Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sadece ipoteğin fekkini talep etmediğini, aynı zamanda tapunun hacizlerden ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edildiğini, nitekim müvekkili tüketici olup, genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, genel kredi sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklı borç ya da alacağın varlığı konusunda herhangi bir talepte de bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de, bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebini dahi görmediğini, talep konusu sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını,...

bulunacağını ve bu durumda ilişkide iki taraf bulunduğunu, konut satış sözleşmesinin kredi veren tarafından finanse edildiği ve kredi verenin satıcının hizmetlerinden yararlandığı hallerde balğı kredi ilişkisi bulunduğunun kabul edileceğini, tüketici ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun kabul edileceğini, adi yazılı şekilde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının adi yazılı satış vaadi sözleşmesinden doğan taleplerini yalnızca davalı T6 Koza'ya karşı ileri sürebileceğini, 30.9.1988 tarihli, 1987/2 esas, 1988/2 karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) kararı gereğince de ipoteğin fekkinin talep edilemeyeceğini, adi yazılı satış sözleşmesinin imza tarihinde taşınmaz üzerinde ipotek bulunmadığını, ipoteğin tesisi esnasında taşınmazın davacıya satıldığının müvekkili tarafından bilinmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu...

Noterliğinde düzenlemiş olan taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin konusunun taşınmaz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davası kesinleşmiş, üçüncü kişi olan davalılara satış yapılarak taşınmaz adlarına tescil edildiğinden satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı kalmamıştır. Taşınmazın, satış vaadi sözleşmesi şerhi ile birlikte satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmayan davalılara satılmış olması davacılara artık ifa olanağı kalmayan bu sözleşmeye dayanarak tescil isteme hakkı vermez. Davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile satış vaadi sözleşmesinin konusunun dava konusu taşınmaz olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; davanın konusu 443 ada 14 parsel sayılı taşınmazda vaat borçlusu dava dışı ...'...

    Buna göre bağlı kredi sözleşmesi, tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmelerdir. Aynı maddenin 4. fıkrasında bağlı krediden sorumluluğu düzenlenmiştir. Buna göre mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin sadece ipoteğin fekkini talep etmediğini, aynı zamanda tapunun hacizlerden ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talep edildiğini, nitekim müvekkili tüketici olup, genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi, genel kredi sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmediği gibi, bu sözleşmeden kaynaklı borç ya da alacağın varlığı konusunda herhangi bir talepte de bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında, davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını belirtmiş ise de, bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebini dahi görmediğini, talep konusu sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını...

    ın vefatından sonra dava konusu 335 parsel üzerinde muris ... mirasçıları ... ve ... adına tescil edildiğini, satış işleminin gerçek olmadığını, muvazaalı olduğunu, bu vekaletnamenin kötüye kullanılmak suretiyle vekil ... ile davacı arasında yapılan tüm satış işlemleri ve satış vaadi sözleşmesi işlemlerinin iş birliği içinde danışıklı olarak gerçekleştirildiğini, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı taraf satış vaadi sözleşmesinin iptali için ayrıca dava açmış, ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/224 Esas, 2013/177 Karar sayılı ilamı ile; hukuki yarara ilişkin dava şartı bulunmadığından davalarının reddine karar verilmiştir. Mahkemece; davaya konu ... ....

      San ve Tic. A.Ş adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu bağımsız bölüm üzerinde davalı Alternatif Bank A.Ş adına kayıtlı 27/02/2013 tesis tarihli 4657 yevmiye numaralı 12.000.000,00 TL değerindeki ipoteğin ve T7 adına kayıtlı haciz ve hacizlerin fekkine " şeklinde karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı T7. Vekili istinaf dilekçesi ile; tapuya şerh edilmemiş bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, hukuken geçersiz olduğunu, davalı Müvekkil Bankanın, davacı ile diğer davalı T5 Tic A.Ş....

      Nitekim taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte taşınmaz hisselerinin davalı-birleşen davacılara ait olduğu ve davalı-birleşen davacıların da taleplerini taşınmaz satış vaadi sözleşmesi üzerinden yönelttiği, satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan bedele göre kâr mahrumiyeti talebinde bulundukları, dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi üzerinden yorumlanması gerektiği anlaşılmıştır. Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmaz ise TMK'nun 706, TBK'nun 237. (BK.'nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır....

        Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tarafların kabulünde bulunan 10/05/2007 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen satış vaadi sözleşmesinin TBK’nın 237/2. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmediği için geçerli olmadığı, tapuda sonradan devir yapılmış olsa dahi, başlangıçta geçersiz olan adi sözleşmenin geçerli hale gelmeyeceği, ayrıca taşınmazların tapu sicilinde resmi şekilde yapılan devri konusunda alıcı davacı tarafından taşınmazların tapu siciline adi şekilde yapılan sözleşme ile şerh konulduğunun iddia ve ispat edilemediği, dolayısıyla geçersiz olan bir sözleşmeye dayalı olarak kira kaybına ilişkin alacak istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Şubesinden kullandığı kredi borcunu erken kapattığını, davalının bankanın erken kapama komisyonu ve ... adı altında 10.01.2013 tarihinde 8.645,01 TL tutarında yasal dayanağı olmayan para tahsil ettiğini, yapılan bu kesinti genel kredi sözleşmesinin değişik maddelerine dayandırılsa da anılan maddelerin tamamı TBK 20. vd. maddelerine ve TTK 54/F maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek genel kredi sözleşmesindeki bu hükümlerin genel işlem şartları niteliğinde olması dolayısıyla kesin hükümsüzlüğünün tespiti ile, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalarak erken kapatma işlemi sırasında kesilen 8.645,01 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin aylık taksit ödemeli ticari kredi olduğunu, davacının söz konusu krediye ticari mesleki faaliyetinin finansmanı ve gayrimenkul ticari faaliyetinde kullandığını, bu nedenle davanın görülmesinde ......

            UYAP Entegrasyonu