Bu yargılama sırasında mahkemece, 5.10.1988 tarihli ve 1988/320 sayılı yazı ile taşınmazın tapu kaydı üzerine 7.10.1988 tarihli, 4289 yevmiye no'lu tedbir şerhi işlendiği, ancak sağ olan mirasçıların itirazı üzerine 18.11.1993 tarihli, 4939 yevmiye no'lu işlemle Karakin Jamgoçyan’ın payı dışındaki paylarda tedbir şerhinin terkin edildiği anlaşılmıştır. Ancak mahkemece verilen kararla artık söz konusu payın mülkiyeti Hazineye nakledilmiş olmakla tedbirin varlığında hukuki yarar bulunmadığından, tedbirin kaldırılması yönündeki davacı isteminin hüküm altına alınması yerine reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 1.6.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Maddesi uyarınca taşınmaz maliki hakkında gaiplik kararı verilmesi ve taşınmazın satış bedelinin Hazineye irat olarak kaydedilmesi istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesinin Dairemizin görevi dışında olup 1. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 1/4/2015 tarihli ve 6644 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 08/07/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 02/04/2015 NUMARASI : 2014/554-2015/293 Dosya kapsamına, iddia ve savunmaya, mahkemece kabul edilen hukukî niteliğe göre uyuşmazlık, TMK'nın 588. maddesi uyarınca taşınmaz maliki hakkında gaiplik kararı verilmesi ve taşınmazın satış bedelinin Hazineye irat olarak kaydedilmesi istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesinin Dairemizin görevi dışında olup 1. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 1/4/2015 tarihli ve 6644 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 08/07/2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Hukuk Dairesinin 22/09/2010 tarih, 2010/11290 esas ve 2010/15137 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere TMK'nun 32. maddesi uyarınca ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa gaiplik kararı verilebileceği, hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin 1973 doğumlu olup ölümü hakkında kuvvetli olasılık ve gaip olduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığı anlaşılmakla bir kimsenin sadece bulunduğu yerin bilinmiyor ya da bulunamıyor oluşunun gaiplik kararı verilmesi için yeterli olmadığı, gaipliğine karar verilmesi halinde ileride telafisi mümkün olmayan hallerin meydana gelebileceği de gözetilerek, yerel mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 8.HD 2017/7086 E.-2018/9378 K., Yargıtay 2....
Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 22/06/2000 tarih, 2000/386 E.-2000/571 K. sayılı kararı ile K.. D..’nın kayyım olarak atandığı, dava konusu taşınmazların Kayseri 1.Satış Müdürlüğü’nün 2004/27 E. sayılı dosyası üzerinden ihale ile satıldığı, kayyımla idare edilen maliklerin payının karşılğı 68.117,15-TL’nin kayyımlık büro hesabına yatırıldığı, kayyımla idare süresinin dolduğu ileri sürülerek gaiplik kararı verilmesi ve satış dosyasından tahsil edilen 68.117,15-TL ve yasal faizinin Hazine’ye irat kaydedilmesi isteğiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten de; 1481 ada 16, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazlar için 22/06/2000 tarihinde karara bağlanan Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/386 E.-2000/571 K. sayılı dosyası ile K.. D..’nın, Hazine’nin hak ve menfaatlerini koruma amacıyla temsil kayyımı olarak atandığı dosya kapsamı ile sabittir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK İLE BİRLİKTE HAZİNEYE İRAT KAYDI Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 402 ada 13 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından ... eşi ...’e Karadeniz Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 06.03.2003 tarih ve 2003/68 Esas, 2003/168 Karar sayılı ilamı ile Karadeniz Ereğlisi Mal Müdürünün kayyım tayin edildiğini, ortaklığın giderilmesi davası sonunda taşınmazın satıldığını, kayyım atanan ... eşi Hikmet’in payına düşen bedelin kayyımlık bürosu hesabına yatırıldığını, 10 yıllık kayyım ile idare süresinin dolması nedeniyle 4721 sayılı TMK'nın 588. maddesindeki şartların oluştuğunu ileri sürüp Mehmet eşi ...’in gaipliğine karar verilerek, kayyım adına yatırılan satış bedelinin Hazineye irat kaydına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ve Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesince, ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, gaiplik kararı verilmesi ve gaibin malvarlığının Hazineye devri istemine ilişkindir. Polatlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, HMK'da, gaiplik kararı verilmesinin çekişmesiz yargı işi sayıldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Polatlı Sulh Hukuk Mahkemesince ise davanın TMK'nın 588. maddesinden kaynaklandığı ve taşınmazın aynına yönelik olduğu gerekçesiyle karşı, görevsizlik kararı verilmiştir. 4721 sayılı TMK'nın 32 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında görevli mahkeme, HMK'nın 382/2-(a/4). maddesi uyarınca, sulh hukuk mahkemesidir. Ancak, somut olayda davacı Hazine, gaiplik kararı verilmesi ve son mirasçı sıfatıyla malvarlığının Hazineye devri isteminde de bulunmuştur....
, haber alamadığı bir kişinin ölümünü ispatlamasını beklemenin mantıkla bağdaşır bir durum olmadığını, yerel mahkemenin bu kararı doğru kabul edilirse, kendisinden uzun zamandan bu yana haber alınamayanlar açısından gaiplik müessesesinin uygulanmasının kesinlikle mümkün olmayacağını; kanunda gaiplik müessesesinin uygulanabileceği iki durumun seçimlik olarak sayılmış olup; gaiplik kararı verilebilmesi için ya ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmak ya da kendisinden uzun süredir haber alınamaması gerektiğini, bu sayılan iki durumdan herhangi birisi gerçekleşirse gaiplik kararı verilebileceğini, somut olayda tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere gaipliğine karar verilmesi istenen T3'den yaklaşık 30 yıldan daha uzun süredir haber alınamadığını, gaipliğine karar verilmesi istenen şahısla ilgili yapılan ilanlardan da herhangi bir sonuç alınamadığını, gaipliğine karar verilmesi istenen kişinin nüfus kayıtlarından da anlaşılacağı üzere şu anda 70 yaşında olduğunu, nüfus kayıtlarına göre yaşının...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK/BEDEL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2003/262 Esas, 1020 Karar sayılı dosyasında açılan ortaklığın giderilmesi davasında tapu maliklerinden ... Zevcesi ...'ye ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 21/05/2003 tarihli 2003/261 Esas, 664 Karar sayılı kararı ile ... Defterdarının kayyım olarak atandığını, dava konusu taşınmazın ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Satış Müdürlüğü 2003/10 satış dosyası ile satıldığını, kayyım tayin edilen ... Zevcesi ...’nin payına isabet eden 7.315,85 TL'nin kayyımlık bürosu hesabına yatırıldığını, kayyım tayini kararının verilmesinden itibaren 10 yıl geçtiğini ileri sürerek ... Zevcesi ... hakkında gaiplik kararı ve kayyımlık bürosu hesabına yatırılan 7.315,85 TL'nın ve ferilerinin Hazineye irat kaydedilmesine karar verilmesini istemiştir....
TMK'nın 35. maddesi "gaiplik kararı ile ölüme bağlı hakların gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılacağı" ve 713. maddesinin 2. fıkrası "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş kimse adına kayıtlı taşınmazın tamamını veya bölünmesinde sakınca olmayan parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" amir hükmünü içermekte olup, Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre gaiplik kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması halinde taşınmaza ilişkin tapu kaydı hukuki değerini kaybedecektir. Hal böyle iken eldeki davada gaiplik kararının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık süre dolmadığından davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmediği dikkate alınarak davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi yerinde değildir....