Somut olayda; temyiz talebinde bulunanlar, haklarında gaiplik kararı verilip aleyhlerine hüküm kurulan kayıt malikleri ..., ...ve ...’in mirasçıları olduklarını ve usule uygun şekilde davadan haberdar edilmeden hüküm kurulduğu iddiasıyla temyiz isteğinde bulundukları gözetildiğinde, temyiz edenlerin temyiz hakkının bulunduğu kuşkusuz olup, mahkeme ilamının şeklen kesinleştirilmiş olması dahi sonuca etkili olmayacağından temyiz edenlerin temyiz talebi incelenmelidir. Hal böyle olunca, mirasçı oldukları iddiasıyla temyiz talebinde bulunan üçüncü kişilere hasımlı veraset ilamı almaları için süre verilmesi, alınacak hasımlı mirasçılık belgesinin sonucuna göre işin esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh...Hukuk...Mahkemesi Gaiplik...istemine...ilişkin...davada...Bartın....... Asliye...Hukuk...ve...Bartın...Sulh...Hukuk...Mahkemelerince...ayrı...ayrı...görevsizlik...kararı...verilmesi...nedeni...ile...yargı...yerinin...belirlenmesi...için...gönderilen...dosya...içindeki...tüm...belgeler...incelendi, gereği...düşünüldü: Dava, gaiplik...kararı...verilmesi...istemine...ilişkindir. Bartın....... Asliye...Hukuk...Mahkemesince...verilen, 24...10...2011...tarih, 2011...541...Esas, 2011...438...Karar...sayılı...görevsizlik...kararı, davacı...yanca...temyiz...edilmeyerek...kesinleşmekle...beraber, Bartın...Sulh...Hukuk Mahkemesinin...verdiği...03...02...2012...tarih, 2011...1588...Esas, 2012...120...Karar...sayılı...görevsizlik...kararı, davacıya...20...02...2012...tarihinde...tebliğ...edilmiş...ve...davacı...tarafından...20...02...2012...tarihinde...temyiz...edilmiştir....
Davacı Hazine ve davalı kayyımın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Ne var ki, asıl davada davacı Hazine vekilinin 28.06.2011 tarihli celsede davayı takip etmeyeceklerini beyan ettiği, aynı celsede davanın işlemden kaldırıldığı ve o tarihten sonra üç aylık süre içinde yenilenmediği de açıktır. Bu durumda asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalı kayyımın davada yasal hasım konumunda olduğu gözetilmeksizin aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir. Davacı Hazine ve davalı kayyımın temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, 14/01/2013 gününde verilen dilekçe ile gaiplik ve gaibin satılan taşınmazdaki pay bedelinin Hazine'ye irat kaydına karar verilmesi istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda: davanın usulden reddine dair verilen 15/10/2020 günü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü: K A R A R Dava, TMK’nın 588. maddesine dayalı gaiplik ve gaibin taşınmaz malının satışı nedeniyle kayyım tarafından idare edilen ve hesapta tutulan bedelin Hazine adına irat kaydına karar verilmesi istemine ilişkindir. Davacı ... vekili; ...,... mevkiinde bulunan 2215 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 650/2547 pay sahibi olan ‘‘...’’ isimli kişinin kim olduğu bilinmediğinden, Edirne 1....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/513 E, 2017/1731K sayılı dosyası ile ulaşılmış olduğunu, veraste esas miras paylarının hesaplandığını, dosyada mevcut tapu kayıtları, kadastro tutanakları, nüfus kayıtlarının örtüştüğü, bu sebeple kayyımlık kararı verilmesi talep edilen şahısların bilinebilir kişiler olduğu mirasçılarına ulaşılabilir olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı hazine vekili istinaf etmiş istinaf sebebi olarak; kişinin mirasçılarının bulunmasının gaipliğe engel olmadığını, kayyum kararı verilirken nüfuskayıtlarında herhangi bir bilgiye ulaşılamadığını, davanın reddine karar verilmesi halinde kayyım hesabında idare edilen paranın akıbeti konusunda belirsizlik doğuracağını, mahkemenin bu konuda da karar vermesi gerektiğini ileri sürmüştür....
TMK'nın 32 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak somut olayda davacı Hazine, gaiplik kararı verilmesi ve son mirasçı sıfatıyla malvarlığının Hazineye devri isteminde de bulunmuştur. Bu tür bir isteğin TMK'nın 588. maddesi kapsamında olduğu açıktır. Öte yandan, davanın taşınmazın aynına yönelik olduğu gözetildiğinde olayda HMK'nın 382 ve 383. maddelerinin uygulama yeri de bulunmamaktadır. Zira, dava mal varlığına yönelik olup, bu hali ile HMK'nın 2. maddesi kapsamında olduğunun kabulü zorunludur. Anılan madde uyarınca da davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Bu nedenle Bucak 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/198 esas 2022/143 karar ve 13/09/2022 tarihli görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş aşağıda hüküm tesis olunmuştur....
KARAR Davacı Hazine vekili, ... İli, Kocasinan İlçesi, Hacısaki Mahallesi, 3107 Ada, 1 Parsel sayılı taşınmazda hissedar ... .... ... 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK-TESCİL Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada: Davacı Hazine, 67 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2/3 payın maliklerinin gaip olması nedeniyle10 yılı aşkın zamandır kayyımla idare edildiğini ileri sürerek, gaiplik ve tescil isteğinde bulunmuştur. Birleştirilen davanın davacısı Vakıflar İdaresi, taşınmazın aslının vakıf olduğunu belirtip Vakfı adına tescilini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın vakıf taşınmazı olduğu, çekişmeli pay sahiplarinin gaip bulunduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
Yukarıda açıklanan Kanun hükmü ve ilkeler kapsamında tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2010/11290 Esas-15137 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, TMK'nun 32. maddesi uyarınca ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinde uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa gaiplik kararı verilebileceği ve bir kimsenin sadece bulunduğu yerin bilinemiyor ya da bulunamıyor oluşunun gaiplik kararı verilmesini gerektirmediği, hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen T3 hakkında ölümü hakkında kuvvetli olasılığın olmadığı ve ölüm tehlikesi için de kaybolmadığı anlaşıldığından, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır....
İlk derece mahkemesince; hakkında gaiplik kararı verilmesi talep edilen kişi yönünden ölümü hakkında kuvvetli olasılığın bulunduğunun ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Hükme karşı davacı vekili yargılama sırasındaki gerekçeler ve internet ortamında yayımlanan bir dergide hakkında gaiplik kararı verilmesi talep edilene ilişkin yayımlanan haberde öldüğünün bildirildiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 32. ve devamı maddelerinde düzenlenen gaiplik kararı verilmesi istemine ilişkindir....