"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAYRİMENKUL SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYALI -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 16.01.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 23. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 23. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,06.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava,satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Kaynağını Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu’nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun 706 ve Noterlik Kanunu’nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Davacı, 4.6.1996 tarihinde noterde düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalılardan ......
Davalı ... vekili, müvekkilinin 25.03.2008 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile borçludan daire aldığını ancak bedel ödenmesine rağmen dairenin teslim edilmemesi üzerine dava konusu dairenin satışının yapıldığını, muvazaa söz konusu olmadığından, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur Davalı ..., davalı ...'ye bir başka daireyi satma taahhüdünde bulunduğunu teslim edemeyince dava konusu taşınmazı teklif ettiğini, taşınmaz bedeli olarak 34.000 TL ile banka borcunun ödendiğini kalan kısmın parçalar halinde ödendiğini belirtmiştir. Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmaz satışının mal kaçırma amacı ile yapılmadığı, gayrimenkul satış sözleşmesi tarihinin borcun doğumundan önce olduğu akdin muvazaalı olduğunun söylenmesinin mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacı, dava konusu taşınmazı noterde düzenlenen düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile Gerekse harici gayrimenkul satış, zilyetlik ve tasarufluk sözleşmeleri ile 20.12.1999 tarihinde davalıdan satın almıştır. Davacı ile davalı arasında yapılan 20.12.1999 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, taraflarını bağlayan hukuken geçerli bir sözleşmedir. Davalı satıcı sözleşmedeki edimini yerine getirmemiştir. Dava konusu taşınmaz dava dışı belediye tarafından kamulaştırılması üzerine mahkeme kararı ile taşınmazın davalı ve diğer dava dışı hissedarlar adına olan paylarının iptali ile belediye adına tesciline karar verildiği gibi Kamulaştırma nedeni ile davalı adına 114.253,13 Tl nin ödenmesine karar verildiği anlaşılmıştır....
Davacı tarafça her ne kadar dava dilekçesi ile davaya konu ettiği gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespiti gibi hukuki nitelendirme de bulunmuş ise de, hukuki nitelendirme re'sen gözetilmesi gereken bir husus olup, mahkemece talebin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmenin iptali talebine yönelik olduğu değerlendirilmiştir. Davacı asil tarafından Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2010/534 Esas sayılı dava dosyası ile davalı T2 aleyhine davalının edinimini yerine getirmediği iddiasına dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olarak dava açıldığı, mahkemece davacının davasının 19/10/2012 tarih ve 2010/534- 2012/366 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, davacı vekilince kararın temyiz edildiği, Yargıtay 13....
Davacı tarafça her ne kadar dava dilekçesi ile davaya konu ettiği gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespiti gibi hukuki nitelendirme de bulunmuş ise de, hukuki nitelendirme re'sen gözetilmesi gereken bir husus olup, mahkemece talebin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile sözleşmenin iptali talebine yönelik olduğu değerlendirilmiştir. Davacı asil tarafından Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 2010/534 Esas sayılı dava dosyası ile davalı T2 aleyhine davalının edinimini yerine getirmediği iddiasına dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkin olarak dava açıldığı, mahkemece davacının davasının 19/10/2012 tarih ve 2010/534- 2012/366 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, davacı vekilince kararın temyiz edildiği, Yargıtay 13....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar-birleştirilen dava davalıları vekili tarafından, davalılar-birleştirilen dava davacıları aleyhine 12.06.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil, birleştirilen davada satış vaadi sözleşmesinin iptali talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen 02.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar-karşı davalılar ... vd. vekili ile davalı-birleştirilen dava davacısı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava satış vaadi sözleşmesinin iptali istemlerine ilişkindir....
e temlik etmeyi vaat ve taahhüt ederek gayrimenkul üzerindeki her türlü mülkiyet, zilliyet ve intifa haklarını da kendisi devir ve temlik ederek bedeli peşin aldığını" belirtmiştir. ... Noterliği'nin 27.01.1970 tarihli ... yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile ..., "... Noterliği'nin 13.11.1964 tarihli 15351 sayılı re'sen gayrimenkul satış vaadi mukavelesi ve vekaletname ile sahibi bulunduğu 700 ada 32 sayılı parseldeki hak ve hisselerinin tamamını Mustafa Adanalı'ya 7500 TL bedel mukabilinde satmayı vaat ve taahhüt ettiğini, bedelinin tamamını alarak iş bu hisseyi alıcıya terk ve teslim ettiğini" belirtmiştir. Satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazın zilyetliğinin vaat alacaklısına devredildiği belirtildiğinden zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez....
Noterliği'nin 02/02/2018 tarih ve 9018- 9019 yevmiye numaralı işlemleri ile satış vaadi yapılmış ve bu satış vaadinin tapuya da şerh edildiğini, yapılan işlemin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı T8 hem vekil hemde satış vaadi olan taraf olarak haksız işlem yapıldığını, bu satış vaadinin geçerliliğinin olmadığını, müvekkillerin T8'e satış vadetmediklerini ve bir para da alınmadıklarını, yine satış vaadi yapan vekillerine de noterden işlem için bir talimat vermediklerini, T8 ve işlemi yapan vekil hem müvekkillerin hem de diğer hissedarların verdiği vekalet ilişkisini kötüye kullandığını, davalı ve işlemde 3. Kişi olarak gözüken T8 aynı zamanda vekil olarak da müvekkilleri temsil ettiği için hem gayrimenkulün değerinin satış vaadinde gösterilenden daha fazla olduğunu bildiğini hem de satış vaadi eden vekili kendisinin ayarladığını ve beraber hareket ettikleri için vekilin kötü niyetini bildiğini, bu nedenle davanın kabulü ile dava konusu Üsküdar 6....
Davacı vekilinin diğer temyiz itirazına gelince; Satış vaadi sözleşmeleri; Türk Borçlar Kanununun 237.maddesi, Türk Medeni Kanununun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri gereğince; noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen, kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir. Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaat borçlusunun satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmez. Bu bağlamda satış vaadi sözleşmesi geçerli olmakla birlikte, davalı yüklenici vaat olunan taşınmazın maliki olmadığından aynen ifa mümkün değildir. Bu durumda vaat alacaklısı davacı, aynen ifa yerine davalı yükleniciden tazminat talep edebilir. Burada talep edilecek tazminat, davacı alacaklının müspet zararının karşılığıdır. Müspet zarar; aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır....