Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, takip konusu idare mahkemesi ilamına dair teminat karşılığında yürütmesinin durdurulmasına ilişkin karar verilmesi nedeniyle hacizlerin kaldırılması talebinin reddine dair müdürlük kararının iptaline dair şikayete ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK md. 36 3....
Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur ‘’ hükmü gereğince takibin durması gerektiği gerekçesi ile borçlu vekilinin hacizlerin kaldırılması yönündeki talebinin reddine karar verildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2018/1363 esas 2019/792 karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının kaldırıldığı ve karar verilmesi için mahal mahkemesine gönderildiği , konunun İcra iflas kanunun 40. maddesinin 1. fıkrasında ;’’ Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.’’ şeklinde açıkça düzenlendiği Bakırköy 4....
İcra Hukuk Mahkemesi' nin 2017/954 E.-2018/50 K. sayılı ilamı ile icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verildiği ve 3. kişi-kiracının mallarına haciz konmasından sonra, hacze dayanak icra mahkemesi ilamının Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nin 2018/868 E.-2018/982 K. sayılı kararı ile taraf teşkili yönünden kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, iş bu karar üzerine 3.kişi-kiracı tarafından hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği ve icra müdürlüğünce dosyanın yeniden karar verilinceye kadar durdurulmasına, hacizlerin kaldırılması talebinin reddine karar verildiği görülmektedir. İİK’nun 40. maddesinin 1. ve 2. fıkrası "Bir ilamın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. İİK'nun 366/son maddesinde ise "Bozma kararı üzerine icra ve iflas işlerinde 40'ıncı madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır" düzenlemesi mevcuttur....
Şikayet dilekçesinin incelenmesinde, şikayetçilerin sadece mal varlıklarına konulan hacizlerin ve yakalamaların kaldırılması talebinde bulundukları, ilk derece mahkemesince talep aşılmak suretiyle takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Oysa taleple bağlılık ilkesi uyarınca, takibin iptali talebi bulunmadığı nazara alınarak talepten fazlasına karar verilemez. O halde mahkemece dava dilekçesindeki talepler değerlendirilerek, şikayetçilerin mal varlıklarına konulan hacizlerin ve yakalamaların kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken, HMK’nun 26. maddesine aykırı bir şekilde talep aşılarak takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 05/05/2016 tarih, 2015/411 esas ve 2016/437 karar sayılı kararı gereğince hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, icra müdürlüğünce Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nden tedbir kararının devam edip etmediği ve verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin sorulması akabinde şikayete konusu taşınmazlardan ihtiyati hacizlerin kaldırılması için müzekkere yapıldığı ve hacizlerin kaldırıldığı, dosya içerisinde bulunan Tapu müdürlüğü yazılarından anlaşılmaktadır. Daha sonra alacaklı vekilinin 25/10/2016 tarihinde ihtiyati hacizlerin yeniden kayıtlara işlenmesini talep ettiği, icra müdürlüğünün şikayete konu 25/10/2016 tarihli kararı ile "...borçlunun şikayeti üzerine İstanbul 4....
İcra Hukuk Mahkemesince takip dosyası hakkında icranın geri bırakılması kararı verildiğini ileri sürerek icra müdürlüğüne yaptığı hacizlerin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararın ve hacizlerin kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür. 4721 sayılı TMK'nun 705. maddesinde; "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır" hükmü yer almaktadır. Hukuk Genel Kurulu'nun 07/04/2004 tarih ve 2004/12-210 E. 2004/208 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunludur....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/335 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının açıldığını, borçlu vekilinin icra müdürlüğüne talepte bulunarak dosyaya nakit ödeme geldiğinden bahisle hacizlerin fekkini talep ettiğini, bunun üzerine de icra müdürlüğünce 18.08.2020 tarihinde hacizlerin fek edildiğini, müdürlüğün hacizlerin kaldırılması yetkisinin bulunmadığını, takibin durdurulmasının ihtiyati haciz uygulanmasına engel olmayacağını, ihtiyati hacizler kesin hacze dönüşmediğinden dosyaya yatan bedellerin alacaklıya ödenemeyeceğini, dosya borcu infazı mümkün değilken infaz olduğundan bahisle hacizlerin kaldırılamayacağını, 18.08.2020 tarihli kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hacizlerin fekki kararının kaldırılmasına, yargılama gider ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, “davacı borçlunun şikayetinin kısmen kabul kısmen reddi ile davacı borçlunun Mahkememizin 2012/327 Esas 551 Karar sayılı ilamı dolayısıyla hacizlerin kaldırılmasına ilişkin şikayetinin hacizlerin bilahare kalkmış olması sebebiyle bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, davacı borçlunun borcun hesaplanması ve ödendiğinde dosyanın işlemden kaldırılmasına dönük talebi hakkındaki Müdürlüğün 18.10.2012 tarihli ret kararının, bu tarih itibariyle teslimine hükmedilen malın bedeli belirlenmemiş olduğundan yerinde olması sebebiyle bu işleme yönelik şikayetin reddine, hacizlerin kaldırılması için borçludan teminat adı altında para alınıp, bloke edilmesine ilişkin kararın, karar kesinleştiğinde kaldırılmasına ve teminat adı altında alınan paranın davacıya iadesine, yasal olmayan teminat olarak dosyaya bloke edilen para, bir ödeme olmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin davacı talebinin reddine” şeklinde karar verilmesi üzerine; hüküm borçlu vekili ve alacaklı vekili...
Davalı, davacının taşınmazı, üzerinde haciz şerhi olduğunu bilerek satın aldığını, 12.7.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanununun 5. maddesine göre Büyükşehir Belediyeleri ve bunlara bağlı diğer kuruluşlara olan borçlar hakkında oluşturulan uzlaşma komisyonunca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde hacizlerin kaldırılması konusundaki çalışmaların ise devam ettiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davacının davalıdan satın aldığı taşınmaz üzerinde haciz şerhi bulunduğunu bilerek aldığı ve haciz şerhinin kaldırılması konusunda davalıya başvuruda bulunduğunu ispat edemediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....
Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, haczin kaldırılması istemi 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabilir ve bu karar sebebiyle ihalenin feshine ve satışın durdurulmasına karar verilemez (Benzer şekilde Yargıtay 12. HD'nin 11/02/2020 tarih, 2020/559 esas ve 2020/1181 karar sayılı ilamı). Davacı tarafça genel Mahkemede yani Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/157 esas sayılı dosyası ile taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik dava açılmış, Mahkemece satışın durdurulmasına yönelik herhangi bir karar verilmediği görülmüştür....