"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Kimlik hususunda yalan beyanda bulunma HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığa yüklenen ve 765 sayılı TCK'nın 343/1. maddesine uyan kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak suçunun gerektirdiği cezanın türü ve üst sınırına göre; aynı Kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımının suç tarihi olan 11.09.2003 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık, başkasına ait kredi kartını kullanmak, kimliği hakkında yalan beyanda bulunmak HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığa yüklenen hırsızlık,yalan beyanda bulunma ve başkasına ait kredi kartını kullanma suçlarının gerektirdiği cezanın, türü ve süresine göre 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 02.11.2004 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/11/2019 NUMARASI : 2019/727 ESAS - 2019/935 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Haciz İhbarına Karşı Yalan Beyanda Bulunma Nedeniyle) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı İcra Hukuk Mahkemesince verilen karara karşı davacı alacaklı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği düşünüldü; Davacı alacaklı vekili dava dilekçesinde özetle; Eskişehir 5....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Muhkem eşyayı kırarak hırsızlık ve kimliği hakkında yalan beyan HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: I-Sanıklar ..., ..., ... hakkında müştekiler ... ve ...'e yönelik hırsızlık suçları ile sanık ... Yumuşak'ın yalan beyanda bulunma suçu yönünden hakklarında kurulan hükümlerin incelenmesinde: Sanıklar ..., ... ve ...'in, müştekiler ... ve ...'e yönelik eylemlerine uyan 765 sayılı TCK'nın 491/2-son. maddesindeki hırsızlık suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık genel dava zamanaşımının, suç tarihi olan 09.10.2004 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Sanık ......
in, "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma"; sanıklar ... ve ...'in, mağdur ...'a karşı "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçları yönünden kurulan mahkumiyet hükümleri hakkında görüş bildirilmediği anlaşılmakla, belirtilen suçlarla ilgili mahkumiyet hükümleri yönünden ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.04.2011 gününde oybirliği ile karar verildi. 05.04.2011 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ... 'ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ..., ... ve ... müdafii Avukatlar ...’ın yokluğunda, ...'ın yüzüne karşı 07.04.2011 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı....
ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, II- Sanık hakkında yalan beyanda bulunma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince; Sanığa atılı yalan beyanda bulunma suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre; 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımının suç tarihi olan 28.07.2003 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnmaye uygun olarak BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 09.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu oluşur....
suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği somut olayda; sanığa isnat olunan, idari yaptırım gerektiren trafik ceza tutanağı düzenlenmesi sırasında katılana ait kimlik bilgilerinin kullanılmasından ibaret eylemin sadece TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturacağı gözetilmeden ayrıca başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçundan da hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Kişi hüviyet ve sıfatına ilişkin yalan beyanda bulunma kullanılması HÜKÜM : Mahkumiyet Sanığa, yokluğunda verilen hükmün, 18/07/2008 tarihinde tebliğ edildiği adresin, tebligat tarihinde yürürlükte olan, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesinin son fıkrası kapsamında bir adres olmaması karşısında; yapılan tebligat işlemi usulüne uygun olmadığından, 21/06/2012 tarihli temyiz dilekçesinin, öğrenme üzerine süresinde verildiği kabul edilerek yapılan incelemede; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5349 sayılı Kanunla değişik 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "kişi hüviyet ve sıfatına ilişkin yalan beyanda bulunma" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK'nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 06.04.2004...
Sulh Ceza Mahkemesi TARİHİ : 22/03/2012 NUMARASI : 2010/2003 (E) ve 2012/532 (K) SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan Sanık hakkında ödeme emrine ilişkin tebligatı almamak amacıyla kızını evde olmadığına dair yalan beyanda bulunmasına azmettirdiği iddiası ile yalan beyanda bulunma suçundan açılan davada, suçtan doğrudan zarar görmeyen takip alacaklısının katılma hakkı bulunmadığı, kamu davasına katılmasına dair verilen kararın hukuken gerçersiz olduğu anlaşıldığından şikayetçinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 16.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....