Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gereken davalı bankanın bu yükleniminin doğal sonucu olarak kredi tesisinden önce inşaat şirketinin mülkiyetinde görünen bu taşınmazı temlik edip etmediğini ve içinde oturan kişinin ne sıfatla burada bulunduğunun tüm yönleriyle ve nitelikleriyle incelediği , sözleşmenin imzalanmasından önce satış borcu bulunup bulunmadığını tespit edip ona göre taahhüt altına girdiğinin, inceleme yaparak krediye uygun ve avantajlı olduğunu gördükten sonra ipotek tesis ederek kredi verdiğinin somut olayda kanıtlanamadığı aksine bu yükümlülüklere uyulmadığı görülmektedir. Ancak davada yargılama konusu yapılan davalı yararına tesis edilen ipoteğin içerdiği borcun varlığına ilişkin bulunmayıp davacı ile davalı yüklenici arasında yapılan konut satış sözleşmesinin ayıpsız olarak ifasına ilişkindir....

imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin hukuken geçerli olmadığının kesinleştiğini, geçersiz sözleşme uyarınca davalının satış bedeli olarak aldığı parayı iade etmesi gerektiğini ileri sürerek sözleşmedeki satış bedelinin dava tarihideki değeri belirlenerek fazla hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL alacağının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

    Mahkemece; "Davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan gerçek bir alacağının bulunduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, iptali istenen tasarruf işlemi 17.12.2015 tarihli olup, borcun dayanağı olan genel kredi sözleşmesinin 17/10/2014 tarihli olup, tasarruf işleminin borun doğumundan sonra yapıldığı, icra dosyası kapsamındaki borçlunun haczi kabil mal bulunmadığına dair haciz tutanaklarının geçicici aciz vesikası hükmünde olduğu, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki satış bedeliyle, bilirkişi raporuyla belirlenen gerçek satış değeri arasında fahiş fark olduğu, gerçek değerinin çok altında bir bedelle satıldığı, tasarruf işleminin alacaklıları zarara uğratma kastıyla yapıldığı" gerekçesi ile; Davanın KABULÜ İLE; İstanbul 9....

    ın borca batık olduklarını ve mali durumlarının bozuk olduğunu bilebilecek durumda olduğu, hisse devirlerinin davacı alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı ve şartları oluştuğundan İİK.nun 277. ve 280. maddesi uyarınca iptale tabi bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesi ise asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise devralan davalı ...'un yabancı uyruklu olduğu, tapudaki devirden önce aralarında Kuşadası 2. Noterliğinin 22/05/2006 tarihli ve 6460 yevmiye nolu işlemi ile dava konusu taşınmaz için Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi yapıldığı, bu satış vaadinin resmi şekilde yapıldığı, satış vaadinin ve satışın senetlerin tanzim tarihlerinden önce olduğu, ayrıca kredi sözleşmesinin düzenleme tarihinin 17/11/2006 tarihi olduğu, satış vaadinin ise kredi sözleşmesinden önce 22/05/2006 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla tarihler itibariyle satış vaadinin borcun doğumundan önce yapıldığı, davalı ...'...

      Noterliği'nin 19/01/1998 tarihli satış vadi sözleşmesi ile satmayı taahhüt ettiğini, muris ile davalı arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin doğru olduğunu ancak davalının sözleşme şartlarını yerine getirmediğinden fesih olduğunu, davalıya tapuda ferağ verilmeden murisinde 08/04/2006 tarihinde vefat ettiğini, taşınmazın 3/4 hissesinin mirasçılar olarak adlarına intikal yapıldığını 06/06/2006 tarihinde dava dışı Gazanfer Mürşit ve Dimitri Angelidis'e satıldığını, 1/4 hissesini alan davalının geçersiz satış vaadi sözleşmesine dayanarak İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki 2006/505 Esas sayılı dosyasıyla tapu iptal ile davalı T4 tesciline karar verildiğini haricen öğrendiklerini kesinleşen bu karardan görüldüğü üzere satış vaadi sözleşmesinin feshedildiği gerçeğinin tartışılmadığını, buna ilişkin delillerinin Kadıköy 17....

      Davacı vekilinin diğer temyiz itirazına gelince; Satış vaadi sözleşmeleri; Türk Borçlar Kanununun 237.maddesi, Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri gereğince; noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen, kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir. Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Bu bağlamda satış vaadi sözleşmesi geçerli olmakla birlikte, davalı yüklenici vaat olunan taşınmazın maliki olmadığından aynen ifa mümkün değildir. Bu durumda vaat alacaklısı davacı, aynen ifa yerine davalı yükleniciden tazminat talep edebilir. Burada talep edilecek tazminat, davacı alacaklının müspet zararının karşılığıdır. Müspet zarar; aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır....

        ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur....

        bağlı kredi ilişkisi bulunacağını ve bu durumda ilişkide iki taraf bulunduğunu, konut satış sözleşmesinin kredi veren tarafından finanse edildiği ve kredi verenin satıcının hizmetlerinden yararlandığı hallerde bağlı kredi ilişkisi bulunduğunun kabul edileceğini, tüketici ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun kabul edileceğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T6 Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunduğunu, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının...

        edilen rehin kaydından haberdar olduklarını, bu rehine ilişkin 25.06.2021 tarihinde İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Dairesi'nin 2021/ 875 E....

        İlk derece mahkemesince; "...Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacı ile davalı T5 A.Ş arasında imzalanan 14.03.2016 tarihli 104- 333167 Kredi Referans nolu 313.104,00 TL bedelli konut finanasmanı sözleşmesinin ve davacı ile Davalı T8 A.ş. arasında imzalanan Beyoğlu 11. Noterliğinin 11.03.2016 tarih ve 04513 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshine, 280.356,92 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı T5 kullandırılan kredi miktarı (313.104,00 TL) ile sınırlı sorumlu tutulmasına, Fazlaya dair talebin reddine, ..." karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

        UYAP Entegrasyonu