Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı itibariyle, davacının haczedilmezlik şikayetinin İİK’nun 16. maddesi gereğince haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde mahkememize yapılması gerekirken 7 günlük yasal süresi geçtikten sonra mahkememize haczedilmezlik şikayetinde bulunulduğu" gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haczedilmezlik şikayeti için sürenin haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün olduğunu hak düşürücü süre aşıldığından davanın süre yönünden usulden reddini, borçlu taşınmazın maliki olmadığından davanın tarafı olamayacağını, borçlu ile aynı çatı altında yaşayan ailesinin meskeniyet iddiasında bulunabileceğini davacı borçlu Adnan Yılmaz'ın kızı olduğunu fakat tapuda taşınmaz maliki Mesut Özmen olduğunu bu nedenle haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmek için aktif dava ehliyeti bulunmadığını beyanla davanın usulden reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: ".......

Öte yandan, İİK'nin 82/1- 12. maddesinde yer alan borçlunun haline uygun meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin şikayet haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanır. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibinde haciz safhası olmadığından bir diğer anlatımla taşınmaz ipotekli olup haciz yapılmadığından haczedilmezlik şikayetinde bulunma olanağı da yoktur. (Yargıtay 12. HD 20/11/2018 tarih, 2017/9026, 2018/11808) Yukarıda emsal olarak alıntılanan kararda da değinildiği üzere davacının dava konusu taşınmazda malik olmadığı bu nedenle meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı da olmadığı anlaşıldığından açılan davanın aktif husumet yokluğu (dava şartı) nedeniyle reddine " karar verildiği anlaşılmıştır....

Ankara 31.İcra Müdürlüğünün 2011/5386 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı borçlu hakkında davalı banka tarafından genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, borçlu adına kayıtlı Ankara İli, Akyurt İlçesi, Kazayağı Mah, 3968 Ada, 8 parselde (eski 1735) kayıtlı taşınmaza 22/12/2014 tarih ve 7231 yevmiye numarası ile haciz şerhi konduğu, taşınmazın haczine yönelik İİK 103 davetiyesinin davacı T1 02/02/2015 tarihinde bizzat, 01/10/2015 tarihinde eşine tebliğ edildiği, taşınmaza ilişkin kıymet takdirinin ise bizzat borçluya 14/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İİK.nun 82/1- 12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesi gereğince yedi günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Buna göre süre, şikayete konu hacze ilişkin olarak borçluya tebligat yapılmışsa, tebliğ tarihinden, aksi halde haczi öğrenme tarihinden başlayacaktır. Buna göre mahkemenin süre yönünden değerlendirmesi yerinde görülmüştür....

Bölge adliye mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar hükmü nazara alınarak yapılan değerlendirmede; Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi istenilen kararının niteliği (...taşkın haciz (İcra Mahkemesince 85. Maddenin uygulanma biçimi.)...) itibariyle istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı anlaşıldığından, davacı tarafın taşkın haciz şikayeti hakkında verilen karara yönelik istinaf başvurusunun İİK'nun 363/1, 365/son HMK'nun 352/1- b maddeleri gereğince reddine oy birliği ile karar verilmiştir....

İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır. Somut olayda ise, taşınmaz kaydı üzerine son olarak 12/01/2021 tarihinde haciz şerhi işlendiği, bu hacze ilişkin olarak icra dosyasından 03/02/2021 tarihinde borçluya 103 davetiyesi gönderildiği , borçlunun 08/02/2021 tarihinde süresinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu anlaşılmıştır. O halde, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun 14/01/2021 tarihli hacze yönelik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürededir....

İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından olsa da konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, şikayetçi borçlu ... adına kayıtlı şikayete konu taşınmazın tapu kaydına takip konusu dosya sebebiyle 21.11.2011, 06.12.2013 ve, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, 26.01.2015 tarihlerinde haciz şerhi işlenmiş olup, şikayetçi borçlunun 21.06.2013 tarihli dilekçesi ile icra müdürlüğünden taşınmaz üzerindeki haczin düştüğünün tespitini talep ettiği ve talebin 26.06.2013 tarihinde kabul edildiği görülmüştür....

    Takip dosyasının incelenmesinde; borçlunun, şikayete konu...’taki hesabına haciz konulduğu, dosya borcunun şikayet tarihinden sonra 29.09.2014 tarihinde ...’tan tahsil edilmesi sonucu 10.10.2014 tarihinde dosyanın infazen (ve haczin kaldırılmasına) kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Açıkça şikayetten vazgeçilmeksizin, borcun cebri icra tehdidi altında ödenmesi şikayeti konusuz kılmaz. Her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12-177 esas, 2011/300 karar sayılı 11.05.2011 tarihli kararı) Kaldı ki, somut olayda, borçlunun rızaen yaptığı bir ödeme bulunmayıp, dosya borcu, haciz konulan banka hesabındaki paranın gönderilmesi ile kapanmıştır. O halde, mahkemece, borçlunun haczedilmezlik şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm tesisi isabetsizdir....

      İlk derece mahkemesi tarafından; haciz uygulanan taşınmazların haciz tarihi itibari ile borçlu belediye adına kayıtlı olduğu, kamu hizmetine tahsisli olduğu yönünde iddianın fiilen kullanıldığı ispat edilmediğinden yerinde olmadığı, müdürlüğün haciz talebini Belediye Kanunu 15/son madde kapsamı ile değerlendirerek fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı yönünde belge sunulmadan ve araştırma yapmadan reddetmesinin dosya kapsamı ile yerinde olmadığı, haciz uygulanıp haczedilmezlik şikayeti ile mahkemede tartışılması gerektiği gerekçesi ile "Şikayetin kabulüne, Ankara 32. İcra Müdürlüğünün 2018/6721 sayılı dosyasında 18/9/2018 tarihli müdürlük işleminin kaldırılmasına" karar verilmiştir....

      Davacı, Mahkememizde açtığı bu davada; davaya konu taşınmazın haline münasip meskeni olduğunu ileri sürerek; İİK'nun 82/1- 12. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayetinde bulunmuş ise de; davacının taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirmesinin zorunlu olmadığı somut durumda; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 24/06/2019 tarih, 2018/8628 Esas - 2019/10912 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; İİK'nun 82/1- 12. maddesinde yer alan borçlunun haline uygun meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin haczedilmezlik şikayeti, haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanır. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde haciz safhası olmadığından, bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından, haczedilmezlik şikayetinde bulunma olanağı yoktur. Bu sebeple de Mahkememizce, davanın reddine'' karar verildiği görülmüştür....

      UYAP Entegrasyonu