Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

E.sayılı dosyası ile takip başlatılmış olduğunu, bu dava ve davaya konu icra takibinin mükerrer olduğunu, B.K m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulu niteliğinde kabul edileceğinden geçersiz olacağını, -muaccel dahi olmasa- alacağın tamamı rehinle temin edilmiş olması nedeniyle, kredi borçlularından birine karşı gayri nakdi kredi bedeli blokesinin talep edilmesi haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddine karar verilmesini ve davacının %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur. Kredi sözleşmesine dayalı davanın açıldığı, davalının süresi içinde itiraz talebinde bulunarak takibi durdukları, süresi içinde yapılan itiraz sonucunda duran takibi devamına yönelik olarak bu davanın açılmış olduğu tartışmasızdır....

    San Ltd.Şti arasında imzalanan 16.11.2017 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesine istinaden kullandırılan rotatif krediler hesabından kaynaklanan ve ödenmeyen davacı banka alacağından müteselsil kefil davalının kefalet limiti oranında ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olduğu, genel kredi ve teminat sözleşmesine dayalı olarak davacı banka tarafından dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredileri kapsamında ödenmeyen davacı banka alacağına ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınarak bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde iflas tarihi itibariyle rotatif krediler hesabından kaynaklanan asıl alacağın 263.753,78 TL işlemiş faizin 198.242,32 TL, BSMV'nin 9.912,11 TL olmak üzere toplam 471.908,21 TL davacı banka alacağının bulunduğu, davalının iflas tasfiyesinin yürütüldüğü Ankara ...İcra (iflas) Müdürlüğünün ... sayılı iflas dosyasına davacı tarafından yapılan alacak kayıt başvurusu üzerine 224.546,50 TL davacı alacağının kabul edilerek 4. sıraya kaydına karar...

      Davacı vekili, harca esas değer olan 8.300 TL. yönünden boçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuş, mahkemece 27.06.2014 gününde davanın kabulüne, davacının 7.700 TL. bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce hükmün onanmasına ilişkin verilen karara karşı davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulmuştur. HUMK’un değişik 440/III-1.maddesindeki karar düzeltme ile ilgili parasal sınırın altında olan davalara ait hükümlerin onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltme yoluna başvurulamaz. Bu nedenlerle davalı vekilince hükme bağlanan 8.300 TL’ye yönelik ilâm ile ilgili karar düzeltme isteminin reddi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin REDDİNE, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        - K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 49.933.00 YTL alacağı olduğu iddiasıyla icra takibi yaptığını, müvekkilinin davalıya karşı böyle bir borcu bulunmadığını, takip dayanağı kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzasının olmadığını sahte olduğunu iddia ederek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini istemiştir. Davalı vekili cevabında, davacının dava dışı ... tarafından kullanılan taşıt kredisi sözleşmesine kefil olarak imzaladığını savunarak davanın reddini istemiştir....

          nın kefaleti genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan 22.12.2008, 19.08.2009 ve 19.09.2009 tarihli kredilere ilişkin olduğu,söz konusu kredi borçlarının tasfiyesi için 09.11.2009 tarihinde "Krediler kapatma tutarı" açıklaması ile 49.000 TL'lik EFT'nin gönderilmesinden bir gün sonra ...'...

            tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Asıl davada davacı vekili, davacı banka ile davalı ... arasında imzalanan kredi sözleşmesine, davalı ...’in kefil olduğunu, bu sözleşmeye dayalı davalılara yönelik başlatılan ilamsız takibin ödeme ile infazen kapatıldığını, ancak bu takipte talep edilmeyen temerrüt faizine ilişkin bakiye alacak nedeniyle 2008/62 esas sayılı takibin başlatıldığını; ayrıca davalı ile davacı banka arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesine dayalı borç nedeniyle 2008/229 esas sayılı takibin başlatıldığını ve her iki takibe de davalılar tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da bozma ilamı doğrultusunda kredi sözleşmesinin aslı getirtilerek imza incelemesi yaptırılmamıştır. Davacı kredi sözleşmesinin fotokopisini ibraz etmiş aslını ibraz edememiştir. Bu durumda davacı kredi sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olmadığının aksini ispat edememiştir. Dava konusuz kaldığından yargılama gideri ile vekalet ücretine davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumuna göre karar verilmesi gerekir. Bu durumda davacı davasını ispatlayamadığından davanın konusuz kalması sebebiyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

                Davalı banka tarafından davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabul edilmediği ve bu hususun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olduğu, bu nedenle mahkememizce kötüniyet tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmakla bu kapsamda yapılan incelemede; davalı banka ile dava dışı şirket arasında 10/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi ile 09/11/2010 tarihli ticari kredi kartı sözleşmesi bulunduğu, genel kredi sözleşmesinde davacının 600.000,00 TL bedelle kefaleti olduğu, ticari kredi kartı sözleşmesinde ise herhangi bir kefaletinin olmadığı, davacı tarafından genel kredi sözleşmesindeki şahsına ait imzaya yönelik herhangi bir inkar bulunmadığı sadece kefalet sözleşmesinin geçerliliğine ilişkin itirazlarının olduğu, 10/04/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde eski sözleşmelere atıf yapan ve kefilleri somut olayda olduğu gibi eski tarihli ticari kredi kartı sözleşmesine konu borçlardan sorumlu kılan herhangi bir düzenlemeye...

                  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalının müvekkili hakkında kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlattığını, ancak kredi sözleşmesinin kefil kısmındaki müvekkiline atfen atılan imzanın müvekkili eli ürünü olmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

                    İcra Müdürlüğü'nün 2012/2346 ve 2012/2375 Esas sayılı dosyalarında davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davalının kredi çektiğini ve kefil olduğunu, kredi kullanmadığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep ettiği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Kars 2. İcra Müdürlüğü'nün 2012/2346 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı alacaklı Ziraat Bankası tarafından borçlular Muharrem Matsar, Mahmut Matsar, Çetin Omur, T1 Latif Kartay, Muhuttin Karakoç aleyhine 28/10/2000 tanzim tarihli Tarımsal Kredi İkraz Sözleşmesine dayalı toplam 46.796,86 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, 26/3/2014 tarihli haciz tutanağında borçlu T1 "ben kimseye kefil olmadım, hiçbir yere imza atmadım, borcu ödeyecek gücüm yoktur" şeklindeki beyanının tutanak altına alındığı anlaşılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu