"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava, genel kredi sözleşmesi ile dava dışı bankadan kullanılan kredi borcunun kefil olan davacı tarafından ödenmesi nedeniyle diğer kefil ...’dan ve asıl borçlu ...’dan rücuen tahsili için başlatılan icra takiplerine itirazın iptali istemine ilişkindir. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 günlü ve 2014/1 sayılı kararı uyarınca Banka ve finans kuruluşlarından kullandırılan genel veya ticari kredi sözleşmelerinden kaynaklanan itirazın iptali ve menfi tespit davaları sonunda verilen hüküm ve kararların temyizen incelenme görevi 19.Hukuk Dairesi’nindir. Ne var ki 19. Hukuk Dairesi’nce görevsizlik kararı verildiğinden görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Yargıtay 1. Başkanlığı’na gönderilmesi gerekir....
Kredi sözleşmeleriyle, bankalar müşterilerine ödünç para vermekte ve sözleşmede tespit edilen oranda işletilen faiz ile birlikte parayı müşteriden talep etmektedir. Ödünç para verilmesi ediminin karşılığı, ödenmesi gereken ana para faizidir. Faiz oranı kredi sözleşmesinde açıkça belirtilmemiş olsa bile, bu sözleşmeler geçerlidir. Bu durumda, ödünç para verilmesine dair sözleşmelerde, anapara faizinin kredi sözleşmesinin asıl edimlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, kredi sözleşmesinin asli edimi olan faiz oranlarının haksız ve fahiş olduğuna ilişkin iddialar yönünden genel işlem koşulları denetiminin yapılması isabetli değildir....
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı (devredilen banka ile davalı ... arasında bilâ tarihli ve 4.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin akdedildiği, işbu genel kredi sözleşmesi uyarınca davalı asıl borçluya nakdi krediler kullandırıldığı, ancak davalının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının sözleşmede kararlaştırılan şekilde davacıya geri ödeyemediği, bu durum üzerine davacı (devredilen banka) tarafından kredi hesabının ... 15....
Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini davalıların müşterek müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, söz konusu kredi sözleşmesine istinaden dava dışı şirkete kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalı kefillerin itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali takibin devamı ile davalılar aleyhine tazminata karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava dışı şirketin kullandığı kredilerinin dayanağı genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla herhangi bir imzasının bulunmadığını, genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla takip talebinde talep edilen %32 faiz oranının fahiş olduğunu savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir....
Sözün özü davacı, imzasının olduğu 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden ve temerrüdü halinde sonuçlarından sorumludur. Sonradan imzalanmış 12/07/2018 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacının imzası olmadığından (ki bu sözleşme ile ilgili düzenlenmiş bonoda da davacının herhangi bir imzası olmadığından ve böylelikle her sözleşme için ayrı bir bono düzenlendiği anlaşıldığından) bu sözleşmeden dolayı davacı sorumlu tutulamaz. Davacının imzasının olduğu 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde imzası var diye sonradan düzenlenen yeni bir kredi sözleşmesi olan 12/07/2018 tarihli sözleşmeden dolayı davacı sorumlu tutulamaz....
Şubesi ile ...., ...., .... arasında 20.000.000,00 TL limitli 12/07/2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmede sadece ... 'nun kefil olarak imzasının olduğu, davacı ... 'ın bu sözleşmede herhangi bir kefalet imzasının olmadığı, kredi kullanan şirketlerden .... nin 19/09/2013 tarihli, .... nin ise 23/05/2014 tarihli ticaret sicili gazetelerinde kuruluşlarının yayınlandıkları, 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığında bu iki şirketin henüz kurulmamış oldukları anlaşılmıştır. Davacının kefalet imzasının olduğu 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde, sonradan imzalanacak kredi sözleşmelerinden veya limit artırımlarından davacının sorumlu olacağına ilişkin bir hükmün olmasının mümkün olmadığı ve zaten bu yönde bir hükmün de olmadığı anlaşılmıştır. Sözün özü davacı, imzasının olduğu 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden ve temerrüdü halinde sonuçlarından sorumludur....
Şubesi ile ...., ...., .... arasında 20.000.000,00 TL limitli 12/07/2018 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmede sadece ... 'nun kefil olarak imzasının olduğu, davacı ... 'ın bu sözleşmede herhangi bir kefalet imzasının olmadığı, kredi kullanan şirketlerden .... nin 19/09/2013 tarihli, .... nin ise 23/05/2014 tarihli ticaret sicili gazetelerinde kuruluşlarının yayınlandıkları, 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığında bu iki şirketin henüz kurulmamış oldukları anlaşılmıştır. Davacının kefalet imzasının olduğu 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde, sonradan imzalanacak kredi sözleşmelerinden veya limit artırımlarından davacının sorumlu olacağına ilişkin bir hükmün olmasının mümkün olmadığı ve zaten bu yönde bir hükmün de olmadığı anlaşılmıştır. Sözün özü davacı, imzasının olduğu 27/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden ve temerrüdü halinde sonuçlarından sorumludur....
Davacı tarafından 17.07.2012 tarihinde genel kredi sözleşmesine 24.04.2014 tarihli genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olunduğu, davalı banka tarafından keşide edilen Beşiktaş ... Noterliğince düzenlenen 28.06.2018 tarihli ... yevmiye nolu ihtarnamenin davacı hakkında da keşide edildiği, Konya ... İcra Dairesinin ......
Davalı vekili, müvekkili banka ile asıl takip borçlusu... arasında 3 adet Genel Kredi Sözleşmesi bulunduğunu, bunları davacının da kefil sıfatıyla imzaladığını, asıl borçlunun gerek taksitli ticari kredi için, gerekse KMH hesabından kaynaklı borcunu ve tazmin edilen çek bedellerini vadesinde ödememiş olup, anılan kredilerin tasfiye hesaplara alınarak kanuni takibe intikal ettirildiğini, davacının da müşterek borçlu - müteselsil kefil sıfatıyla anılan bu kredi borçlarından sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 12.3 maddesinde masraflar ----- tahsil olunacağının açıkça yazılı olmadığını,----tek taraflı tahsilinin genel işlem şartına açıkça aykırı olduğunu, tahsil edilen kredi limit tahsis ücretinin iadesi gerektiğini belirtmiş; davanın reddine, davacının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, davacı ile akdedilen ticari kredi nedeniyle kredi limit tahsis ücreti adı altında yapılan kesintilerin iadesi için başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir....