Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili davacı ve davalı arasında yapılmış, 6098 sayılı TBK'nın 2.kısmında 207- 281.maddeleri arasında düzenlenen menkul ve gayrimenkul satış sözleşmesi ile diğer satış sözleşmesinin söz konusu olmadığı, 282- 284.maddeleri arasında düzenlenen mal değişim sözleşmesi bulunmadığı, 285- 298.maddeleri arasında düzenlenen bağışlama sözleşmesi bulunmadığı, 379- 392.maddeleri arasında düzenlenen ödünç sözleşmesi bulunmadığı, 393- 447.maddeleri arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesinin bulunmadığı, 448- 460.maddeleri arasında düzenlenen pazarlamacılık sözleşmesi bulunmadığı, 461- 469.maddeleri arasında düzenlenen evde hizmet sözleşmesi bulunmadığı, 502- 514.maddeleri arasında düzenlenen vekalet sözleşmesinin bulunmadığı, 526- 531.maddeleri arasında düzenlenen vekaletsiz iş görmenin söz konusu olmadığı, 555- 560.maddeleri arasında düzenlenen bir havale ilişkisinin bulunmadığı, 581- 603.maddeleri arasında düzenlenen kefalet sözleşmesi bulunmadığı, 607- 619.maddeleri...
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 14.03.1974 günlü biçimine uygun düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine ve 21.02.2007 tarihinde davalı ... tarafından diğer davalılar lehine tapuda gerçekleştirilen temliki işlemin muvazaalı olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve (murisleri adına) tescili istemine ilişkindir. Bir kısım davalılar, satış vaadi sözleşmesinin tanzim tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca tapuda iyiniyetli malik olarak mülkiyet hakkını edindiklerini söyleyerek davanın reddini istemişlerdir. Davalı ..., satış vaadi sözleşmesinin tanzim tarihi ile dava tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca satış vaadi sözleşmesinin tarafı olan murislerin davacılar haricinde başka mirasçılarının da bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava kabul edilmiş, ...ilçesi, ...köyü, 92 parselde davalılar ..., ..., ..., ... ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Dava, taraflar arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olarak açılan davada Bakırköy 5. Tüketici ve Bursa 6. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir....
Şti. adına yapıldığını, gayrimenkul satış sözleşmesinin 3. maddesi gereğince müvekkiline çek keşide edildiğini, ödemelerin bir kısmının yapıldığını, ancak davalıların bakiye 120.000,00 TL'yi müvekkiline ödemediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 120.000,00 TL'nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.. Davalı ... Ltd. Şti. ve ... vekili, satış bedelinin ödendiğini savunmuştur. Davalı ... ... vekili ise, müvekkilinin satış sözleşmesini tanık sıfatıyla imzaladığını, borçla ilgisinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; uyuşmazlık konusu harici gayrimenkul satış sözleşmesinin 19/10/2006, tapuda yapılan satışın ise 11/09/2006 tarihli olduğu, gayrimenkul satışına ilişkin resmi senette davacının satıcı, davalı şirket adına diğer davalı ...'...
hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi ve 19/04/2018 tarihli protokol, 22/07/2018 tarihli ve AD01- 14214AA numaralı Hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi ve 22/07/2018 tarihli protokol, 08/06/2019 tarihli ve 1 numaralı protokolün geçersiz olduğunun tespitine, müvekkili ile davalı firma arasında düzenlenen yukarıdaki 3 adet hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi ile protokollere istinaden davalıya satış bedeli olarak ödenen toplam 45.600,00- TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Akbank T.A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile Garanti Koza arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını, huzurdaki davada müvekkili tarafından davacıya verilmiş bir konut kredisi bulunmadığından dava konusu ihtilafta bağlı krediden de bahsedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, konut satış sözleşmesinin bizzat satıcı tarafından finanse edildiği hallerde satıcı ile tüketici arasında bağlı kredi ilişkisi bulunacağını ve bu durumda ilişkide iki taraf bulunduğunu, konut satış sözleşmesinin kredi veren tarafından finanse edildiği ve kredi verenin satıcının hizmetlerinden yararlandığı hallerde bağlı kredi ilişkisi bulunduğunun kabul edileceğini, tüketici ile banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde belirli mal veya hizmetin adının açıkça anılması durumunda da ekonomik birlik ve bağlı kredi bulunduğunun...
Davaya dayanak satış vaadi sözleşmesi ile de davalılar Yaşar, İsmet, Gülcan, Fatma ve ... (satış vaadi borçluları), davacı ...’a (satış vaadi alacaklısına) dava konusu 704 ve 705 parsellerde miras hak ve hisselerinin tamamını 500.000.000 TL’ye satmıştır. Menderes Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/429 E. - 421 K. sayılı veraset ilamına göre davacı ve davalıların Hasan ...’ın mirasçıları oldukları görülmektedir. Başka bir deyişle gerek satış vaadi borçluları davalılar, gerekse de davacı taşınmazın elbirliği ortaklarından olup, davacının tereke dışında üçüncü bir kişi olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunduğundan, mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....
AŞ’nin her türlü işlemden ve ön satış sözleşmelerinden haberdar olup, kabulü dışında işlem yürütülmesinin mümkün olmadığını, davalıların, ön satış sözleşmesi ve bu doğrultuda nihai satış bedelinin tamamını aldıkları halde 7 ay sonraki güncel fiyat üzerinde müvekkilini satış yapmaya zorladıklarını, Davalı ... AŞ’ye 31/12/2015 tarihinde (Ön satış Formunda kararlaştırılan) nihai satış bedeli olan 2.890.000,00 TL'nin ödendiğini, müvekkilinin, gayrimenkul bedeli için ... Kurtköy Şubesinde kredi kullandığını ve ...'ın 2.890.000,00 TL'yi 31/12/2015 tarihinde sözleşme no: ......
Katında bulunan 67 nolu mesken nitelikli bağımsız bölümün müvekkilinin eşi adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmaz üzerine üçüncü kişinin borcu sebebiyle davalı banka lehine genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak 1.260.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, sonrasında bu ipoteğin bedelinin 640.000,00 TL artırılarak ek bir ipotek tesis edildiğini, ipotek artırım işlemi için müvekkilinin eşi ... ile yeni bir kefalet sözleşmesi yapılıp kefaletin tutarının artırıldığını, tesis edilen ek ipotek ve imzalanan kefalet sözleşmesi evlilik birliği içerisinde gerçekleştirilmiş olup müvekkilinin açık rızasının alınmadan yapıldığını, verilen kefalete dayanılarak yapılan ek ipoteğin davalı banka tarafından İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine konu edildiğini, söz konusu icra takibine konu olan bu ipoteğin ve dayanağı olan kefalet sözleşmesinin müvekkilinin rızası alınmadan tesis olması sebebiyle kaldırılması...
Bu nedenle taraflar arasındaki harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin hukuken geçerli olduğundan söz edilemez.Yüksek Yargıtay emsal içtihatlarında da istikrarlı olarak vurgulandığı üzere geçersiz niteyikteki harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi taraflar için resmi nitelikte kanuna uygun yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerde olduğu gibi aynı nitelikte hak ve borç doğurmayacağından,harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinde taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilirler. Bu nedenle harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart hükmünün ifasını yasal olarak davacının talep etme hakkı bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur....