında bilgileri alınır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. maddesi uyarınca; zilyetliğin tasarruf biçiminin yerel bilirkişi ve tanıklar dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....

              Bu kapsamda; davacı üçüncü kişinin, sadece ariyet sözleşmesinden doğan şahsi hakka dayalı olarak istihkak davası açamayacağı gözetilerek, dava şartı olan aktif taraf ehliyeti yokluğundan dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Ayrıca, malı elinde bulunduran kimsenin üçüncü bir kişi yararına istihkak iddiasında bulunması mümkün olmakla birlikte, üçüncü kişi yararına istihkak davası açamaz. Bu kapsamda, istihkak iddiasında bulunulması ile istihkak davası açılması farklı kurumlardır. Yine, zilyetlik yasaların izin verdiği hallerde belli koşullarda ayni hakkın kazanılmasını sağlayabilir ancak, zilyetliğin kendisi ayni veya şahsi hak olarak nitelendirilemez. ./....

                Belirtilen Yasa hükmü gereği kullanıcı tespiti yapılan taşınmazlarda kim ya da kimler lehine kullanıcı şerhi verileceği belirlenirken tespit tarihi itibari ile taşınmazda fiili kullanım ya da fiili hakimiyetin bulunması gerekli ve yeterli olup 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen şekilde ekonomik amaca uygun 20 yıl süren bir zilyetliğin bulunması şart değildir. Güncelleme işlemine karşı açılacak davalarda önceki zilyetten gelen hakka dayanılması, başka bir ifade ile davacıların önceki zilyedin irsi ya da akdi halefi olduklarını ileri sürüp, kanıtlamaları zorunludur. Açılacak davalarda devir iddiası her türlü delille kanıtlanabilir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 129 ada 37 parsel sayılı 259.71 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, zilyetliğin terki ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle edinme koşullarının oluşmaması nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. ..., yasal süresi içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak taşınmazın miras bırakan ... adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu